29 Kasım’da Didim’de tutuklanan sınıf devrimcisi Yücel Memiş, metal işçilerinin grevini selamlayan bir mektup yazdı.
Memiş’in mektubu şu şekilde:
“Metal işçilerinin grevini selamlıyorum!
Esas güvenlik sorunu sermayenin sömürü düzeninin kendisidir.
Birleşik Metal-İş’te örgütlü toplam 4 işletme 10 fabrikada metal işçilerinin grev yasaklarına karşı onurlu grevini ve mücadelesini selamlıyorum. Sermayenin demir yumruğu her zaman olduğu gibi yine sermayenin imdadına yetişti. 2002 yılından bu ana AKP iktidarında toplam 96 bin işçinin grevi yasaklandı. İşçilerin hak arama mücadelelerinde temel taş olan grev hakkı yıllardır saldırı altında. AKP iktidarı hukuku, yasası, düzeni buna uygun şartları ortaya çıkarmakta hiç zorlanmıyor.
Şu anda mecliste bütçe görüşmeleri sürerken yüzlerce metal işçisinin grev yasağı kararını çıkartmak bu ülkede önceliğin neyden yana olduğunu göstermekte. Yani yoksulluk sınırının 70 bin lira olduğu ülkede metal işçilerinin %125 zam talebi milli güvenlik sorunu olabiliyor.
Grevleri yasaklanan metal işçisi dostlar, kapitalizmin hüküm sürdüğü her düzende işçiler hep saldırı altında olmuştur. Ülkemizde de birçok temel hakkımız gibi grev hakkı da hep saldırı altında oldu. Ama hiçbir dönem bu kadar pervasız ve hiçbir engelle karşılaşmadan olmadı. Sermaye bu kararları aldırırken daha çok da metal işçilerinin mücadele zemininden uzak olmalarından kaynaklı alıyor. Yani sermayenin yasalarına ve yasaklarına uyan bu anlayış bugün pervasız saldırıların da anahtarı oldu sermaye için. Yoksa grev yasaklarının milli güvenlikle alakası olmadığı, sermayenin güvenliği ile alakalı olduğunu hepimiz biliyoruz.
Çünkü o milli güvenlik dedikleri durum nedense 2023-2024 yılında kapitalistlere sağlanan 1.8 trilyon vergi muafiyetinden hiç etkilenmiyor. O milli güvenlik dedikleri yapılanma işçiler iş cinayetlerinde tel tel dökülürken hiç etkilenmiyor. Eğitim, ulaşım, sağlık hakları tekellere teslim edilip çarçur edildiğinde hiç etkilenmiyor. Ama metal işçilerine gelince %125 zam ülke güvenliğini tehlikeye atıyor.
Metal işçisi dostlar, ben de tutsak bir metal işçisi olarak diyorum ki bırakalım, bakmayalım sermayenin safsatalarına. Grev yasağını tanımayan iradeyi güçlendirmenin yol ve yöntemlerine eğilelim. Bu saldırı dün olduğu gibi bugün de milyonlarca işçiye yapılmaktadır.
-4 işletme 10 fabrikada tabanın inisiyatifine dayanan komiteleri kuralım. Fabrikalar arası kurullar oluşturarak bu sürecin yasaklara ya da olası masa başı anlaşmalara değil, işçilerin vereceği son kararlara dayanan bir zemin oluşturalım.
-Bu mücadelenin tüm kanallarını açalım, bu saldırının milyonlarca işçiye yapıldığını esas alarak. Tüm emek kamuoyu ile mücadeleyi genişletecek kanalları açalım.
Dostlar, bu mesele tek başına ücret meselesi değil. Her seferinde insanca yaşam mücadelesine saldıran sermaye ve onun demir yumruğu AKP iktidarından hesap sorma mücadelesi olmalıdır. Yasalar, yasaklar değil, mücadele özgürleştirir bizleri.
Tutsak metal işçisi
Yücel Memiş.”
Yücel Memiş’in mektup adresi:
“Söke T Tipi Kapalı Cezaevi
A-2 Koğuşu.”