‘Amerikan gangsteri’ Trump’ın sataşmaları

Beyaz Saray’daki Amerikan gangsterinin sıkıştıkça etrafa sataşmaları bugünkü sınırlarda kaldığı sürece, rakipleri için bir dert sayılmaz. Dünya halkları için tehlikeli olan, gangsterin konumunu korumak için fiili saldırılara geçmesidir ki, bu yıkıcı bir savaşa kadar varabilir.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 16 Mayıs 2020
  • 20:54

Koronavirüs salgınına karşı önlem almayan ABD Başkanı Donald Trump, hastalığa karşı mücadele konusunda ise çuvalladı. Hem siyasi itibarı zedelendi hem Amerikan ekonomisi darbe yedi. Seçim sürecinin başladığı döneme denk gelen bu gelişmeler, tipik bir ‘Amerikan gangsteri’ olan Trump’ı sıkıştırmış görünüyor.

İçerideki sıkışmayı yapay gündemlerle aşmaya çalışan Trump’ın birinci hedefi Çin, olur olmaz bu ülkeye sataşıyor. Tehdit ediyor. Medyayı da kullanarak Çin’i itibarsızlaştırma kampanyaları yürütüyor. Çin yönetimi bunların bir kısmına yanıt verirken, bir kısmını ise ciddiye almıyor.

Çin’le uğraşmanın yanı sıra arada bir Rusya’ya da dil uzatan Trump, İran’a ise -İsrail’le Körfez şeyhlerini memnun edecek şekilde- ilkel bir kinle saldırıyor. Bu saldırılar Washington’da gözü dönmüş bir başkan olduğunu ispatlasa da, ABD’nin derinleşen krizine çare olmuyor. Bu sataşmalar, Trump’ın dünya jandarmalığı misyonunu oynamaktan aciz hale geldiğinin işaretleri olarak da değerlendirilebilir.

Irkçı-şoven söylem kullanan Trump, ucuz işgücü avına çıkan sermayenin işletmelerini Amerika’ya taşımaları gerektiğini tekrarlayıp duruyor. Seçim propagandası alanında bu söylem işe yarar mı bilinmez, ama gerçek hayatta bir karşılığının olmadığı görüldü. Başkanlıkta dört yıllık ilk dönemi tamamlamak üzere olan Trump bu vaadini yerine getirmek konusunda somut adımlar atamadı. Son konuşmasında hem Çin’e saldıran hem F-35 savaş uçaklarının üretilmesi konusuna değinen Trump, tedarikte dışa bağımlılıktan kurtulmak gerektiğini söyledi.

F-35’lerin “dünyadaki en iyi savaş uçağı” olduğunu iddia eden Trump, bu ölümcül makinaların Türkiye’de ve dünyanın diğer bölgelerinde üretilmesinin ise kendileri için dezavantaj olduğunu savundu. Konuşmasında AKP şefine de serzenişte bulunan ABD başkanı, “F-35’lerin ana gövdesi Türkiye’de üretiliyor ve Türkiye’den gönderiliyor. Şimdi Erdoğan ile iyi ilişkilerimiz var, ama ya olmasa ne olacak? ‘F-35 parçalarını vermiyoruz’ deseler ne yapacağız?” dedi.

“Yerli-milli” AKP-MHP rejimi F-35’leri almak için Trump’ın ayaklarına kapanmaya dünden razı. Militarizm histerisine kapılan bu dinci-faşist rejim Rusya’dan S-400’leri alırken, aynı anda F-35’leri de almak için çırpınıyor. Yani bu işbirlikçiler Trump’a “F-35 parçalarını size vermiyoruz” demeyecekler.

Ankara’daki Amerikancılar cephesinde durum bu olsa da Trump’ın dile getirdiği kaygılar boş sayılmaz. Çünkü ABD’nin üretim alanında geçmişle kıyaslanmayacak kadar gerilediği de bir gerçek. Dünya jandarmalığı işlerken bu avantajlıydı. Zira ucuz emek-gücünü sömüren büyük tekeller kârına kâr katıyordu. Ancak gerileme sürecine girince, bu durum bazı sorunlara yol açmaya başlamış görünüyor. Çin’i ‘baş düşman’ ilan etse de ABD birçok alanda halen Çin’in ürünlerine bağımlıdır.

Beyaz Saray’daki Amerikan gangsteri sıkıştıkça etrafa sataşmaya devam edecek. Bu sataşmalar bugünkü sınırlarda kaldığı sürece, rakipleri için bir dert sayılmaz. Dünya halkları için tehlikeli olan, gangsterin konumunu korumak için fiili saldırılara geçmesidir ki, bu yıkıcı bir savaşa kadar varabilir.