Kapitalist dünyadaki çok boyutlu kriz, çoğalan emperyalist müdahaleler ve bölgesel savaşlar, sınırsız bir kapitalist sömürü ve yağmanın yol açtığı büyük sosyal sorunlar, iklim krizi vb. günümüz dünyasının temel olgularıdır. Göçmenlik ve mültecilik, bu temel olguların yarattığı sonuçlardan biridir ve 21.yılın en önemli sorunlarından biri kabul edilmektedir. Yayınlanan raporlar, mülteci sorununun derinleştiğini göstermektedir.
Birleşmiş Milletler’e göre, dünya çapında 80 milyondan fazla insan, artarak yaşanan şiddet ve çatışmadan yerlerini-yurtlarını terk etmek zorunda bırakıldı. BM Mülteciler Yüksek Komiseri (MYK) Filippo Grandi, dün Cenevre’de sunulan raporla ilgili olarak, bu “üzücü dönüm noktasına” yıl ortasında ulaşıldığının tahmin edildiğini söyledi. 2019’un sonunda BM, 79,5 milyon çocuk, kadın ve erkeğin yerlerinden edildiğini varsaymıştı. Grandi, “başka bir karanlık dönüm noktasından” söz etti ve “dünya liderleri savaşları bitirmezse” sayının artmaya devam edeceği konusunda “uyarıda” bulundu. Grandi, yaşadığı yeri terk etmeye zorlanan insan sayısının son 10 yılda iki katına çıkmasına karşın, uluslararası toplumun “barışı sağlayamadığını” söyledi.
BM Genel Sekreteri António Guterres Mart ayında kriz ülkelerinde ateşkes çağrısında bulunmuştu. Buna rağmen, 2020’nin ilk yarısına kadar Suriye, Kongo, Mozambik, Somali, Sahel ve Yemen’de şiddet devam etti ve bu, yeni göç dalgalarına neden oldu. Sadece Kongo’da, Haziran sonunda Ituri eyaletinde yaşananlar nedeniyle 660 binden fazla insan yerinden edildi.
BMMYK, korona krizinin “yerlerinden edilmiş ve vatansız duruma düşmüş insanlar için mevcut zorlukları ciddi şekilde şiddetlendirdiğini” duyurdu. Mültecilerin yaşamını doğrudan tehdit eden krizde, “virüsle mücadele” adı altında alınan sözde “önlemler”, insanların “güvenli” bölgelere ulaşmasını da zorlaştırdığı belirtildi.
Kapitalizmin küresel çapta yarattığı sayısız sorunların sonucu olarak yeni göçmen dalgalarıyla karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır. Emperyalist egemenlik barbarca savaşlar ve boğazlaşmalar ürettiğine ve sınırsız kapitalist sömürü milyonlarca insanı işsizliğe, yoksulluğa ve sosyal yıkıma sürüklediğine göre, bu düzen son bulmadıkça göçmenlik-mültecilik gibi büyük insan “trajedileri” de yaşanmaya devam edecektir.