Vietnam, Filipinler, Irak, Suriye vs... - Ceyda Karan

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 16 Aralık 2016
  • 08:07

Vietnam, Kamboçya, Grenada, Filipinler, Endonezya, Afganistan, Latin Amerika, Irak, Libya, Suriye... Eksiği var fazlası yok. Bunlar, ABD yönetimlerinin onlarca yıldır çeşitli sebeplerle askeri müdahalelerde bulundukları ülkeler. Yaratılmış insani yıkımının haddi hesabı da yok.
Hal böyleyken Obama yönetiminin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power’ı Güvenlik Konseyi toplantısında, “Halepçe, Ruanda, Srebrenika ve şimdi de Halep, dünya tarihinde modern kötülüğü tanımlayan olaylar arasında yer alacak” seçmece laflarını işitince, bu ülkelerden enstantaneler aklıma düşüverdi. Power’ın Rusya, Suriye ve İran’ı işaret ederek “Utanmıyor musunuz” sorusunu, bizzat suratına yöneltmek için dayanılmaz bir istekle dolup taştım.

***

Power böyle konuşuyor, zira sivil desteği yok denecek kadar zayıf, zoraki ve aslında ‘inorganik’ bir isyan yüzünden ilkin ‘hain’ damgası yemiş 5 bin yıllık tarihi bir şehir ve ahalisi, 2012 yazından beri ilk kez savaştan kurtuluyor. ABD yönetiminin Körfez monarşileriyle birlikte yatırım yaptığı, Batı medyasının ‘ılımlı olup olmadıklarına bir türlü karar veremediği’ El Kaide kolu Nusra Cephesi (cilalı ismiyle Fetih Şam) ve açık ittifak halindeki gruplar, Halep’te yenildiler.
Maalesef bu korkunç savaş Halep’le bitmeyecek. Ortadoğu’ya ekilen virüs de canlı. Lakin Halep, kuvvetle muhtemel ki, bir paradigma dönüşümünün başlangıcına işaret ediyor. Bu sebeple twitter’dan bir gazeteci dostumun yazdığı gibi ‘kestikleri kafalarla top oynayanların yarattıkları trajediden bahsetmeyen’ Power gibileri, Halep’te ağlamaklı. Bu sebeple aylarca sustuktan sonra cihatçıların ‘sivilleri kalkan yaptıkları, çıkmaya çalışanlara ateş açtıkları’ eleştirilerini yapmak zorunda kalan BM’den başkalarının tuhaf raporları aktarılmakta.

***

En iyimser ifadeyle ‘talihin azizliği’, lakin Halep’te sonu Rusya ile Türkiye’nin müzakereleri getirdi. Bu sayede militanlar ve ailelerinden oluşan 5 bin civarında kişi dün tahliye edildi. Kesin sayı henüz meçhul. 250 binler henüz ortada yok. Ancak bu konuda başlatılan ve neredeyse “Çocukları lokma lokma yapıp kazanlarda kaynatıyorlar” türevi akıl almaz kampanya insanı afallatıyor. Muhaliflerin Batı medyasıyla organize yürüttüğü kampanyada yalanlarla yarattıkları güvensizlik, sıradan ve düzeltilen türden sosyal medya hataları da değil.
Siyasal İslamcılar niçin Batı düşmanıdır, doğrusu anlamak zor. Oysa en büyük alıcıları onlar. ‘Yüksek gazetecilik standartlarına sahip’ Batılı muhabirler, üç gündür çılgınlar gibi doğrulatılmamış görüntü ve bilgi yayıyor. Aralarından video klipleri, Pakistan’da çekilmiş yahut IŞİD ile ÖSO’cuların kapışmaları dahil bir sürü eski görüntü...
Batılılar elbette yitirilmiş bir savaşın kanlı insani tezahürleriyle hakikatte ilgilenmiyorlar. Haberlerini ‘Halep düştü’ diye vermeleri de, binlerce yıllık antik Palmira kenti yeniden IŞİD’in eline düşünce ‘Palmira düştü’ yerine ‘IŞİD Palmira’da kontrolü yeniden sağladı’ demeleri de gayet politik. Batı medyasının mensupları için El Kaide kendi memleketlerinde ‘tehdit’, başkalarının memleketinde ‘değil’.

***

Bizi Batılılardan daha fazla ilgilendiriyor, burnumuzun dibi. Bir tarafta sıkışıp kalmış sıradan siviller var, diğer tarafta militanlar yahut kanlı katillerle elbirliği etmiş siyasi İslamcı aktivistler. Onların hırsları, insani meselelerin politikadan hiç de azade olmadığını bir kez daha gösteriyor. Ancak bunu bilerek savaşların sebeplerini anlayabilir ve sorumlularını görebilirsiniz. Böylece savaşın başlamasında, sürmesinde ve bitmemesinde büyük payı olan Samantha Power gibilerinin ‘timsah gözyaşlarını’ ayırt edebilirsiniz.

Ortadoğu ve Suriye cehaletleriyle Türkiye dış politikasında faciaya yol açanlar ortadayken, her ikazı doğru çıkan Hüsnü Mahalli’den intikama girişilmesi tesadüf değil. İsteseydi, Katar monarşisinin El Cezire’sinden dolarları götürebilirdi. Tarih, siyaseten her konuda anlaşamadığı için Mahalli’ye burun kıvıranları değil ama onun haklılığını yazacak.

Cumhuriyet / 16.12.16