Davos’ta düzenlenecek Dünya Ekonomik Forumu öncesi Edelman Trust Barometer adlı kuruluş tarafından dünya çapında yapılan “güven” araştırmasına göre, dünya nüfusunun yarıdan fazlası kapitalizme güvenmiyor.
ABD, Fransa, Almanya, İngiltere, Japonya, Çin, Rusya’nın da aralarında olduğu 28 ülkeden 34 bini aşkın kişiyle yapılan araştırmada, iş ilişkileri, hükümetler, medya, sivil toplum kuruluşlarına ve genel olarak “güven duygusu” üzerine sonuçlar yer aldı. Toplumun en geniş kesimleri ile eğitimli, zengin kesimlerinin gösterdikleri “güven duygusu”nun söz konusu alanlardaki farklılaşması incelendi.
Kapitalizme güvenin en düşük olduğu ülkeler
Araştırmayla ilgili sunulan özette, artan eşitsizlik algısının güven duygusunu zayıflattığı belirtilirken, kapitalizme duyulan güvensizlik de sonuçlara yansıdı. Asya ve Ortadoğu’da güven duygusunun ekonomik büyümenin etkisiyle hâlâ güçlü oluğu öne sürülürken, özellikle kapitalizmin gelişmiş olduğu ülkelerde artan eşitsizliklerin güven duygusunu ortadan kaldırdığına dikkat çekildi.
Toplumun yüzde 56’sının “bugünkü biçimiyle kapitalizmin yarardan fazla zarar verdiğini” düşündüğü, yüzde 80 civarındaki büyük çoğunluğun da gelecek 5 yılda daha iyi koşullarda olmayı beklemediği sonucu paylaşıldı. Kapitalizme duyulan güvenin en düşük olduğu ülkeler yüzde 75’le Tayland, yüzde 74 ile Hindistan ve yüzde 69 ile Fransa oldu.
“Elit” kesim kapitalist kurum ve ilişkilere daha fazla güveniyor
Raporda incelenen iki farklı toplumsal kesimin güven duyguları arasında uçurum oluştuğuna işaret edilen raporda, “elit” diye tabir kesimin toplumun geniş kesimlerine kıyasla kapitalist kurumlara ve ilişkilere daha fazla güven duyduğu ortaya koyuldu.
Hükümetler yüzde 57 güvensizlikle en adaletsiz kurum olarak görülürken, çoğunluğun çıkarlarına karşı azınlığın çıkarlarının daha fazla savunulup korunduğu algısının yaygınlaştığı üzerinde duruldu.
Araştırma ayrıca işsizlik tehdidinin çalışanlar üzerindeki etkisini de gözler önüne serdi. Çalışanların yüzde 86’sı, bir ya da daha fazla nedenden dolayı işsiz kalmaktan endişe duyduğunu belirtti. İş yerinde adil ücret ve iş güvencesinin korunmasından patronların sorumlu olduğu fakat bu konularda hükümetin de sorumluluğu bulunduğu görüşü öne çıktı.