Merkez Bankası (MB) 2021 yılının üçüncü enflasyon raporunu yayınladı, Merkez Bankası Şahap Kavcıoğlu raporu duyururken basın açıklaması da yaptı. Rapor hızla incelendiğinde ekonomik büyüme vurgusu dikkat çekiyor, bununla beraber 2021’de gıda başta olmak üzere çeşitli kalemlerde yaşanan fiyat artışı MB’nin enflasyon tahminlerindeki güncellemeye neden oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bir yandan tüketicinin gördüğünden farklı bir enflasyon oranı açıklarken, piyasadaki enflasyon bunun çok üstünde seyrediyor ve ücretler bunun geride kalıyor. Buysa toplumda ciddi bir güvensizliğe neden oluyor. Bu güven bunalımı ortasında Kavcıoğlu ve Merkez Bankası raporu üzerinden durumu değerlendirelim.
Raporun ve başkanın söyledikleri
Rapor hızla incelendiğinde 2020’deki kapanmanın ekonomi üzerindeki etkisinin, aşılama çalışmaları ve gevşeyen önlemlerle beraber azaldığı görülüyor. Bu durum ekonomideki büyümeye olumlu yönde etki etmiş. Ancak dikkat çeken, MB’nin enflasyonla mücadele kapsamında uyguladığı politikaya karşın, enflasyon beklentisindeki değişiklik. İlk olarak Nisan 2021’deki Enflasyon Raporu’nda gıda enflasyonu yıl sonu beklentisi yüzde 13 olarak öngörülmüştü, bu raporda beklenti yüzde 15’e çıktı. Tüketici enflasyonuysa yüzde 12,2’den yüzde 14,1'e çıkarıldı. Beklentileri yukarıya taşıyan rapor kadar, Kavcıoğlu’nun açıklamaları da önem taşıyor.
Kavcıoğlu, öncelikle enflasyonu düşürmeye dönük politikalarının devam edeceğini söyledi. Hal böyle olunca “Bu politikaya rağmen, faiz oranın korunmasına karşın, neden beklenti yükseltildi?” sorusu akla geliyor. Kavcıoğlu akıldaki bu soruya önce küresel durumu örnek vererek açıklamaya çalıştı. Ancak bu tatmin edici bir yanıt değil, “Tüm ülkede mi haftada bir peynir fiyatı, domates fiyatı değişiyor?” sorusu yine cevapsız kalıyor.
Açıklamasında eksik olduğunu hissetmiş olmalı ki, Kavcıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Enflasyonla mücadelede Merkez Bankası yalnız bırakıldı." Peki Banka’yı yalnız bırakan kim? Başkana göre enflasyonla mücadelede yetkili kurumlar ve odalar arasında bir mutabakat olmalı. Bu şu demek; ortaya çıkan tabloda bir mutabakat yok. Yani MB Anya’ya giderken mutabık olmayanlar, bu durumda yetkili kurumlar (Hazine ve Maliye Bakanlığı, Odalar) Konya’ya gidiyor ve MB yalnız kalıyor.
Ekonomist ve Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) Yöneticisi Prof. Dr. Veysel Ulusoy'a göre rapor ve buna dönük açıklamayı şöyle ele almak mümkün:
Merkez Bankası'nın enflasyon sorununun eşik noktasını aştığını kabul etmesi belki de sunumun en önemli noktasıydı. Hem kurumsal yaklaşımın yapısı gereği hem de yöneticilerin artık enflasyonunun yükseklerde hissedilerek yapışkan hale geldiğini belirtmesi, yüksek oranlardaki enflasyonun önümüzdeki dönemde de büyük ekonomik sorunlara neden olacağını ortaya çıkarıyor.
Raporun en derinden vurguladığı ÜFE'den TÜFE'ye geçişkenlik oranının yüzde 45'lerde verilmesi yanında onun hızı belirtildiği gibi gerçeklerden biraz uzak görünüm arz ediyor. Dolarizasyonun yüksek seviyelerdeki konumu ve diğer makro değişkenlerin incelenmesi sonucunda ortaya çıkan resme göre, bu geçişkenliğin yarıdan çok fazla ve son dönemde inanılmaz bir hızda olduğunu gösteriyor.
Kavcıoğlu’nun ÜFE’deki artışın TÜFE’ye aynı şekilde yansımayabileceğini açıklamasını içinse Ulusoy şöyle diyor: Birebir aynı oranda karşılık bulur mu bekleyip göreceğiz. Ancak yüzde 40'ları aşan ÜFE'nin, en fazla 3-4 ay içinde TÜFE'ye etki edeceğini belirtmek yerinde olur diyor. Ulusoy bu noktada TÜİK verilerinden farklı bir tablo çizen, bu nedenle de haklarında dava açılması gündeme gelen ENAGrup'un elde ettiği enflasyon oranlarının hem ÜFE, onun geçişkenliğine ve hem de enflasyonun piyasa görünümüne paralellik arz ettiğinin özellikle altını çiziyor.
TÜİK açmazı ve sıkı para politikası
Döviz kuru 2021’de istikrarlı bir artış yaşadı ve şimdilik dolar kuru 8.5’te tutunmuşa benziyor. Bunun pek çok sektörü -enerji başta olmak üzere- etkilediği açık. Ancak başkana göre durum daha vahim. Döviz kuru girişkenliğiyle ilişkisi olmayan sektörlerde de tuhaf bir artış var. Kavcıoğlu bunu şöyle ifade etti:
“Emtia fiyatlarında döviz kuru geçişkenliğinden kaynaklanıyor deniyor. Ama hiç ilgisi olmayan sektörlerde de yüzde 70-80 fiyat artışı görüyoruz. Tüm odalarımızın ve kurumlarımızın mutabakata müdahil olması lazım.”
Burada dikkat çekici iki unsur var. Bazı sektörlerin kuru bahane ederek yüzde 70-80 fiyat artışına gitmesi. Özellikle emtia fiyatlarında bu durum var. İyi ama biz bu bilgiyi TÜİK enflasyon açıklamalarında neden göremiyoruz? TÜİK aylık değerlendirmelerinde biberin, domatesin şampiyonluğu tescilleniyor, ancak bu tartışa neden olan sektör ve kalemler neden görünmezler? Acaba Kavcıoğlu’na başka bir rapor mu gidiyor? Soru işaretleri birbirini kovalıyor.
Ekonomist Cüneyt Akman’a göre aslında bir itiraf gördük, başkan zamların yüzde 30’u geçtiğini kabul etti. Bu noktada TÜİK’in aylık verilerine gönderme yapan Akman, o zaman “TÜİK ile görüşmüyor musunuz?” diye sormak gerekiyor, diyor.
Akman’a göre "enflasyonla mücadelede yalnız bırakıldık" cümlesinde suçlanan ahali oldu. Akman 'iyi ama toplum eğer MB’nin ve hükümetin anti enflasyonist mücadelesine güven duyarsa bu gerçekleşiyor' diyor. "Eğer bunun suçlusu halksa, o zaman bankayı kapatmaya engel olan faktör nedir?" diye soruyor.
Akman sıkıntının bununla sınırlı olmadığını sözlerine ekliyor ve şöyle devam ediyor: "Öncelikle Merkez Bankası’nın sıkı para politikası uyguladığından emin miyiz? Başkan bir yandan sıkı duruşla övünüyor, öte yandan fiyatların kurdan hızlı arttığını söyleyip ilişkinin pek olmadığını vurguluyor. Yıllardır enflasyonun sebebinin kur geçişkenliği değil -o tali bir etkendir- gevşek para politikası olduğunu söylemek lazım. Merkez Bankası’nın sıkı para politikası izlemediğini Para Analiz’de çıkan yazılarımda rakamları da inceleyerek defalarca dile getirdim. Şimdi de sıkı değil, az gevşek bir politika izleniyor. Hani ahalinin suçu yok, banka görevini yapmıyor. Ve tabii görevini yapmak için gerekli itibarı da çok az. Başkanın söylediklerinin hükmü de bu durumda pek olmuyor, çünkü kimse onun orada ne kadar kalacağını bilmiyor."
Merkez Bankası’nın Temmuz 2021 Enflasyon Raporu ve Kavcıoğlu’nun açıklamaları bir araya getirildiğinde üç nokta üzerinden durulabilir. İlk olarak mızrak çuval sığmıyor artık, Banka TÜİK’in açıklamalarına rağmen enflasyonun belirli bir eşiği geçtiğinin farkında. İkincisi, bazı sektörlerde kurdan bağımsız bir artış olması, kur ile enflasyon arasında kurulan ilişkiyi yeniden düşünmeye neden oluyor. Bu neden oldu? Banka burada neden eksik kaldı? Nasıl oluyor da yüzde 80 fiyat artışı görüyoruz? Banka bu noktada ne yapacak belli değil. Son olarak “yalnız bırakıldık” vurgusu. Banka sıkı para politikası izlediğini söylüyor. Ama belli ki bazı kurumlar bankaya kulak asmıyor, onun söylediklerini kulak arkası ediyor. Bu neden oluyor? Acaba gece yarısı başkanların görevden alınması, kimin bankada ne kadar kalacağını bilememesi buna neden olmuş mudur? Özetle; enflasyon gerçeğini banka açıkça TÜİK verisinden farklı biçimde ve oranda kabul etti. Ancak ne yapılacağını henüz pek kimse bilmiyor.
Gazete Duvar / 30.07.21