AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK), kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerini denetleme yetkisi genişletildi. 5 numaralı kararname 15 Temmuz 2018’de yayımlanan ve DDK yetkilerini sivil toplum örgütleri ve sendikaları kapsayacak şekilde daha da genişletildi. Yeni düzenlemeye göre meslek kuruluşları, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşları, kamuya yararlı dernekler, vakıflar ve iştirakleri ile kooperatifler de DDK’nin yetkisi altına alındı. Düzenlemeye meslek örgütleri ve sendikalardan tepki yağdı. TMMOB, hukukun üstünlüğü ilkesinin yok sayıldığının altını çizdiği açıklamasında, “Başta emek ve meslek örgütleri olmak üzere tüm demokratik kitle örgütleri yasada yer almayan keyfi bir ceza hukukuna tabi kılmaktadır” ifadelerine yer verdi. Düzenlemeye ilişkin BirGün’e konuşan DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “DDK’ye 12 Eylül’ü hatırlatan yetkiler verildi” dedi. Eski Mersin Barosu Başkanı ve CHP Milletvekili Alpay Antmen ise, “Bu, tek adam rejiminin son çığlıklarıdır. Rejim sona erecek. Bunun için çalışıyoruz” diye konuştu.
Güçlü sendika demokratik ülke
DDK’nin sendikalar başta olmak üzere meslek örgütlerini denetleme anlamında geniş yetkiler tanındığını belirten Çerkezoğlu şunları ifade etti:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesinden sonra yapılan düzenlemelerden bir tanesiydi. Yeni yayımlanan düzenleme ise önceden yayımlanan düzenleme ile aynı mantığın devam ettiğini gösteriyor.”
Sendikaların işçi sınıfının mücadele örgütleri olduğunu hatırlatan Çerkezoğlu, “Sendikalar hem uluslararası sözleşmelerle hem de anayasayla bağımsızlığı ve özerkliği güvence altına alınmış kurumlardır” ifadelerini kullandı. Sendikaların siyasal iktidarlardan bağımsız olması gerektiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, “Sendikaları doğrudan bir devlet kurumuna dönüştürecek yaklaşım doğru değildir” dedi.
Ülkedeki sürecin, kurulan rejimle birlikte karar mekanizmalarını aynı merkezde toplayan bir anlayışın sonucu olduğuna dikkat çeken Çerkezoğlu, “Yapılması gereken denetim mekanizmaları ile sendikaları güçsüzleştirmek, sendikalaşmanın önüne engeller çıkartmak değil” ifadelerini kullandı. “Sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılarak işçi sınıfının güçlendirilmesi gerekmektedir” diyen Çerkezoğlu, “Bir ülkede işçi sınıfı ve sendikalar ne kadar güçlüyse, demokrasi o kadar güçlüdür” değerlendirmesini yaptı.
Özgürlükleri daha da kısıtlayacak
Mersin Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz yayımlanan düzenlemenin baskıcı rejimin bir sonucu olduğunu söyleyerek, “Denetlenmeyen, denetimden geçmeyen hiçbir şey kalmasın istiyorlar. Bu tutum demokrasilerde görülmesini arzu etmediğimiz bir şey” dedi. Düzenlemeden sonra atılacak her adımın DDK tarafından denetleneceğini hatırlatan Yeşilboğaz, “İnsanların faaliyet özgürlükleri için kısıtlayıcı bir karar olduğunu düşünüyorum. Bu kararın ilgili partiler ve hukuk kurumları tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Kısıtlamanın gittikçe artacağının gösterildiğini söyleyen Yeşilboğaz, sivil toplum örgütlerinin ortaklaşa bir direnç göstermesi gerektiğine dikkat çekti. 2023 seçimi için taraf olan veya karşı olan kişilerin bu adımla netleştirileceğini söyleyen Yeşilboğaz son olarak şunları söyledi: “Bu tür denetlemelerle kendilerine karşı olan kesimleri ya ikna edecekler ya da bertaraf edecekler. Baroların bu düzenlemeyle ilgili acil bir şekilde dava açması gerekiyor.”
Düzenleme seçime yönelik bir adım
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Vedat Bulut ise düzenlemenin altında yatan amacın DDK’nin erişemediği alanlara ulaşmak olduğunu söyledi. Bulut, “Düzenleme ile Kapsam daha da genişledi. İlgili genişleme, tamamen seçimlere endeksli” diye konuştu. Topluma korku salınmak istendiğini aktaran Bulut son olarak şöyle konuştu: “Bu yeni tebaalar oluşturulmak için yapıldı. Her işi kendileri halletmek istiyorlar. DDK, eskiden Cumhurbaşkanı adına devleti denetleyen bir örgüttü, şimdi muhaliflerin malına konma, kayyum getirme için çalışıyor. Otokratik yönetimlerin klasik göstergelerinden biri ile karşı karşıyayız.”
Demokrasiyi rafa kaldırmak istiyorlar
Eski Mersin Barosu Başkanı ve CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen ise yapılan düzenlemenin tek adam rejiminin son çığlıkları olarak değerlendirdi. Antmen, “Varlık Fonu’nda bulunan ve Türkiye için altın değerinde olan şirketleri DDK’ye denetlenmeyen tek adam, meslek odalarını gözüne kestirdi” dedi. “Düzenlemeyle denetlenme kapsamına dahil edilen kuruluşlardan özellikle baroları, Adalet Bakanlığı’nın müfettişleri denetler” diye konuşan Antmen, “Diğer her kuruluşun ayrı denetleme kurulları da vardır. Üstelik böyle bir adım atılırken kanun çıkarma yöntemi bile kullanılmıyor” ifadelerini kullandı. Düzenlemenin AKP’nin kendilerine muhalif olanlara karşı yapılan bir adım olduğunu söyleyen Antmen son olarak şöyle konuştu:
“Kendisine muhalif olan meslek örgütlerine ayar vermeye çalışacaklar. Demokrasiyi rafa kaldırmak istiyorlar. Ancak, Rejim sona erecek. Bunun için çalışıyoruz.”
Deniz Güngör- BirGün / 21.08.21