İnsanı diri tutan umuttur!

Daha güzel günler mümkün. İnsanı diri tutan da bu umut değil midir?

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 01 Ağustos 2021
  • 08:50

Mardin E Tipi Cezaevi’nde bulunan gazeteci arkadaşlarımızdan Abdulkadir Turay yazmış:

 “Bulunduğumuz cezaevinde iki aydır Corona virüs belası devam ediyor. Çoğu arkadaşlarım hastalığa yakalandı. Halen izolasyondalar. Biliyorum, dışarıda çok yoğun bir gündem var. İnsanlar yoğun bir tempoda kah ekonomik sorunlar, kah sosyal sorunlar ve siyasal sorunlarla boğuşuyor. Bunun bunaltıcı bir hava yarattığını biliyorum. Bunun yanında pandemi süreci ve stresi de eklenince çekilmez bir hal alıyor.

Corona ile ilgili epey yazı yazmış, sohbet ve tartışma yürütmüşsünüzdür. Tekrardan tanımlayacak veya sana anlatacak değilim. Yalnız bunu iyi analiz edip, iyi tartmak gerekiyor. Zira toplum yaşamını doğrudan etkileyen olay ve olguları iyice irdelemeliyiz. Her şeyde olduğu gibi bu hastalık da kapitalizmin istismarına uğruyor. Biz de burada tartışıyor, kimi sonuçlara varıyoruz.

Siz nasıl düşünüyorsunuz bilmiyorum ama Corona virüsünün bir kapitalist modernite hastalığı olduğu tartışılmazdır. Bazen besleyip büyüttüğün canavar kontrolünden çıkabiliyor. Kimbilir belki bu hastalık da kontrolden çıkmıştır. En çok da insan ölümlerinin birer istatistik malzemesi yapılmasına üzülüyoruz. Bunun yanında toplumsal ilişkiler sanal dünyada gün be gün ölüyor. Dijital toplum dediğimiz mesele tam da kapitalist çağın sorunlarından biri değil midir?

Yasaklar, cezalar, korkular adeta insanı düşünemez bir hale getirdi. Bu toplumun bir bireyi olarak her ne kadar cezaevinde de olsam kaygılanıyorum. Yaşamda dengelerin değiştiğini, ekonomik makasın giderek açıldığını görüyorum. Tüm bu karamsarlıklara rağmen yine de umutluyum. Daha güzel günler mümkün. İnsanı diri tutan da bu umut değil midir? Kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın!”

* * *

Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Yusuf Kenan Dinçer, 6 Temmuz 2021 günü gönderdiği mektubunda Haziran ayında uğradıkları hak ihlallerini rapor haline getirmiş:

“Talat Şanlı, Mecit Şahinkaya, Akil Nergüz ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü olmadıkları halde tek kişilik hücrelerde tutulmaya devam ediliyor. Takip etmek istediğimiz gazete ve dergilerin kurum tarafından satın alınarak temin edilmesini istediğimizde bizim işimiz değil denilerek reddediliyor. Rebbena Hanedar ve Yusuf Kenan Dinçer’e gönderilen Halk Okulu dergileri engellendi. Taner Korkmaz’a gönderilen Tavır dergisi, kitap ve giyim eşyası değil, denilerek verilmedi.

Haftada 10 saatlik sohbet hakkımız burada sadece 3 saat olarak uygulanıyordu; ancak pandemi bahanesiyle bu hakkımız da tamamen iptal edilmiş durumda. Burada seyretmek istediğimiz Tele 1 için bakanlığın yazılı talimatı, Halk TV ve Yol TV için ise sözlü talimatı var, denilerek mevcut televizyon kanalları içine alınmıyor. Pandemi nedeniyle sağlık ile ilgili önlemler artırılması gerekirken; haftada iki kez olan revire çıkma hakkı haftada bire indirilmiş bulunuyor. Yusuf Kenan Dinçer hakkında hücresinde bulunan yeni tarihli gazetelere el konulması üzerine attığı sloganlar nedeniyle açılan soruşturma sonucunda 1 günlük hücre cezası verildi.”

* * *

İzmir-Şakran 3 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan Mikail Çağırıcı, 28 Haziran 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor:

“Burada bulunan arkadaşlardan Mehmet Savur, içeride kalması gereken 30 yılını 3 Temmuz günü dolduracağı için tahliye olmayı bekliyordu; ancak Cezaevi Gözlem Kurulu, tahliye öncesinde kendisinin 6 ay daha hapiste kalmasına karar verdi. Bakalım 6 ay sonra ne olacak? Bu gerçekten çok trajik bir durumdur. Tam 30 yıl yatıyorsun ama yine de yeterli görmüyor ve tahliye tarihini 6 ay daha uzatıyorlar.

Biz şu an üç kardeş içerideyiz. Ağabeyim Mehmet Çağırıcı Giresun L Tipi Cezaevi’nde kalıyor. Ablam Emine Abiş ise Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunuyor. Ben ise kaç yıldır burada yani İzmir-Şakran Cezaevi’ndeyim. Ailemiz bu yüzden mağdur durumda. Birbirimize ve ailemize yakın cezaevlerine gitmek için verdiğimiz sevk dilekçeleri, ‘iyi halli’ olmadığımız gerekçesiyle Adalet Bakanlığı’na iletilmiyor. 2013 yılından bu yana ailemden uzaktaki cezaevlerinde kalıyorum. Zaten annem hem yaşlı hem de yatalaktır. Yatalak olduğuna dair heyet raporu da var. Fakat bu durumumuz hiç dikkate alınmıyor.”

* * *

İzmir-Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Nihat Ekmez, 27 Haziran 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor:

“Bana gönderilen ‘Ape Musa 100 Yaşında’ kitabı bir aydır incelemesi bitmediği için henüz bana verilmedi. Her ne kadar gecikse de, kitabın verileceğine inanıyor ve bu nedenle almış ve okumuşum gibi sevinçle teşekkürlerimi belirtiyorum. Bakarsınız Gurbetelli Ersöz üzerine yarım kalan çalışmama katkısı olur. En azından ilham verir. Bildiğiniz gibi çalışmamın-romanımın büyük bölümüne inceleme adı altında el koydular. Bir buçuk yıl oldu. Ne idüğü belirsiz ‘gizli tanığın’ mahkemeye gelmemesinden dolayı dava sonuçlanmıyor. Dolayısıyla o yazım çalışmalarım da mahkemede tutuluyor. Hâlâ incelenecek.”

Mektubu gelenler:

--------------------------------

Bêjdar Ro Amed - Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi

Halis Tekin - Diyarbakır 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK

Ozan Alpkaya - Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi

Abdulkadir Turay - Mardin E Tipi Cezaevi

Alp Altınörs - Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi

Nihat Ekmez - Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi

Mikail Çağırıcı - Şakran 3 nolu T Tipi Cezaevi

Nedim Türfent - Van Yüksek Güvenlikli CİK

Y. Kenan Dinçer - Van Yüksek Güvenlikli CİK

 Hüseyin Aykol - Yeni Yaşam Gazetesi / 01.08.21