Kanarya adalarında göçmen krizi

Emperyalist güçlerin izlediği yayılmacı, saldırgan, savaşçı politikaların, barbarca bir sömürünün dolaysız ürünü olan mülteci sorunu, emperyalist-kapitalist düzen sürdükçe büyümeye devam edecek, yerlerinden edilen emekçiler daha büyük dramlara mahkum edilecektir.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 22 Kasım 2020
  • 12:45

Dünyanın çeşitli bölge ve ülkelerinde yaşanan mülteci dramları ve kamplardaki insanlık dışı yaşam koşulları, geldikleri ülkelere geri gönderilme zulmü sıkça gündeme gelen konular arasındadır. Savaşlar, iç savaşlar, kölece sömürü, işsizlik, açlık kabusu vb. sosyal felaketlerin bir sonucu olarak mültecilik ve göçmenlik, günümüz dünyasının en büyük insan trajedilerinden biri olmaya devam ediyor. Neredeyse gündelik olarak buna ilişkin dramlar basına yansıyor. Kanarya adalarında yaşananlar da bunlardan biridir.

Kanarya Adaları’nda artan göçmen sayısı nedeniyle İspanyol hükümeti toplam 7 bin kişilik geçici kabul merkezleri kurmak istiyor. Göç Bakanı José Luis Escrivá, Las Palmas de Gran Canaria’ya yaptığı ziyarette bu kampların birkaç hafta içinde hazır olacağını söyledi. Acil durum kampları, Gran Canaria, Tenerife ve Fuerteventura adalarında karada veya Savunma Bakanlığı’na ait binalarda kurulacak.

Escrivá, buna ek olarak 7 bin göçmen için “daha istikrarlı merkezler” inşası için de çalışmalar yapılacağını söyledi. Ulaştırma Bakanı José Luis Ábalos da deniz kurtarma hizmeti için daha fazla fon ve Avrupa sınır koruma ajansı Frontex’e destek sözü verdi.

Bu yıl şimdiye kadar Afrika’dan 18 binden fazla göçmen Kanarya Adaları’na geldi. Resmi bilgilere göre bu, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 100 artış anlamına geliyor. Bu göçmenlerin yaklaşık 5500’ü şu anda geçici olarak 17 otelde konaklamaktadır.

“Kanarya adaları Avrupa için bir basamak görevi görmüyor”

Göçmen kadınların yaklaşık yüzde 65’i Gran Canaria’ya geliyor. Şu anda adanın güneyindeki Arguineguín’deki Kızıl Haç başlangıç kabul merkezinde sadece 500 kişi için tasarlanan kampta 1.300 kişi kalıyor. Bölgesel hükümete göre “kurtarma hizmetleri ve polis tamamen bunalmış durumda.” Bölgesel politikacılar, merkezi hükümeti kriz sırasında Kanarya Adaları’nı kendi kaderine terk etmekle suçluyor.

Madrid hükümeti, göçmenleri anakaraya getirmeyi de reddediyor. Zira İspanya hükümeti, Kanarya Adaları’nın Avrupa’ya geçiş için bir basamak görevi görmediği mesajını AB’ye vermek istiyor. El Mundo gazetesi, hükümetin Kanarya Adaları’na gelen tüm göçmenleri ülkelerine geri göndermeye çalıştığını, Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına atıfta bulunarak bildirdi.

İçişleri Bakanı Fernando Grande-Marlaska, “Göç politikası sadece İspanya tarafından değil, AB tarafından belirlenir” derken uygulamalarını da “yasadışı göçle mücadele” olarak savundu. Basında çıkan haberlere göre, Grande-Marlaska, Faslı mevkidaşı Abdelouafi Laftit ile daha hızlı sınır dışı edilmeleri görüştü. Yaklaşık 110 kilometre uzaklıktaki Kanarya Adaları’na gelen göçmenlerin çoğu, Fas’tan deniz yoluyla adaya ulaşmıştı.

İnsan ticaretine karşı “sıfır tolerans”

Dışişleri Bakanı Arancha González Laya, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Genel Müdürü António Vitorino ve BM Mülteci Ajansı (BMMYK) başkanı Filippo Grandi ile yaptığı görüşmeden sonra İspanya’nın göç krizini sözde “insani, sorumlu ve dayanışmacı bir şekilde” yönetmek istediğini iddia etti. İspanyol hükümeti “insan kaçakçılığı mafyası ile sıfır toleransla ve Senegal gibi ülkelerle işbirliği içinde savaşmak istediğini” öne sürerek Kanarya Adaları’nda kaçak olarak bulunan göçmenleri ülkelerine iade edeceğini ilan ediyor.

“İnsani, sorumlu ve dayanışmacı çözüm” ile kastedilen, bin bir türlü zorluklarla, ölümü göze alarak düştükleri yollarda, “umut” olarak ulaştıkları ülkelerde, göçmenleri geldikleri cehenneme geri göndermek oluyor. Geri gönderilene kadar da bulundukları kamplarda insanlık dışı koşullarda yaşamaya mahkum ediliyorlar.

Senegal’de Laya, Batı Afrika ülkesinden yasadışı göçmenlerin dönüşüne ilişkin anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesi için çoktan baskı uyguluyor. İspanya ile çeşitli Batı Afrika ülkeleri arasındaki geri dönüş anlaşmaları, korona krizi nedeniyle askıya alındı. Mültecilerin çoğu Fas, Senegal, Mali ve Moritanya’dan geliyor.

Emperyalist güçlerin izlediği yayılmacı, saldırgan, savaşçı politikaların, barbarca bir sömürünün dolaysız ürünü olan mülteci sorunu, emperyalist-kapitalist düzen sürdükçe büyümeye devam edecek, yerlerinden edilen emekçiler daha büyük dramlara mahkum edilecektir.