Irkçı-faşistler tarafından yapılan gizli bir toplantının ifşa edilmesinin ardından AfD’ye karşı peş peşe eylemler yapılmaya başladı. Son bir haftadır Almanya’nın birçok şehrinde, yüzbinlerce kişinin katıldığı protestolar devam ediyor. Irkçılığa ve faşizme karşı gelişen hareket kapsamında cumartesi günü Dortmund, pazar günü ise Mülheim şehirlerinde on binlerce kişinin katılımı ile eylemler gerçekleştirildi. Eylemlerin çağrısı yıllardır bu şehirlerde ırkçılığa karşı faaliyet yürüten kurumlar tarafından yapılırken, başta sermayenin hizmetindeki düzen partileri olmak üzere, bunlara bağlı sosyal kurumlar, sendikalar, kiliseler tarafından oluşturulan geniş bir yelpaze tarafından de desteklendi.
Eylemlere katılımın bu kadar güçlü olmasının gerisindeki etkenlerden biri budur. Diğer ise, Almanya’da da hızla güçlenen ırkçılığın ve faşizmin ayak seslerinden orta sınıfların da rahatsız olması ve kurulu düzenlerinin tehlikeye düşeceği kaygısıyla eylemlere kitlesel katılım sağlamalarıdır. Elbette bu etkenler geniş kitlelerde anti-faşist bir duyarlılığın olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Bu arada parlamentoda mülteci ve yabancı düşmanı ırkçı yasalara imza atan, silahlanma ve militarizmin önünü açan sermaye partileri (Sosyal demokratlar, Yeşiller, Liberaller, Hiristiyan demokratlar) iki yüzlü bir tutumla bu eylemlere katılarak kitleler nezdinde itibar kazanmaya çalışıyor.
İktidara geldikleri günden itibaren pervasızca Ukrayna’daki savaşa benzin dökenler, ülke içerisinde sosyal kısıtlamalar ile bu savaşı finanse edenler, silaha ve militarizme devasa bütçe ayıranlar, soysuzca İsrail’in yanında durarak Filistin’deki soykırımı destekleyenler, bu eylemlere katılarak imajlarını düzeltme, kaybettikleri seçmen kitlesini yeniden kazanma hesabı içindeler. Bundan dolayı kimi eylemler ne yazik ki sermaye partilerinin kürsüsüne dönüştürülebiliyor.
Bütün bu handikaplarına rağmen yıllardır sokakları unutan yüzbinlerce insanın tepkilerini eylemli bir biçimde sokaklara yansıtması Almanya’daki sosyal mücadeleler için büyük bir kazanımdır.
Eylemlere katılanlar anti-faşist şiarlara ilgi gösteriyor. Bu bağlamda eylemlere en ileri düzeyde katılmak önem taşlıyor. Zira eylemler emekçilerle alanlarda buluşmak, devrimci politik çizgiyi kitlelere taşımak ve düzen partilerini teşhir etmek için önemli imkanlar da sunuyor.
Keza hızla büyüyen ırkçılık, faşizm, polis devleti uygulamaları devasa boyutlara ulaşan silahlanma ve savaş çığırtkanlığı, ardı arkası kesilmeyen sosyal hak gaspları da milyonlarca emekçinin öfkesini büyütmektedir. Gelecek korkusu yüzbinlerce insanın alanlara inmesindeki en önemli nedenlerden birisidir. Tam da bundan dolayı Dortmund’da 30.000’in üzerinde, Mülheim’de ise 10.000’e yakın kişinin bu eylemlere katılması ırkçılığa ve faşizme karşı tepkilerini dile getirmesi büyük bir anlam ifade etmektedir.
Kızıl Bayrak / Dortmund, Mülheim