Kürt halkının isyan, direniş ve özgürlük bayramını, Ortadoğu ve komşu bölge halkları için baharın müjdecisi Newroz’u bu yıl büyük yıkım ve acılar içinde karşılıyoruz. Türkiye ve Suriye’de emekçi halklar depremin ağır faturasıyla başa çıkmaya çalışıyorlarken, mazlum Kürt ve Filistin halklarına yönelik saldırılar da aralıksız sürüyor. ABD’nin başını çektiği Batılı emperyalistler ve yerel işbirlikçileri tarafından yerle bir edilmiş olan Suriye, Yemen ve Libya’da halklara ağır bedeller ödeten çatışmalar hız kesmiyor. Dünya geneline yayılma potansiyeli barındıran Ukrayna’daki emperyalist savaş ise Batılı emperyalistler tarafından tehlikeli bir şekilde tırmandırılmaya devam ediyor.
İşçiler, emekçi kardeşler,
Bu tabloda kilit bir konumda olan Türkiye’de Maraş merkezli depremler, kapitalist sömürü, rant ve yağma düzeni nedeniyle dehşet verici bir felakete dönüştü. Yirmi yılı aşkın bir zaman boyunca Türkiye’yi yöneten AKP-Erdoğan iktidarı, güncel suç ortağı MHP’yle birlikte kitlesel bir katliama imza attı. Birincisi, yirmi yıl boyunca deprem önlemleri almayıp, rant ve talan politikalarını hayata geçirdi. İkinci olarak da deprem sonrası günler boyunca insanları enkazın altında acılı bir ölüme terk etti. Sağ kurtulabilecek on binlerce kişi arama kurtarma çalışmaları üç dört günden önce başlatılmadığı için canından oldu. İlk günden bugüne kitle örgütlerinin yardım faaliyetlerini engelleyerek, keza son sel felaketinde görüldüğü üzere, asgari barınma-altyapı koşullarını sağlamayarak da depremzedelerin acılarını büyütmeye devam ediyor.
Depremin yıkımını en ağır şekilde yaşayan halklardan biri olan Kürt halkı ayrıca uzun yıllardan bu yana yoğun bir kirli savaşla yüz yüzedir. Özellikle Türk devleti ne pahasına olursa olsun Kürt halkının kazanımlarını yok etmek peşindedir. Güney Kürdistan ve Rojava’da kimyasal silahlar da kullandığı, insanlık suçları işlediği kirli savaşa deprem döneminde dahi ara vermiyor. Ülke sınırları içinde ise Kürt halkının siyasal temsilcilerini adeta nefessiz bırakmaya çalışıyor. Bu uğurda faşist baskı ve terörün, tutuklama ve hapsetme uygulamalarının dozunu sürekli tırmandırıyor. Eski eş başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları hapiste rehin tutulan, siyasal lince uğrayan HDP seçimlere iki ay kala kapatılmakla tehdit ediliyor. Tüm bunlara paralel olarak toplum kesintisiz olarak ırkçı-şovenizmle zehirleniyor.
Türkiye ve bölgede bunlar yaşanırken, dünyamız da bir yılı aşkın süredir Ukrayna savaşıyla sarsılıyor. ABD’nin başını çektiği Batılı emperyalistlerin Ukrayna’daki kuklalarını da kullanarak hazırladığı ve planlandığı üzere Rusya’nın haksız ve gerici emperyalist müdahalesiyle başlayan savaş, şimdiye kadar Ukrayna ve Rusya’dan 250 binden fazla can aldı. Yüzbinlerce insan yaralandı, milyonlarcası yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kaldı. ABD-AB emperyalistlerinin uzatmak için çırpındıkları savaşın dolaylı faturalarını ise dünya hakları ödüyor. Avrupa ülkeleri pandemi ve savaşın derinleştirdiği ekonomik kriz ve enflasyonun etkisi altındalar. İşsizlik, yoksullaşma, güvencesiz çalışma, düşük ücretler tüm ülkelerde yaygınlaşıyor. Eş zamanlı olarak ırkçılık ve yabancı düşmanlığı kışkırtılırken, faşist parti ve akımlar palazlandırılıyor. Toplanma, gösteri yapma, hatta grev gibi siyasal hak ve özgürlüklere yönelik baskılar artıyor, polis şiddetinin yolu olabildiğince düzleniyor.
Öte yandan savaş silahlanma yarışını ve militarizmi görülmemiş düzeye sıçratmış bulunuyor. Dahası hem her an dünya geneline yayılma riski taşıyor hem de başta Kürt ve Filistin halkları olmak üzere Ortadoğu, Kafkasya, Afrika gibi bölgelerdeki yoksul halkları kanlı saldırılara daha açık hale getiriyor.
Emekçi kardeşler,
Bu dehşetli gidişat karşısında işçi sınıfı ve emekçilerin, kadınların ve gençlerin, ezilen halkların tek seçeneği, “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” şiarıyla birleşik militan mücadeleyi yükseltmektir. Gerek Avrupa’nın kıyısında süren emperyalist savaşın, gerekse Kürtler, Filistinliler ve öteki mazlum halklara yönelik bölgesel kirli savaşların sona ermesini sağlamak bakımından özellikle Avrupa ülkelerindeki işçi ve emekçilerin barış eksenli militan kitle hareketleri yakıcı bir önem kazanmıştır. Böylesi bir hareketi geliştirmek ve mücadeleyi büyütmek, ekonomik ve sosyal hakları için grevlerle bir dizi Avrupa ülkesini sarsan işçi ve emekçilerin omuzlarındaki kaçınılmaz bir sınıfsal ve tarihsel sorumluluktur. Bu aynı zamanda dünyamızı uçuruma sürükleyen emperyalist barbarlığa karşı tek kurtuluş seçeneğini oluşturan devrim ve sosyalizm davasını güçlendirmenin de bir gereğidir.
Newroz bunun anlamlı bir vesilesi olduğu gibi, onu ulusal özgürlük ve eşitlik mücadelesinin simgesi olarak kutlayan Kürt halkıyla dayanışmayı büyütmenin, halkların kardeşliğini pekiştirmenin, “Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik” çizgisine hayat vermenin de adıdır.
Bijî Newroz! Newroz pîroz be!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
BİR-KAR
15 Mart 2023