Bir İtalyan büyükelçi arkadaşım, birkaç yıl önce, bir AB toplantısında Çek meslektaşının “Sigarayı bırakma kampanyalarını desteklemekle hata ettik!” dediğini anlatmıştı...
Çek diplomat lafı orada da bırakmamış, toplantıya katılan herkesin buz kesmesine yol açan tespitlerle söze şöyle devam etmiş: “İnsanların yaşam süreleri böylelikle çok uzadı. Emeklilik, sağlık masrafları derken devletlerin sırtına taşınması zor bir yük bindi!”
Covid krizi patlak verdiğinden bu yana büyükelçi ahbabımın aktardığı bu şokşok-şok beyanları düşünüyorum. Bundan sadece bir iki yıl önce “şok-şok-şok” etkisi yaratan bu değerlendirmeler, korona salgını hayatımıza gireli beri ne var ki şaşırtıcı olmaktan çıktı.
Salgının yol açtığı ölümlerin büyük çoğunluğunun yaşlılar olması nedeniyle açıkça “yaşlıları kurtarmanın ekonomik getirisigötürüsü hesapları” yapılıyor.
Economist dergisi nisan başındaki sayısını, daha kapsamlı bir başlıkla (A grim calculus: The stark choices between life, death and the economy/Hayat, ölüm, ekonomi arasındaki zorlu tercihler: Zalim bir hesap) bu konuya ayırmıştı.
Hafta başında İsveç’te ise daha kaba ve yalın bir tartışma ortaya çıktı.
“İnsan hakları” konusunda mangalda kül bırakmayan, çevre ve doğayı korumak bahsinde her dem hassas İskandinav ülkesinde, doktorlara açıkça “80”in üstündeki yaşlıları yoğun bakıma almayın” talimatı verildiği anlaşıldı.
Yoğun bakımda sıkışıklık yaşanması durumunda, doktorların 80 yaş üstü yaşlıları bu ünitelere sokmayacağı, 60-70 yaş grubundaki talihsizlerin de birden fazla hastalığı olması durumda keza yoğun bakımdan içeri alınmayacağı İsveç sağlık kurumlarının bir iç yazışması ile ifşa oldu. Skandal yazışma, İsveç’in tanınmış yayın organlarından Aftonbladet’te yer aldı.
60 yaş üstü vatandaşların da herkes gibi vergi verdiği “medeniyet timsali” İsveç’in bu tercihi, korona fırtınası geçtikten sonra da muhtemelen yıllarca hatırlanacak ve leke gibi üstüne yapışacak.
Kurban seçmekten farksız
İsveç bombası patlamadan az önce, “ötanazi” kültürü ile öne çıkan Hollanda da aynı minval bir tartışma birinci sayfalara yansıdı.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte’ye yakınlığı ile tanınan ünlü televizyon gazetecisi Jort Kelder’in “Sigara içen obez 80’likleri kurtarmak için ekonomiyi batırmaya değer mi? Nasıl olsa iki yıl içinde ölecekler!” sözleri gündeme bomba gibi düştü. Gazeteci ardından çıkıp özür dilemek zorunda kaldı ama çok da marjinal olmadığı anlaşılan bir düşünceye tercüman olmuş oldu.
Yaşlılar, pek çok tabuyu düşüren Covid sonrası dönemde her türlü “ayrı bir sınıf/ kategori” olarak ele alınıyor. Kuzey Avrupa ülkelerinde açık biçimde su yüzüne çıkan (Boris Johnson’un “sürü bağışıklığı” söylemini hatırlayınız!) bu ayrımcılığa karşı, Latin Avrupa ülkelerinde giderek bir tepki yükseliyor.
Mart sonunda örneğin “Le Monde” gazetesinde entelektüeller ve bilim adamları tarafından bu “sinsi barbarlığa” karşı bir bildiri yayımlandı.
“Her insanın yaşam hakkının etik bir ilke olduğuna” dikkat çeken bildiri, yaşılıların yaşamının toplumun diğer kesimlerinden daha az değerli olduğuna dair saptamaları “sinsi barbarlık” olarak etiketliyor, bunun yaşlıları kurban seçmekten farksız olduğunu belirtiyor ve kabul edilmez buluyor.
Anayasal haklara aykırı
İtalya’da La Stampa yazarlarından Vladimiro Zagrebelsky de yaşlıları Covid’den korumak amacıyla ev hapsine mahkûm etmenin anayasal olmadığını söylüyor.
Uzun yıllar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargıçlık yapan hukukçu Zagrebelsky, özellikle “Yaşıları korumak için onları yıl sonuna kadar evde tutmalıyız!” diyen AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in sözlerini hedef alıyor.
“Evet, kamu sağlığı için insanların dolaşımı sınırlandırılabilir. Ancak sadece yaşlıların dolaşımının sınırlandırılması kamu sağlığı ile ilgili bir konu değil. Yaşlılar toplumun diğer kesimlerinden daha bulaştırıcı değiller. Burada yapılmak istenen yaşlıları korumak. Bunun için yaşlıları dolaşımdan men etmek ve onları yasaklamak değil, aşı kampanyalarında olduğu gibi onları aydınlatmak gerekir. Erişkin yurttaşların dolaşımının sınırlandırılması kabul edilebilir değildir” diyor özetle İnsan Hakları Mahkemesi hukukçusu Zagrebelsky.
Söylenen yaşlı kesimin sosyal manada vesayet altına alınmasından farklı bir şey değil.
Zagrebelsky’nin itirazı Çizme’de bilim adamları ve hukukçular arasında önümüzdeki günlerde daha da hareketlenmesi beklenen bir tartışma başlattı.
Fırsat bulursam devam edeceğim.
Cumhuriyet / 16.04.20