BİR-KAR’dan LLL yürüyüşüne çağrı

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği platformu (BİR-KAR), yayınladığı bildiri ile 12 Ocak’ta Berlin’de düzenlenecek olan LLL yürüyüşüne çağrı yaptı.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 06 Ocak 2025
  • 21:30

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği platformu (BİR-KAR), yayınladığı bildiri ile 12 Ocak’ta Berlin’de düzenlenecek olan LLL yürüyüşüne çağrı yaptı.

BİR-KAR’ın hazırladığı bildiri şu şekilde:

“Lenin, Luxemburg, Liebknecht mücadelemizde yaşıyorlar!

Emperyalist savaşlara ve faşizme karşı
yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!

İşçi ve emekçi kardeşler,

Alman işçi sınıfının ölümsüz önderleri Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in katledilişlerinin 106. yılındayız. Büyük Ekim Devrimi’nin mimarı Lenin ise 101 yıl önce hayata gözlerini yumdu. Geride bıraktıkları miras, tüm dünyada emeğin kurtuluş mücadelesine kılavuzluk etmeye devam ediyor.

Onların tarihsel eylemleri, en başta devrimin en can alıcı sorununa, devrimci sınıf partisinin yaşamsal önemine ışık tutuyor. Rus ve Alman devrimlerinin de doğruladığı üzere proleter devrim ancak kitlelerin eseri olabilir. Fakat devrimin zaferi, ancak işçi sınıfı hareketiyle bilimsel sosyalizmin birliğinin cisimleşmiş hali olan ihtilalci sınıf partisi önderliğinde mümkündür. Rusya proletaryası Bolşevik Parti sayesinde muzaffer bir devrim gerçekleştirebildi. Tersinden, Alman proletaryası böyle bir partiden yoksun olduğu için ağır bir yenilgi yaşadı. Rosa Luxemburg, Karl Liebknecht ve yoldaşlarının 1918-1923 yıllarına damga vuran devrimci çalkantılar döneminde attıkları parti adımı, yenilgiyi önlemeye yetmedi.

Uzun yıllar boyunca işçi sınıfının geniş kesimleri içinde etkili olan SPD, emperyalist savaşa onay vererek tarihsel bir ihanete imza atmıştı. Bununla da yetinmedi. Savaşın ardından devrimci bir kalkışmaya yönelen işçi sınıfı hareketini de burjuvazi adına o ezdi. 1918-1923 yılları boyunca harekete geçen işçilerin üzerine saldığı Freikorps birlikleri, daha sonra Nazi faşizminin omurgasını oluşturdular. Naziler çok geçmeden Alman devletinin başına geçtiler ve on milyonlarca insanın canını alan ikinci emperyalist paylaşım savaşını başlattılar.

O günden bu yana ne emperyalist saldırganlık ve savaş tehdidi sona erdi ne de dünya burjuvazisinin faşizm eğilimi zayıfladı. Kapitalist bunalımın şiddetlendirdiği emperyalist rekabet ve hegemonya krizi emperyalist saldırganlığı, kaynakların militarizme-silahlanmaya akıtılmasını ve savaşları kaçınılmaz hale getiriyor. Bunun ağır faturaları ise işçi sınıfına, emekçilere, mazlum halklara kesiliyor. Dünyayı saran saldırganlık ve savaş siyasetinin halihazırda en ağır bedelini mazlum Filistin ve Kürt halkları ödüyor. Kürt halkı, Suriye’nin cihatçı çetelere teslim edilmesinde taşeronluk yapan, böylece “İsrail’in güvenliği”ne eşsiz bir katkı sunan Türk sermaye devletinin ağır saldırıları altında. Filistin halkı, on beş aydır başta ABD, İngiltere, Almanya olmak üzere batılı emperyalistlerin sınırsız desteğini alan siyonist İsrail devletinin yürüttüğü soykırım savaşının vahşetini yaşıyor.

Öte yandan batının kapitalist metropollerinde dahi çalışma ve yaşam koşulları günden güne ağırlaşıyor. Eğitim, sağlık, barınma gibi sorunlar katlanarak büyüyor. Sınıf mücadelesini baskılamak üzere siyasal hak ve özgürlükler durmadan budanıyor. İşçi ve emekçiler arasında çaresizlik, toplumlarda kültürel-moral çürüme örgütleniyor. Emperyalistlerin sömürü ve savaş politikalarıyla yurtlarından koparılmış göçmenler günah keçisi ilan edilerek, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı körükleniyor. Avrupa’nın pek çok ülkesinde çözümün adresi olarak faşist parti ve akımlar öne çıkarılıyor.

Faşist partilerin işbaşına getirilmesi, aynı zamanda emperyalist dünya burjuvazisinin yeni emperyalist paylaşım savaşına hazırlık telaşının yansımasıdır. Zira yeryüzünde canlı yaşamı yok edebilecek üçüncü emperyalist paylaşım savaşının dinamikleri hızla işlemeye devam ediyor. Son otuz beş yıla damga vuran ve hemen tümünde ABD saldırganlığının belirleyici olduğu yerel-bölgesel savaşlar, emperyalistler arası fay hatlarındaki gerilimlere çare olamadı. Dahası, güncel olarak Ortadoğu, Ukrayna, Asya-Pasifik gibi bölgelerde sürmekte olan gerilim, çatışma ve savaşlar, topyekun bir emperyalist savaşı çok daha yakın bir tehlike haline getiriyor.

Kardeşler,

Proletarya devrimi ve sosyalizm davasının ölümsüz önderleri, proletarya enternasyonalizminin kararlı temsilcileri anısına 12 Ocak’ta, Berlin’de düzenlenecek geleneksel yürüyüşü bu koşullarda karşılıyoruz. Emperyalist savaş ve faşizm belasını püskürtmenin yolu işçilerin birliği, halkların kardeşliğinden geçiyor. Tarih işçi sınıfını göreve, tüm emekçileri, kadınları ve gençliği, ezilen halkları mücadeleye çağırıyor. Rosa Luxemburg’un sözleriyle, ya emperyalist barbarlık içinde çöküş, “ya da sosyalizmin zaferi, yani sınıf bilinçli uluslararası proletaryanın emperyalizme ve onun yöntemi olan savaşa karşı mücadelesi.”

Kahrolsun emperyalist savaşlar ve faşizm!

Yaşasın proletarya devrimi ve sosyalizm! Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

BİR-KAR

Ocak 2025”