İsrail’in psikolojik terörü: Çığlık ve havlama sesleri

İsrail’in hoparlörlerle donatılmış quadcopter insansız hava araçları, gece yarısından sonra çocuk çığlıkları ve kadınların yalvarış seslerini çalarak kampların üzerinde uçuruluyor. Yardım etmek için dışarı çıkanlar ise vuruluyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 23 Ağustos 2024
  • 19:00

Harici’nin notu: 10 ayı aşkın süredir Gazze’de tüm dünyanın gözü önünde katliamlarına devam eden İsrail ordusu, savaşı sadece top, tüfek ve bombayla yürütmüyor. Filistin halkının toplumsal özelliklerini, psikolojik savaşının bir parçası olarak istismar da ediyor. Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale Gazze’nin çeşitli bölgelerinden görgü tanıklarının anlatımıyla İsrail’in uyguladığı o psikolojik savaş taktiklerinden birine odaklanıyor.

***

Çığlık ve havlama sesleri: İsrail’in Gazze’de gece estirdiği sesli terör

Savaşın ilk günlerinden beri Gazze’de çok az kişi İsrail silahlı kuvvetlerinin sadece Hamas’ı terörize etmek istediğini düşünüyordu. Çoğu kişi Gazze halkının da düşman olarak görüldüğünü biliyordu. Nitekim İsrailliler bunu, sadece fiziksel değil, sosyal ve psikolojik olarak da ellerinde bulunan her türlü yıkım yöntemini kullanarak gösterdi.

Evler, işyerleri ve altyapı tahrip edildi, son on ayda 40 bin Gazzeli öldürüldü, ancak İsrail’in Gazze’deki çeşitli bölgelerde kullandığı yıkıcı psikolojik savaş taktikleri rapor edilmedi.

Geçmişte İsrail ordusu keşif, keşif ve hatta suikastlar için dron ve quadcopter gibi küçük, insansız hava araçları kullanıyordu, ancak yaklaşık dört ay önce sinsi yeni bir taktik benimsediler.

Kurşunlardan havlamaya

İsrail ordusuna ait insansız hava araçları aniden hoparlörlerle donatılmış olarak ortaya çıkmaya başladı. Bu dronlar, gece boyunca yerinden edilmiş Gazzelilerin evlerinin ve çadırlarının üzerinde çeşitli yüksek sesler ve gürültüler yayarak uçuruluyordu.

Konuştuğumuz kişilere göre bu sesler arasında köpek havlamaları, kedi miyavlamaları, çocuk ve kadın ağlamaları yer alıyor. Bu üzücü sesler, dronlar tarafından İsrail ordusunun Şeridi kuzey ve güney olarak ikiye böldüğü Netzarim bölgesine paralel bir eksen boyunca, Gazze’nin orta kesiminde bulunan Bureyc ve Nuseyrat kamplarının üzerinde çalınıyor.

Majalla’nın konuştuğu çeşitli tanıklıklara göre, sesli dronlar, Gazze’nin güneyindeki Refah ve Han Yunus’un doğusunda kara operasyonları sırasında yoğun bir şekilde kullanılıyor.

Gazze Şehri’nden Gazze’nin ortasındaki bir çadıra yerleştirilen 30 yaşındaki Shorouq Al-Ayla, Ekim 2023’te savaş başladığında ailesiyle birlikte Refah’taki bir apartman dairesine kaçmış. 30 yaşındaki Shorouq Al-Ayla, Ekim 2023’te savaş başladığında ailesiyle birlikte Gazze Şehri’nden Gazze’nin orta kesiminde bir çadıra, ardından da Refah’ta bir apartmana sığındı.

Penceredeki dronlar

Ancak, mayıs ayı başlarında, şehirde yaklaşan bir İsrail kara harekâtına dair artan endişeler arasında, bir gece aniden uyandılar. “Aniden, pencerelerde dört pervaneli dronlar gördük” diye hatırlıyor: “Onları görebiliyor, duyabiliyor ve hatta motorlarının kokusunu alabiliyorduk, çünkü çok yakındaydılar.”

İnsansız hava araçları üç saat boyunca evdeki herkesi bir pencereden diğerine takip etti ve onları ışıkları kapatmaya ve en ufak bir ışığın bile görünmesini engellemek için telefonlarını kullanmaktan kaçınmaya zorladı.

“Tuvalete gitmem gerekiyordu. Banyonun ışığını açtığım anda pencereye bir dron geldi. Işığı kapattım ama ben çıkıp odaya geçene kadar orada kaldı ve beni takip edip pencerede durdu. Korkunç bir geceydi.”

Ertesi gün aile, çadırın daha güvenli olacağına inanarak batıya, Gazze’nin merkezindeki Deyr el-Balah’a doğru kaçtı. Ancak, bir kez daha quadcopter sesleri peşlerini bırakmadı: havlayan köpekler, miyavlayan kediler, ağlayan çocuklar. Shorouq Al-Ayla, “Psikolojik olarak dehşet verici, özellikle de tüm sesler gece yarısından sonra geldiği için” dedi.

Bureyc kampının üzerinde

Gazze’de artık herkes, amacı ne olursa olsun bir quadcopterin yaklaştığını duyar duymaz tehlikeyi hissediyor.

Bureyc kampından 26 yaşındaki Eşref Muhammed, İsrail quadcopterlerinin keşif, evlerin yerini tespit etme ve hatta suikast amacıyla kullanıldığını gördüğünü söyledi.

Muhammed “Yaklaşık dört ay önce, ordunun Bureyc’e kara harekâtı sırasında, köpek havlamaları, çocuk ağlamaları ve kadınların yakarışları gibi çeşitli sesleri çok yüksek sesle yaymak için kullanıldıklarına tanık olmaya başladık” dedi.

Shorouq Al-Ayla gibi o da quadcopterlerin sesleri genellikle gece yarısından sonra, insanların çekildiği ve hareketin durduğu saatlerde sesleri yaydığını söyledi. “Gece saatleri savaşın en korkutucu saatleri. Bu yüzden insanlar çoğunlukla evlerinde ya da çadırlarında kalıyor” dedi.

“Çoğu çocuk bombardıman sesleri ve su getirmek gibi savaşın bize dayattığı günlük işlerle dolu uzun bir günün ardından uyuyor.”

Kullanılan belirli sesler

Muhammed, İsraillilerin seçtiği seslerin Gazze toplumunu dikkate alarak belirlendiğini ve Gazzelilerde belirli duyguları tetiklemek üzere kullanıldığını söyledi.

“Biz birbirine sıkı sıkıya bağlı bir toplumuz, bu yüzden gecenin ortasında bir çocuğun ağladığını ya da bir kadının yardım çığlıklarını duyduğunuzda, içgüdüsel olarak dışarı çıkıp neler olduğunu ve kimin yardıma ihtiyacı olduğunu görmek isteriz. Eğer bir bombardıman ya da silah sesi varsa ve insanlar yaralanmışsa, karanlıkta bile olsa herkes yardıma koşar.”

İsrail ordusunun bu toplumsal özellikleri Gazze’ye yönelik psikolojik savaşının bir parçası olarak istismar ettiğini söylüyor. Bu taktik, belirli evleri bombardımana hazırlamak, büyük çaplı bir kara harekâtı öncesinde mahalleleri boşaltmak ya da sahte bir bahaneyle erkekleri hedef almak için kullanıldı.

“İşgal güçleri ağlayan çocukların ve kadınların yakarış seslerini yayıyor ve genç erkekler kampın ara sokaklarından geçip ciddi bir şey olup olmadığını kontrol etmek için sokağa çıktıklarında quadcopterlerle karşılaşıyordu” dedi.

“Bu dronlar ya onları öldürmek için küçük, yüksek patlayıcı bombalar attı ya da birçok gencin uzuvlarının kesilmesine neden olan mermilerle ateş açtı.”

Nuseyrat kampının üzerinde

Nuseyrat kampından 36 yaşındaki Usame İbrahim şunları söyledi: “Benim için en sinir bozucu ses, geceleri havlayan köpek sesi. Onları aylardır duyuyoruz. Buradaki köpekler havlamaya tepki veriyor. Bu yarım saatten fazla sürebiliyor.”

Burecy’dekilerin anlattıkları gibi İbrahim de İsrail ordusunun bölge sakinlerini kasıtlı olarak kışkırttığını, ardından hareket tespit edildiğinde ateş açtığını ve bunun sonucunda birçok gencin sebepsiz yere ya da tehdit olmadan öldüğünü söyledi. “Ordu tüm araç ve yöntemleriyle bizimle savaşıyor, hiçbir gerekçe ya da mazeret olmaksızın ayrım gözetmeksizin öldürüyor.”

Gazze’nin kuzeyinden batı bölgelerine göç eden 29 yaşındaki Mirhan Abdel Hamid’e göre, Gazze’de sokak köpekleri uzun süredir korkulan bir unsur, ancak mevcut çatışma sırasında durum daha da kötüleşti.

“Köpekleri, özellikle de sokak köpeklerini hiç sevmezdim ama savaş sırasında, sokakta bir çadırda yaşadığımız için bu durum daha da korkutucu bir hal aldı. Bir köpek geceleri çadırınızın girişinde uyuyabilir ya da içeri girmeye çalışabilir. Onlardan ve seslerinden korkuyorum.”

Ayırt etmeyi öğrendiler

Zamanla bölge sakinlerinin dronlardan yayılan havlama ile gerçek havlama arasındaki farkı anlamaya başladığını söyledi. “Havlama seslerinden hala korkuyorum, ancak tekrarlanan olaylardan ve bunların dronlardan geldiğini fark ettikten sonra daha fazla dikkat etmeye başladık Gerçek bir köpeğin havlamasının farklı derecelerde sesi vardır, ancak kaydedilmiş bir havlama sadece kısa bir bölümün tekrarıdır. Aynı şey kadınların yakarışları ve çocukların ağlamaları için de geçerli. Her zaman aynı bölüm tekrarlanır, bu yüzden ayırt etmeyi öğrendik.”

Han Yunus’un doğusunda yaşayan ve İsrail’in tekrarlanan kara saldırıları nedeniyle on ay içinde beş kez yerinden edilen 38 yaşındaki İman Qdeih, özellikle ilk kara saldırısından sonra havlayan köpeklerden çok korktuğunu, cesetlerin sokaklarda bırakıldığını ve açlıktan ölmek üzere olan sokak hayvanları tarafından yenildiğini söyledi.

“Buradaki köpekler insan cesedi yedikten sonra daha da vahşileşti” diye anlatıyor. “Saldırganlıkları güpegündüz bile beni korkuturken, geceleri yüksek sesle ve yakından havlamalarını duyduğumda nasıl dehşete düşmeyeyim?”

Qdeih artık drondan yayılan ses ile gerçek bir köpek havlaması arasındaki farkı ayırt edebiliyor, ancak drondan yayılan ilk havlama hala onu panikletmeye yetiyor ve bir döngü halinde olsalar bile, sesler hala bir tehlikenin yaklaştığı hissini tetikliyor.

“Bunların kaydedilmiş sesler olduğundan emin olsam da sanki bir köpek sürüsü evimize saldırmaya geliyormuş gibi hissediyorum. Bu duygudan ya da düşünceden kurtulamıyorum” diyor. İsrailliler için amacın da bu olduğunu hissediyorsunuz.

Salem Al Rayyes -Harici.com / 22.08.24