İran-Türkiye: Korona virüs riski – Mustafa Sönmez

Türkiye’de korona virüs vakasının henüz görülmediği bildirilse de bu virüsün ekonomiye olumsuz etkileri olduğunu ve bunun artacağını söylemek mümkün. Ölümlere yol açan hastalığın mevcudiyeti bile komşuluk ilişkisi nedeniyle Türkiye’nin algısını olumsuz etkiliyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 04 Mart 2020
  • 22:27

Korona virüsü (COVID-19) zaten kırılgan olan ve toparlanma ümidini 2020’ye ertelemiş dünya ekonomisinin umutlarını felç etti. Virüsün merkez üssü Çin Halk Cumhuriyeti. Ama hemen ardından doğuda Türkiye’nin komşusu İran ile Avrupa’da İtalya’nın adı önde geliyor. Komşusu İran’dan her gün yeni vaka sayısı ve ölüm sayısında artış haberleri alan Türkiye, sınırlarını kapatarak bu ölümcül rüzgârdan can ve mal kaybını önleyebilme çabasında. Türkiye’de korona virüs vakası henüz gözlenmedi deniyor ama komşu İran’da yaşananlar ve yüksek bulaşma riski, can ve mal kaybı riski açısından endişe verici. Komşu İran’ın zaten kötüye giden ekonomisinin ise korona virüs ile derinleşmesi ve iç politikada önemli sarsıntılar yaratması muhtemel. 

Korona virüsün küresel can tahribatı ile ilgili verileri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus 28 Şubat’ta yaptığı basın toplantısında açıkladı. Direktör, Çin’in vaka sayısının yaklaşık 80 bin olarak açıklandığını bildirdi. Bu şimdiye kadar belirlenen 87 bin hasta sayısının yüzde 92’sine yakını demek. Çin’de ölen sayısı 2 Mart tarihi itibarıyla 2 bin 873 olarak bildirildi. Çin dışında 55 ülkede 7 bine yakın vaka ve 2 Mart itibarıyla 104 ölüm saptandı. WHO, İtalya’nın özellikle kuzeyinde gözlenen 1500’ü aşkın vakadan yayılan virüsün birçok Avrupa ülkesinde de hastalığa yol açtığını ifade etti ve İran’da ise binin üstünde vaka yaşandığı ve buradan çevredeki 11 ülkeye yayıldığı açıklandı. 

Türkiye’ye en yakın risk merkezi İran’da 19 Şubat’ta ilk korona virüs beş hastada gözlenmiş, ancak 28 Şubat’ta İran Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada vaka sayısının bine yaklaştığı ve ölümlerin de 54’e çıktığı bildirilmişti. Günler geçtikçe sayılar artıyor. 2 Mart’ta yapılan açıklamada vaka sayısının 1500’ü geçtiği ve ölü sayısının 66’ya çıktığı bildirildi. İzleyen günlerde bu sayıların artması beklenebilir. 

Korona virüs riskinin İran’ın zaten olumsuz giden ekonomisini daha kırılgan hale getirmesi oldukça muhtemel. Kişi başına geliri ancak 5 bin 500 dolar (dünya ortalaması 11 bin 500 dolar) dolayında olan 84 milyon nüfuslu İran, ABD ambargolarının da etkisiyle son yıllarda ekonomisinde önemli gerilemeler yaşıyor. IMF verilerine göre 2018 yılında yüzde 5’e yakın küçülen İran ekonomisi, 2019’u da yüzde 9,5’a yakın küçülme ile kapadı. Petrol ve doğalgaz gelirleri de zayıflayan İran, 2017’de 15 milyar dolar cari fazla veren bir ülke iken 2019’da 12 milyar dolar, yani milli gelirinin yüzde 3,4 oranında cari açık verdi. İşsizlik oranının yüzde 17’ye, yıllık tüketici enflasyonunun yüzde 30’lara ulaştığı İran’da bütçe açığı da milli gelirin yüzde 5’ini aşmış durumda. 

Korona virüsün mart ayı başına kadar Türkiye’de henüz gözlenmediği ifade ediliyor. Hekimlerin mesleki örgütü Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr.Sinan Adıyaman konuyla ilgili olarak şunları dedi: “Bizim yaptığımız incelemeler ve aldığımız bilgiler Türkiye’de şu ana kadar tespit edilmiş bir vakanın olmadığı yönünde. Bu olmayacağı anlamına gelmiyor. Türkiye’de olma olasılığı oldukça yüksek. Gerekli tedbirler alınırsa, Türkiye bu hastalıktan kayıp olmadan çıkabilir.” 

Türkiye’de korona virüs vakasının henüz görülmediği bildirilse de bu virüsün ekonomiye olumsuz etkileri olduğunu ve bunun artacağını söylemek mümkün. Ölümlere yol açan hastalığın mevcudiyeti bile komşuluk ilişkisi nedeniyle Türkiye’nin algısını olumsuz etkiliyor.

İlk önlem olarak başvurulan İran sınırının kapatılması, ABD ambargosuna rağmen Türkiye’nin İran ile 6 milyar dolar dolayında seyreden dış ticaret hacmini olumsuz etkileyecek. Türkiye’nin 2019 dış ticaret hacminin 374 milyar dolar olduğu anımsandığında İran ile dış ticaretin yüzde 1,6 gibi küçük bir payı olsa da dış ilişkilerini artırmak isteyen ülkeler için bu hastalık, engelleyici bir unsur. Yılda 2 milyona yaklaşan İran’dan turist trafiğinin de virüs riskinden olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz.

Türk, İran Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Perihan Fatih konu hakkında şu açıklamada bulundu: “Maalesef bu durum ticareti kötü etkileyecek. Şu anda gelmesi gereken TIR’larımız var ancak kapılar kapalı olduğu için gelemiyor. En azından ilaç ve gıdanın gitmesi gerekiyor. Türkiye ile İran arasındaki ticaret hacmi ambargodan dolayı zaten geriledi. 2018 yılında 9.3 milyar dolar seviyesinde olan ticaret hacmi 2019’da 5.6 milyar dolar seviyesine indi. Mevcut şartlar uzun sürerse maalesef bu rakamlar çok daha aşağılara gelecek.” 

Korona virüs riski Türkiye için sadece İran’dan değil elbette. Tehlike, küresel. Hastalık riski kadar ekonomik riskler de hastalık ile birlikte büyüyor. IMF, korona virüsün dünya hasılasında 2020’de önemli kayıplara yol açacağından söz ediyor. Hazırlanan bir G20 Gözlem Notu raporunda küresel toparlanmanın oldukça zorlaşacağı ifade edildi. Raporda ayrıca yüzde 3,3 olarak gerçekleşmesi beklenen yıllık küresel büyüme oranının riske girdiğine değinildi. 

Bank of America ise IMF’den daha karamsar ve şimdiden 2020 büyüme tahminini yüzde 2.8’e çekmiş durumda. Bu oran 2009’dan beri görülen en düşük küresel büyüme oranı. Çin’de 2017’de yüzde 6,8 olan yıllık büyüme oranı takip eden yıllarda yükselmedi 2019’da yüzde 6,1 olarak gerçekleşti ve IMF tahminine göre 2020 büyümesi yüzde 5.8 olacaktı. Ama korona virüs belâsından sonra bunun biraz daha düşmesi bekleniyor. 

Virüs dünya turizmini de etkiledi, insanları evlerine kapattı. Uluslararası organizasyonlar, toplantılar, fuarlar iptal ediliyor. Yaz ortası yapılacak olimpiyatların ve Avrupa Futbol Kupası’nın iptal edilmesi de gündemde. En çok da küresel tedarik zinciri kopuyor. 1980 sonrası geliştirilen küresel tedarik zincirinde Çin’in kilit bir yeri var. Çin, 2019’da 87 trilyon dolarlık dünya hasılasının yüzde 16’sını tek başına gerçekleştirdi. 

Korona virüs, zaten büyüme sancıları çeken küresel ekonomiye yeni bir darbe olurken Türkiye ekonomisinin kırılgan bünyesi ile bu virüse dayanması da güç görünüyor. Suriye ile savaş iklimi, zoraki faiz indirme, döviz kontrol etme çabalarıyla ayakta tutulmaya çalışılan Türkiye ekonomisini sarsarken buna bir de korona virüsünün yıkıcılığı eklendi. 

Ortaya çıkan durumu en iyi özetleyen gösterge olarak Türkiye’nin risk primi 2 Mart’ta 382’e kadar yükseldi. Türkiye CDS’i şubat ortasında 250’lere kadar inmişti. Keza, bu risklerin artışıyla birlikte dolar fiyatı da bir ayda yüzde 6’ya yakın artışla 6.25 TL bandına yerleşti. Bu sert çıkışta elbette Türkiye’nin iç ekonomik kırılganlıkları kadar dış politika geriliminin önemli bir rolü var ama korona virüs riskinin de bu genel risk katsayısına katkısı olduğu açık. Korona virüsün etkisiyle küresel daralma sürdükçe, dış kaynağa büyük bağımlılığı olan Türkiye’nin mevcut riskli hâliyle ekonomisini büyütme ihtimali iyice zorlaşacak gibi görünüyor.

Al-Monitor / 04.03.20