Yıl 2010, Mart ayı…
Suriye’nin başkenti Şam sokaklarında Suriyelilerin alışkanlıklarına göre şekillenmiş normal bir hayat akıyor. Her sabah sokaklara kahve kokusu ve Arap dünyasının ünlü sanatçısı Feyruz’un sesi yayılıyor. Akşamları evlerden yine bölgenin efsanevi sanatçılarından Ümmü Gülsüm’ün veya Türk dizilerinin sesleri taşıyor. Erkekler Kıvanç Tatlıtuğ’dan hiç hazzetmiyor, kadınlar hayran.
Şam’ın nüfusu 4 milyon civarında. Soğuk Savaş döneminde Sovyet kampında yer alan Suriye, kapılarını yabancılara açalı çok olmamış. Arapça öğrenmek isteyenler, akademik araştırma için gelenler, dünyanın her yerinden meraklı turistler Şam’da. Bu nedenle, tek tanrılı dinlerden önce bile yerleşim birimi olan Bab Tuma, Bab Şarkı gibi tarihi mahallelerin dar sokaklarında yürümek, kalacak yer bulmak zor.
İç basında sık sık yabancı bir ülke, bakanlık, üniversite veya birlik ile işbirliği veya kardeşlik anlaşması yapıldığına dair haberler veriliyor.
Suriye’nin kendi dinamiklerine ve şartlarına göre şekillenmiş sosyalizm esaslı bir ekonomi modeli uygulanıyor ülkede. Ekmekten mazota kadar birçok temel ihtiyaç devletin sübvansiyonu ile oldukça ucuz. Suriye, uzun süredir uygulanan uluslararası yaptırımlar nedeniyle tekstilden ilaca kadar birçok kalemde kendi iç ihtiyacını karşılayacak kadar üretim yapıyor. 100 dolar 4 bin 500-5 bin Suriye lirası civarında, ortalama maaş 200 dolara tekabül ediyor.
40 yıllık OHAL
Arap-İsrail Savaşı’ndan beri neredeyse 40 yıldır Olağanüstü Hal Kanunu ve güvenlikçi anlayışla yönetilen bir ülke için baş döndürücü hızda bir dönem. Aynı hareketlilik iş dünyasında ve diplomasi koridorlarında da yaşanıyor.
Uzun süredir ABD ve AB ülkelerinin yaptırım listesinde olan Suriye “kıskacı” kırmaya çalışıyor. Suriye’nin içe kapalı ekonomi sistemi nedeniyle dış borcu yok.
Sosyalizm esaslı ekonomik sistemden liberal ekonomiye geçiş çok hızlı yaşanıyor. Fiyatlar hızla yükselirken bisküviden tekstile birçok ithal ürün piyasaları domine etmeye başlıyor. Çoğunluğu Şam, Halep ve Humus kırsallarında yer alan küçük atölyelerin birçoğu yeni şartlarla rekabet edemeyip kapanıyor.
Sokaklardaki renkli telaşın gölgesinde kalan çok derin ve komplike sorunlar gündemde bile değil. Aslında Şam’ın çehresi ülkenin tarımsal üretiminin merkezlerinden olan Haseke’de birkaç yıldır devam eden kuraklık nedeniyle değişmeye başlamış. Haseke’den göç eden bir milyona yakın insan Şam ve Halep’e göç etti.
Tek partili döneme karşı sesler yükseliyordu…
40 yıldır uygulanan tek partili, içe kapalı, şeffaflığın söz konusu olmadığı sistemin değişmesi için zaman zaman sesler yükselse de bastırılıyor. Kapalı sistemlerin temel hastalıkları olan yolsuzluk ve liyakatın uygulanmaması bütün Suriye’yi sarıyor.
Hantal bürokrasi, değişen dünyaya göre kitlelerin değişen taleplerini okuyamayan yönetim anlayışının faturasını halkın ağır bedellerle ödemesine bir yıl var…
Yıl 2015…
Bütün dünya Suriye’yi konuşuyor. Ekranlarda Türk dizilerinin yerini Türkiye’nin adının sıkça geçtiği savaş haberleri alıyor.
Gösterilerin ilk birkaç haftasında aktif olan yazar, akademisyen, öğrenci, aydın sokaktan çekilmeye başlıyor. ABD ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin Suriye’deki gösterilere dair açıklamaları insanları tedirgin ediyor.
Demokrasi söylemleriyle başlayan gösteriler bölgesel ve uluslararası çekişmelerle birlikte çok kısa sürede bir vekalet savaşına dönüşüyor.
Arap Baharı artık Arap Ayaklanması adıyla anılıyor; en şiddetli ve kanlı yaşandığı ülke Suriye. Sahada devlet ile kapanmamış hesabı olduğu için silahlanan Suriyelilerden El Kaide’nin Suriye kolu olan Nusra Cephesi’ne kadar bine yakın silahlı grup var artık.
Başkent Şam içinde çatışma yok ancak art arda şiddetli bombalı saldırılarla sarsılıyor. Banliyölerden birkaçı İslam Ordusu gibi grupların kontrolüne geçmeye başlıyor.
Şam, yönetimin de halkın da kırmızı çizgisi
Çok yoğun güvenlik önlemleri günlük hayatın parçası oldu. Bütün anayollar ve ara yollarda küçüklü-büyüklü askeri kontrol noktaları oluşturuldu. Şam sokakları gergin, yabancılar gideli çok olmuş.
Buna karşılık, ülkenin diğer kentlerinden Şam’a gelenlerle birlikte nüfus iki katına çıkmış. Ancak Şam’ın böyle bir yoğunluğu kaldırabilecek iş imkanı, konutu, alt ve üst yapısı yok. Bu yığılmanın etkisi ile kiralar birkaç katına çıkıyor.
Çatışmalar nedeniyle elektrik hatları artık yama niteliğinde tamiratlarla çalışıyor. Günlük elektrik kesintileri bazı yerlerde 20 saati aşıyor. Şam’a su sağlayan güzergahlar da çatışma bölgesi. Şehirde pet şişe bu bulmak bile zorlaşıyor. Özellikle kışın ısınma için kullanılan mazot krizi yaşanıyor.
Şam’da yiyecekten giyime kadar birçok ihtiyacın fiyatı birkaç yılda birkaç katına fırlıyor. Savaş nedeniyle çok sayıda işletme kullanılamaz durumda. İş çevresi başta olmak üzere maddi gücü olanların bir kısmı varlıklarını satıp başka ülkelere gidiyor. Birkaç yıl içinde savaşın yıkımına ve savaş maliyetine ek olarak ülkeden ayrılanlar nedeniyle büyük miktarlarda para piyasadan çekilmiş oluyor. Doları kontrol etmek artık çok zor.
İç göçmen sayısı 6 milyonu aşmış, ülke içinde kalan insan sayısı yaklaşık 17 milyon.
BM gibi uluslararası kuruluşlar, çeşitli ülkelerin yardım kuruluşları ve Suriye Kızılay’ı bir süredir milyonlarca insanın temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor.
Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi ülkeler başta olmak üzere ülke dışına çıkan Suriyeli sayısı milyonlara ulaşmış ancak mülteci akınları henüz bütün dünyayı kırmızı alarma geçirecek eşiğe ulaşmamış.
Şam sokaklarında artık kahve kokusu ve Feyruz yok; IŞİD, Şam kapılarına dayanmak üzere.
Yıl 2020…
Suriye’deki vekalet savaşının silahlı kısmı büyük ölçüde sona ermiş. Başkent Şam içindeki kontrol noktaları artık yok, sokaklar rahatlamış, şehirler arası yollar açık. Şam’daki iç göçmenler yavaş yavaş geri dönmeye başlamış, Suriye dışındaki Şamlılar da Şam’a.
Şam’ın birçok yerinde günlük elektrik temini 3’er saatlik dilimlerle sağlanıyor. Güvenlik sorunu kalmamış. Ordu hala fiilen sokakta ancak önceki yıllarda olduğu kadar görünür değil. Oteller, restoranlar, kafeler, kuaförler, çarşılar açık.
Kentin gündemi ekonomik kriz
Ne var ki Şam’ın gündemi tamamen farklı. Şam sokakları gergin ve tedirgin. DW Türkçe’ye konuşan 22 yaşındaki üniversite öğrencisi bir genç günde 12-14 saat çalıştığını ancak kazancının ancak kiraya ve temel gıda maddelerine yettiğini anlatıyor. Savaş döneminde bile güvenlik sorunlarına rağmen hareketin eksik olmadığı Şam çarşıları oldukça sakin.
Yine eşi devlet memuru olan üç çocuk babası bir öğretmen DW Türkçe’ye uzun süredir haftada bir mangal yapmak gibi ‘lüks’ harcamalarını kestiklerini ve artık temel gıda maddelerinden de tasarruf yaptıklarını anlatıyor. Birçok insan bulabildiği kadar çok işte çalışıyor. Bir öğretmeni mesaiden sonra taksi şoförü olarak görmek çok normal.
Suriye’deki işsizlik oranına ilişkin resmi veri yok ancak özellikle gençler arasında bu oranın çok yüksek olduğu genel kanı. Gençler Irak, Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölge ülkeleri başta olmak üzere ülke dışına öğrenim veya iş için çıkmak için arayışta. Ancak ayaklanma döneminin bölgedeki birçok ülkeyi sarsması nedeniyle işsizlik ve ekonomik kriz de bölgesel bir sorun uzun süredir. Bu durum, bölgedeki iş imkanlarını da oldukça daraltmış.
Ülkedeki özel sektör savaş döneminde büyük ölçüde kullanılamaz duruma geldi ve hala hasar tespit aşamasında, henüz işsizliğe çare olabilecek kadar toparlanmış değil. Yaptırımların giderek ağırlaşması hammadde, makine, uzman, para transferi gibi süreçleri imkansız hale getiriyor.
Koronavirüs endişesi de eklendi
Şam çarşılarında ilaçtan kıyafete, ev kiralarından internete kadar her şeyin fiyatı halen çok yüksek. 100 dolar 80 ile 100 bin Suriye lirası arasında ve istikrarsız. Doların kontrol altına alınması için dövizle ticaret yapanların yedi yıl hapis cezası ile yargılanması gibi uygulamalar hayata geçiriliyor.
Ancak hizmet sektörü müşteri azlığından, kamu ve özel sektör çalışanları maaşlarının yetersizliğinden şikayetçi.
Şam’ın turistik Bab Tuma bölgesinde tatlıcı dükkanı olan ve DW Türkçe’ye konuşan bir Suriyeli, “bu yıl bölge ülkelerinden turist gelir diye ümit ettik ama Korona çıktı. Birçoğumuz bir yıl daha dayanabilecek durumda değil” diyor.
Aslında uzun süredir Şam kapılarına dayanmış olan eski düşman iyice görünür olmaya başlamış. Şam sokaklarının tek gündemi ekonomik kriz ve bu savaşın nasıl yapılabileceğine dair çözüm önerisi olan da yok henüz.
DW Türkçe / 13.03.20