Etiyopyalı mülteciler: “Bize karınca gibi davranıyorlar”

Suudi Arabistan’daki kamplarda yaşayan bir mülteci, “Biz burada yaşıyoruz. Ve sonra sopalarla da dövülüyoruz. Bize karınca muamelesi yapıyorlar. Ölümümüz onlar için hiçbir şey ifade etmiyor” diye sesleniyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 09 Eylül 2020
  • 18:38

Savaş ve iç savaştan, diktatörlüklerden, işsizlik, yoksulluk, açlık, kuraklık vb. nedenlerden dolayı onmilyonlarca insan ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar. Bu insanların yollarda, sınırlarda ve ulaştıkları ülkelerdeki kamplarda ne tür dramlar yaşadıkları, kamuoyuna artık kanıksanmış gündelik haberler olarak yansıyor. Adına kamp dedikleri bazı yerler, insan hakları kuruluşları tarafından “işkence merkezleri” olarak tanımlanıyor. Mültecilere hayvan muamelesi yapılıyor.

Etiyopya’dan gelen binlerce mültecinin bulunduğu Suudi Arabistan’daki kamplar da insan hakları savunucuları tarafından işkence merkezleri olarak adlandırılıyor ve kapatılmaları talep ediliyor. Ayrıca mültecilerin koronavirüse yakalanacaklarından da korkuluyor. Suudi hükümeti ise virüsün bu insanlar tarafından yayılacağı endişesiyle insanları karantinaya alıyor. Ama karantina, insanlık dışı mekanlar ve koşullar altında yaşamak oluyor mülteciler için.

Son günlerde kampların insanlık dışı koşullarını gösteren videolar basına yansıdı. Videolarda tuvaletlerden taşan suların, çöplerle dolu karanlık odaların görüntüleri yer alıyor. Bu koşullar altında yaşayan mültecilerden biri, “Biz burada yaşıyoruz. Ve sonra sopalarla da dövülüyoruz. Bize karınca muamelesi yapıyorlar. Ölümümüz onlar için hiçbir şey ifade etmiyor.” diye sesleniyor. Buna benzer görüntülerin uluslararası alanda “şaşkınlığa” neden olduğu söyleniyor. Söz konusu görüntüler, Suudi Arabistan’ın Covid-19’un yayılmasını engellemek için yüzlerce-binlerce mülteciyi hapsettiği kamplarla ilgili. Aslında insan hakları aktivistleri, tesislerin daha çok işkence merkezlerine benzediğini ileri sürüyorlar.

BM Göç Örgütü’nün tahminlerine göre, yalnızca geçen yıl yaklaşık 140.000 kişi Yemen sınırından Suudi Arabistan’a geçti. Bu insanların çoğu işsizlik, kuraklık veya insan hakları ihlalleri nedeniyle ülkelerinden kaçan Etiyopyalılardır. Suudi Arabistan ise gelen mültecileri düzenli olarak Etiyopya’ya geri gönderiyor.

Koronavirüs korkusu

Korona salgını mart ayında Suudi Arabistan’a ulaştığında, krallık -birçok Körfez ülkesi gibi- çok sayıda göçmenin virüsü hızla yayabileceğinden korktu. Nisan ayında 3 bin Etiyopyalı kısa bir süre içinde ülkelerine geri gönderildi. BM’ye göre, 200 binden fazla kişinin de ülkesine geri gönderilmesi planlanmıştı. Uluslararası baskı ve Etiyopya hükümetinin bunu kabul etmeyişi geri gönderilmeyi engellemişti. Londra’daki Suudi büyükelçiliği, “Maalesef Etiyopya, vardıklarında yeterli karantina tesisi olmadığını iddia ederek yeniden girişi reddetti” dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün verdiği bilgiye göre aileler bu kamplarda birbirinden ayrılıyor. Kadınlar bir odada ayak bileklerine kadar yüksekliğinde suyun içinde durmak zorunda kalıyorlar. iltihapların ve açık yaraların tedavi edilmediğ ileri sürülüyor. Etiyopyalı gazeteci Zecharias Zelalem ve meslektaşı Will Brown, iki kampa sokulan cep telefonlarıyla, kapatıldıkları yerde mültecilerle iletişim kurdu. Zelalem, ARD’ye verdiği demeçte, “İlk kamptaki büyük bir odada yaklaşık 200 kişi var. … Diğer on iki odada da aynı sayıda kişi yaşıyorsa, burada yaşayan binlerce kişi var demektir -ama bilmiyoruz.” açıklamasında bulundu.

Ayrıca kamplarda yeterli yemek olmadığını ve sıcağa rağmen içecek bir şey bulunmadığı iddia edildi. Sağlık sorunlarının ise tam bir felaket olduğu, deri döküntüleri ve başka hastalıkların geliştiği ileri sürülüyor. Zelalem bir görgü tanığının şu sözlerini aktarıyor: “Geçen ay 16 yaşında bir çocuk kendini astı. Gardiyanlar sadece cesetleri çöp gibi attı.”

Göçmenlerin insanlık dışı koşullar altında yaşamasına ve işkence görmesine rağmen Etiyopya hükümeti, göçmen Etiyopyalılara yönelik “olağanüstü desteği” için Suudi Krallığı’na teşekkür etti. Etiyopya Dışişleri Bakanı Dina Müftüsü, ARD’nin Nairobi stüdyosuna, “Onları Ekim ayına kadar tamamen geri getirmek için bir plan üzerinde çalışıyoruz” dedi. Ve durumu her iki ülke için de rahatsızlık verici bulduğunu açıkladı.

Yararlanılan kaynak: tagesschau.de