Etiyopya’da devlet terörünün ağır bilançosu

Etiyopya’daki gelişmeler, hükümet eden güçler ister azınlıktakileri isterse çoğunluktakileri temsil etsinler, burjuvazinin temsilcileri oldukları sürece, halklar arasında eşitlik ve kardeşliği sağlama yeteneğinde olmadıklarını bir kez daha kanıtlamıştır.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 07 Temmuz 2020
  • 14:10

Etiyopyalı ünlü sanatçı ve aktivist Hachlau Hundessa’nın 29 Haziran gecesi vurularak öldürülmesi, başkent Addis Ababa’da büyük protestolara yol açmıştı. Hachlau, Etyopya’daki farklı halk topluluklarından biri olan Oromo halkı tarafından, haklarının savunucu ve öncüsü olarak kabul ediliyordu.

Basına yansıyan haberlere göre cinayetin tetiklediği ve geçtiğimiz hafta boyunca süren protesto gösterilerinde trafik bloke edildi, tekerler yakıldı, heykeller devrildi. Kentin birçok yerinde evlerin çatılarından dumanlar yükseldiği görülürken, internet bağlantısının da uzun süre kesildiği bildirildi. Ünlü sanatçının ölümünün ardından tırmanan protestolara karşı, devletin kolluk güçlerinin büyük bir şiddetle karşılık verdiği, ülkede iktidar mücadelesinin yeniden tırmandığı gibi bilgiler de basına yansıyanlar arasındaydı.

Oromia Bölgesi Emniyeti yetkilisi, geçtiğimiz cumartesi (4 Temmuz) bir açıklama yaparak, olaylarda 145 sivilin ve 11 güvenlik güvenlisinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Açıklamada, olaylar boyunca 167 kişinin ağır yaralandığı, 1.084 kişinin tutuklandığı ve olayların bütünüyle kontrol altına alındığı ifade edildi. Emniyetin açıkladığı rakamlar dışında, başkent Addis Ababa’da da 10 kişinin öldüğü basına yansımıştı. Çeşitli kaynaklar, ölü ve yaralı sayısındaki fazlalıkta, kolluk güçlerinin terörünün yanı sıra etnik gruplar arası çatışmaların da rol oynadığını ileri sürüyorlar.

Medya patronu tutuklandı, korumaları silahsızlandırıldı

Protestolar esnasında muhalif medya şirketi sahibi Jawar Mohammed de polis tarafından tutuklanmıştı. Mohammed’in korumaları da silahsızlandırıldı ve gözaltına alındılar.

Polis kaynaklarına dayandırılan bilgiye göre, tutuklanan korumaların bir devlet memurunun ölümünden sorumlu olduğu ve birçok protestoda aktif olarak yer aldıkları iddia edildi. Jawar Mohammed’in sahibi olduğu etkili muhalif medya şirketi Oromia Media Network (OMN) Başbakan Abiy Ahmed Ali’ye yönelik ağır eleştiriler yayınlıyordu. Yayınlarda, Ali’nin Oromia için çok az şey yaptığı yazılıyor ve Oromo halkının yaşadığı bölge için otonomi talebinde bulunuluyordu.

On yıllardır süren gerginlik

Etiyopya toplumunu oluşturan halklardan biri olan Oromo halkı, yıllardır otoriter hükümet tarafından kendilerinin ihmal edildiğini ve haklarının yeterince gözetilmediğini düşünüyor. Halkın büyük çoğunluğunu oluşturmalarına rağmen, yıllardır hep başka halk grupları hükümeti oluşturuyor. Bundan dolayı Oromia ve Amhara bölgelerinde süren protestolar sonucu nihayet 2018’de Başbakanlık koltuğuna Oromolu Abiy Ahmed Ali oturdu. Ali, bölge halkları arasındaki barış çabalarından dolayı Afrika Nobel barış ödülüne de layık görüldü. Fakat Abiy Ahmed Ali yönetiminde de etnik gruplar arasındaki çatışmalar ve gerginlikler yüksek boyutlara tırmanmaya devam etti.

HRW: İnsan hakları ihlalleri gizleniyor

İnsan hakları örgütü HRW’nin (Human Right Watch) mart ayındaki açıklamasında, hükümetin teknik engeller ve insan hakları ihlalleriyle ilgili haberleri yasakladığı bildiriliyordu.

Ordunun toplu tutuklamalar ve sivillerin ölümlerinden sorumlu tutulduğu ve bunun protestoların temel nedenlerinden birini oluşturduğu belirtiliyor.

Bu arada, asıl görevi telekomünikasyon ve internet ağlarının gözetilmesi olan Başbakan Abiy Ahmed Ali’nin, seçilmeden önce Etiyopya gizli istihbarat örgütü INSA’nın üst sorumluları arasında olması dikkat çekiyor.

Etiyopya’daki gelişmeler, hükümet eden güçler ister azınlıktakileri isterse çoğunluktakileri temsil etsinler, burjuvazinin temsilcileri oldukları sürece, halklar arasında eşitlik ve kardeşliği sağlama yeteneğinde olmadıklarını bir kez daha kanıtlamıştır.