İkinci Paylaşım Savaşı’nda Nazilerin Polonya’da kurduğu Auschwitz- Birkenau toplama kampı, Hitler faşizmini ezen Kızıl Ordu tarafından 75 yıl önce kurtarıldı. Auschwitz, emperyalist kapitalizmin ne derece vahşileşebileceğinin çarpıcı örneklerinden biridir. Kızıl Ordu tarafından kurtarılmasının tüm onuru ise dönemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’ne aittir.
1942’den 1944 yazına kadar, Nazilerin egemenliği altındaki bölgelerden çoğunluğu Yahudi olan vagonlar dolusu insan bu kampa taşındı. O yıllar boyunca kampta yaklaşık 1,1 milyon kişi ağır çalıma koşulları, işkence, açlığa terk etme, kurşuna dizme gibi vahşi yöntemlerle katledildi. Oysa bütün toplama kampları gibi bu kampın girişinde de “Arbeit Macht Frei/Çalışma özgürleştirir” diye yazıyordu. İnsanların toplu kıyımla ortadan kaldırıldığı bir mekan için kullanılan bu sözler, faşizmin acımasız dehşetinin yansımasıydı.
27 Ocak 2005 Holokost Kurbanlarını Anma Günü ilan edildi. Oysa toplama kamplarında yaşanan barbarlık kapitalist tekellerin vurucu gücü Nazilerin olduğu kadar, Hitler faşizmine destek sunan kapitalist tekellerin de suç hanesine yazılmıştır. Anma Günü ilan edenler işlenen suçların sorumluluğunu taşıyor. Ayrıca bu güçler sadece Yahudilerin değil, milyonlarca komünistin-sosyalistin de katilleridir.
UNESCO Dünya Kültür Mirası kabul edilen Auschwitz gibi kamplar ziyaret edilirken, faşizmin kapitalist tekellerin öz evladı, vurucu gücü olduğu gerçeği bir an bile akıldan çıkartılmamalıdır. Tarihi bu gözle okumayı ve anmayı öğrendiği oranda insanlık, vahşetin simgesi olan bu kamplar gibi, kapitalist barbarlığın kendisini de tarihin çöplüğüne atmasını bilecektir.