Çin, egemenlik ihtilafı içinde olduğu Tayvan'ın yeni başkanı Lai Ching-te'nin göreve başlamasından üç gün sonra, Ada ve çevresini kuşatan kapsamlı askeri tatbikat başlattı.
Çin, 23 Mayıs'ta başlattığı iki günlük "Müşterek Kılıç-2024A" tatbikatıyla Tayvan'ı kuşatarak “cezalandırma ve uyarı" mesajı vermeyi amaçlayan geniş çaplı bir askeri tatbikat gerçekleştirdi. Lai Ching-te'nin göreve başlamasının hemen ardından yapılan tatbikat, Tayvan'ın “bağımsızlık arayışlarına” verilmiş sert bir yanıt niteliği taşıyor.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu, “Bu tatbikat Tayvan'ın bağımsızlığına yönelik eylemlere karşı bir cezalandırma ve dış müdahalelere karşı bir uyarıdır” açıklaması yaptı.
Bu gelişme, Çin ve Tayvan, dolayısıyla ABD-Batı ve Çin arasındaki gerilimi daha da arttırdığı gibi, Çin'in Tayvan’ı “Anakarası” olarak gördüğü ve Tayvan’dan vazgeçmeyeceğini de bir kez daha hatırlattı.
Pekin yönetimi, Tayvan'ın Çin Halk Cumhuriyeti'nin ayrılmaz bir parçası olduğunu (ABD dahil başka devletler de bunu böyle kabul ediyor) sık sık hatırlatma ihtiyacı duyuyor. Zira Tayvan, Çin’le hegemonya savaşına giren ABD’nin her zaman kullandığı bir aparattır. Bu politikasından medet uman, ABD’nin adayı kullanarak provokasyon yapmasına zemin hazırlayan Tayvan yönetimi ise, “kendi egemenliğini ve bağımsızlığını koruma” yönündeki iddiasını sürdürüyor.
Tayvan rejiminin şefi Lai Ching-te'nin Partisi Demokrat İlerici Parti (DPP), ABD yanlısı bir çizgi izlemekte, Ada’nın Çin'in bir parçası olduğu tezine karşı çıkmaktadır.
Tayvan’ın bağımsız ya da Çin’in bir parçası olması ne uluslararası sermaye ve küresel güçlerin umurunda ne de ABD ve Batı’nın. Ancak Tayvan’ın yarı iletken Cip üretimindeki yeri, jeostratejik konumu onu her iki taraf için de “önemli” kılıyor.
ABD ve Batı’nın Tayvan'ı kullanarak Çin'in yükselişini durdurma çabası da hesaba katılınca, işin rengi değişiyor. Lafta Tayvan’ı Çin’in bir parçası kabul eden ABD, pratikte ise döne döne Tayvan üzerinden provokasyonlar yapıyor.
Çin'in ekonomik ve askeri gücünün artması, ABD ve Batı’da önemli bir “tehdit” olarak algılanmakta ve buna karşı Tayvan üzerinden bir baskı unsuru yaratılmak istenmektedir. “Tayvan krizi”, ABD ve Batı'nın “Çin'i kuşatma, kontrol altına alma” olmadı, “Yükselişini durdurma” stratejisinin, ticaret savaşlarının önemli bir ayağıdır.
Tayvan'ın yarı iletken cip üretimindeki stratejik önemi, ABD ve Batı'nın Tayvan'ı kendi etkileri altında tutma çabasının bir diğer önemli sebebidir.
Tayvan, dünyanın en büyük yarı iletken üreticilerinden biri olarak, küresel teknoloji tedarik zincirinin kritik bir parçasıdır. Tayvan’ın Semiconductor Manufacturing Company (TSMC) gibi şirketler, dünya çapındaki çip talebinin büyük bir kısmını karşılamaktadır. Bu nedenle, Tayvan, Çin, ABD ve Batı için Jeostratejik, jeopolitik ve jeoeknomik açıdan büyük bir öneme sahip.
Tarih tekerrür mü edecek?
Çin'deki iç savaşta, gerici faşist Komintang güçlerinin yenilmesi ve Tayvan'a kaçarak Çin’i “temsilen” bir “devlet” kurmaları, Çin ile Ada’nın birleşmesinde hep bir engel olagelmiştir. Komintang'ın Tayvan'da geçici hükümet kurarak “Çin Cumhuriyeti” iddiasını sürdürmesi, Çin'in Ada ile birliğine engel olmuş ve emperyalist güçlerin bölgedeki çıkarlarına hizmet etmiştir.
Tayvan’ın yeni yönetiminin bugün yapmak istediği, Çan Kay Şek ve partisi Komintang’ın (Çin Milliyetçi Partisi-ÇMP) tarihsel ihanetiyle eşdeğerdir.
Tayvan, ABD ile Batı tarafından stratejik bir piyon olarak kullanılmaktadır. ABD'nin Tayvan'a yönelik silah satışları ve askeri desteği, bölgedeki gerilimi tırmandırmakta ve Çin'in egemenlik haklarını ihlal etmektedir. Bu durum, ABD ve Batı'nın, Çin'in ilerlemesini durdurmak için yaptığı provokasyonlara bir yenisini eklemektedir.
Çine karşı yürütülen ticaret savaşları ve ekonomik ambargolarla birlikte, Tayvan üzerinden yaratılan askeri gerilim, Çin'in küresel güç olarak yükselmesini engellemeye yönelik stratejik hamlelerdir. Çin’in son dönemde bu kışkırtıcı hamlelere daha sert bir üslupla yanıt vermeye başlaması, hegemonya çatışmasındaki gerilimin tırmanmaya devam edeceğine işaret ediyor.
Sonuç olarak, Çin'in Tayvan'a yönelik askeri tatbikatı, “bağımsızlık arayışlarına” karşı bir cezalandırma ve “dış müdahalelere” karşı bir uyarı niteliği taşımaktadır. Bu durum, ABD ve Batı'nın Çin'e karşı yürüttüğü ticaret savaşlarına verilmiş bir yanıt olarak da okunabilir. Çan Kay-Şek’ten buyana Tayvan, ABD ve Batı'nın Çin'i kuşatma stratejisinin kullanışlı bir aparatı olmuş ve olmaya devam ediyor.