Her devrin ve her devrimin öncüsü: Putilov işçileri- Kavel Alpaslan

Rusya’nın St. Petersburg kentinde Kirov ismiyle yer alan Putilov fabrikası, 1800’lerin başında kurulur. Yıllar içinde büyüyerek Rusya’nın en önemli metal fabrikalarından biri haline gelir. 19. yüzyılın sonlarında ise ülkedeki devrimci hayatın merkezlerinden biridir. Yıllar 1905’i gösterdiğinde Çarlığa karşı mücadele dalgası kabarır. Putilov bu süreçte düzenlediği grev ile, Ekim Devrimi’nin bir provası olarak adlandırılan 1905 Devrimi’ne ivme kazandırır.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 05 Kasım 2022
  • 09:22

Ekim Devrimi’nin üzerinden 105 yıl geçti. Üretenlere yönetme gücünü veren bu devrimin, biz aynı çelişkiler üzerinde yaşadıkça gölgesi de bizimle beraber olmaya devam ediyor. Bugün Ekim Devrimi’ni zafere götüren Bolşevik kadroların isimleri kadar bilinmeyen ancak hiç de 'yan rol' sayılamayacak bir isimle tanışacağız…

Çağımızın canavarlarına karşı mücadelede ışık olabilecek bu isim aslında bir fabrikaya ait. İçinde on binlerce işçinin çalıştığı büyük mü büyük bir fabrika. O kadar büyük ki, bir değil iki devrime öncülük etsin, sonra işçileri ellerine aldıkları silahlarla devrimlerini cephede savunsun. Hatta savunmakla kalmayıp savaşın sonunda ülkenin yeniden inşasında başrolü oynasın. Savaş zamanı tank, barış zamanı traktör üretsin… Ekim Devrimi’ni -ve çok daha fazlasını- yaratan bir metal fabrikasına gidiyoruz: Kızıl Putilov!

Fabrika gücünü fark ediyor: 1905

Bugün Rusya’nın St. Petersburg kentinde Kirov ismiyle yer alan fabrika, 1800’lerin başında kurulur. Dönemin başkentinde yer alan Putilov, yıllar içinde büyüyerek Rusya’nın en önemli metal fabrikalarından biri haline gelir. 19. yüzyılın sonlarında ise ülkedeki devrimci hayatın merkezlerinden biridir. (İleride Yüksek Sovyet Prezidyumu Başkanlığı yapacak olacak olan Bolşevik kadrolardan Mikhail Kalinin bu fabrikada 1890’lı yıllarda tornacı olarak çalışır.)

Yıllar 1905’i gösterdiğinde Çarlığa karşı mücadele dalgası kabarır. Putilov bu süreçte düzenlediği grev ile, Ekim Devrimi’nin bir provası olarak adlandırılan 1905 Devrimi’ne ivme kazandırır. Ocak ayında dört işçinin yasa dışı bir şekilde kovulması nedeniyle grev başlar. Fabrika yönetimi ile işçiler arasında anlaşma sağlanamaz. İşçiler de taleplerini içeren dilekçeyi Çar’a iletmek üzere Kışlık Saray’a doğru yürüyüşe geçer. Ancak bu barışçıl gösteri beklenmedik bir şekilde kurşun yağmuru ile karşılaşır. Bini aşkın işçi ve ailesi açılan ateş sonucunda katledilir.

‘Kanlı Pazar’ın ardından ülkenin pek çok noktasında ayaklanmalar yaşanır. Putilov işçileri de Bolşeviklerin önderliğinde, Çarlığın sık sık toplumsal olayları bastırmak için kullandığı kozaklarla ve polislerle göğüs göğüse çarpışır. 1905 Devrimi başarısızlıkla sonuçlansa da Bolşevikler için bir ders niteliği taşıyacaktır. Putilov ise kendi gücünü fark etmiştir bir kere. 1912-1914 yılları arasında fabrikada 108 grev gerçekleşir.

Putilov’un hafızası

Putilov’un silah üretimi 1914 yılında I. Paylaşım Savaşı patlak verdiğinde daha da yoğunlaşır. Savaşın ilk yılları emek hareketi için çok da parlak değildir. Avrupa’da pek çok sosyal demokrat hareket kendi hükümetlerinin savaş yanlısı politikalarına dahil olur, II. Enternasyonal’e ihanet eder. Rusya’da da durum aynıdır. Tüm toplumsal çelişkilerin üzerine savaşla kabaran milliyetçilik dalgası ile birlikte bir perde iner. Ancak halının altına süpürülen bu çelişkilerin yarattığı kabarıklık yıllar geçtikçe sivrilecek ve nihayet 1917’de yüzeye çıkacaktır: Şubat Devrimi’nde Putilov yine ön saftadır…

Savaş sürecinde hem Putilov’un omzuna askeri bir yük biner hem de işçilerin çalışma koşulları günden güne kötüye gider. 1916 yılında işçilerin talepleri şiddetle bastırılır, hatta bazıları ‘ceza olarak’ cepheye gönderilir. Son olarak işçilerin artan gıda fiyatlarıyla orantılı bir zam talebi fabrika tarafından karşılanmayınca konu öfkeye neden olur. Öfke Putilov’un duvarlarından taşarak Petrograd’ın diğer fabrikalarına da yayılır. Şubat Devrimi’nden bir gün önce yüz bin işçi sokakları doldurur. Ertesi gün, Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ise olanlar olur. Artık sokaklarda yüz binlerce kişi vardır ve bu sefer sert müdahale ters teper, Çarlık düzeni artık yıkılmıştır. Fabrikada da bir devrim yaşanır. Patronlar ve ahalisi öldürülür, cesetleri de yakınlardaki bir kanala atılır…

Şubat Devrimi’nden sonra Vladimir Lenin sürgünden döner. Sovyetlerin iktidarı ele geçirmesi gerektiğini cesurca savunan az sayıdaki liderden biridir. Mayıs ayında Putilov’daki bir mitingde bizzat kendisi işçilere seslenir. Aslında fabrika siyasi olarak çeşitli grupların etkili olduğu, tartışmaların yaşandığı geniş bir kitleden oluşur. Mesela Şubat Devrimi’nden önce Bolşevikler fabrikada çoğunluk değildir. Ancak nisan ayında fabrika komitesine çoğunlukla Bolşevik temsilciler seçilir. Ekim ayı gelip Petrograd Sovyeti seçimleri yapıldığında ise Putilov’dan seçilen 11 kişiden 8’i Bolşeviklerdendir.

Kasım ayı geldiğinde ise Putilov yine ön saflardadır. Kışlık Saray’ın basıldığı, çamurlu botların, saray koridorlarında dolaştığı o günlerde işçiler ürettikleri silahları ellerine alarak devrim saflarında yer alır. Petrograd Sovyeti’nin merkezi ve Bolşeviklerin üssü Smolni’yi savunur, tren istasyonlarını ve köprüleri ele geçirirler.

Putilov’un işçi milislerinin ele geçirdikleri bir tank üzerinde verdikleri poz ise oldukça anlamlıdır. İşçilerin düzensizlikleri heyecanlarının; tankın üzerinde yazanlar ise hafızalarının kuvvetini gösteriyor: Karadeniz Donanması’nda görevli Teğmen Pyotr Schmidt, 1905 yılında Putilov’un fitilini yaktığı ayaklanmaya katılan sembol isimlerden biridir. Yıllar sonra ise bu ayaklanmada ölen Schmidt’in ismi tanklarına kazınır.

Ekim Devrimi’nin ardından Putilov, artık tam anlamıyla ‘Kızıl Putilov’ olmuştur. Devrimden sonra başlayan İç Savaş’ta fabrikada üretim devam eder. Üretilen zırhlı trenler, zırhlı araçlar, toplar, tüfekler… hepsi cephede savaşmakta olan yine Putilov işçileri içindir. Beyazlara karşı savaşan Kızıl Ordu’da yaklaşık 10 bin Putilov işçisi vardır. Fakat artık ne Kışlık Saray için ne de başkalarının cepleri için, Putilov’lu işçiler kendi fabrikalarının sahibidir. Savaştıkları saf ise ilk kez kendi çıkarlarının safıdır.

Traktörler ve tanklar farklı ellerde

Brezilyalı sosyolog Michael Löwy, fotoğrafa dair şöyle söylüyor: “Tarih yazımının yerini tutmaz ancak hiçbir metnin iletemeyeceği şeyleri kavrama gücüne sahiptirler: Kimi suratlar, kimi bedensel jestler, kimi durumlar, kimi hareketler.”[1] Bu sözler Michel Löwy’nin kaleminden çıkmış, evet. Ama doğruluğunu yazarından daha iyi anlatabilecek bir fotoğrafla karşı karşıyayız. Devrimden sonra, İç Savaş’ın yorgunluğu ile çekilmiş bir Putliov hatırası…

Fotoğraf, Putilov fabrikasındaki Petrograd Sovyeti seçimlerinden, 1920 yılına ait. Arkadaki sancaklarda “Çok yaşa Dünya Emek Ordusu’nun Bayramı”, “Bir lokomotifi onarmak demek, açlığın ve yoksulluğun sonuna yaklaşmak ve böylece kapitalizmi kökten bitirmek demektir” yazıyor. Fotoğrafın netliği, bize fabrikada çalışan her işçinin yüzünü detaylıca görmemizi mümkün kılıyor. Yorgun yüzlü adamlar, kadınlar, gençler, çocuklar, ihtiyarlar… Kimisinin gözü yok, kimisinin üstü başı dağınık. Ancak yorgunlukla karışık bir ciddiyetle bakıyorlar objektife. Ve biz, daha önceki Putilov fotoğraflarının aksine fabrikayı ‘protokolsüz’ haliyle görüyoruz.

Sovyetler Birliği’nin kuruluşuyla birlikte işçiler kendi dünyalarını planlı ve programlı bir biçimde kendileri inşa etmeye kalktı. Bu durum eşine az rastlanır bir seferberliği de beraberinde getirdi. Putilov, uzun süre açlıkla boğuşan topraklarda tarımın modernleşmesine ürettiği binlerce traktörle katkıda bulunmayı sürdürdü. Daha sonra Kirov ismini alarak İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılacak olan tankları üretti.

Putilov’un ışığı

Bugün yaşadığımız dünya elbette yüz küsur yıl önceden daha farklı. Ancak bu Ekim Devrimi’nin başarısız olduğu anlamına gelmiyor. Bir deneyimi başarısız atfetmek için başarılı bir noktada duruyor olmamız gerekir. Bugün bulunduğumuz yerin adını 'başarılı' olarak adlandırabilir miyiz? Ekonomik adaletsizliğin son sürat artışı, sosyal hakların birer birer kaybı, artan emek sömürüsü, savaş ihtimali -hem de nükleer olanından…

Tüm bunlar sınırsız sermaye düzeninin başarılı değil, sadece ilk rauntta galip geldiğini gösteren semptomlar. Sermayenin mutlak dünya hakimiyetinin, geçmişteki göreceli hakimiyetine kıyasla daha da vahşi olduğu bir düzen.

Putilov’un uzun soluklu hikayesinden on binlerce hatta belki yüz binlerce insan gelip geçti. Ve bir dönem dünyadaki en büyük fabrika unvanına sahip olan Putilov, kendi gücünü fark ettikten sonra her zaman devrimci sürecin ön safında yer aldı. Böylesi bir karanlığın ortasındayken, Putilov’un cesareti, disiplini ve özverisi Ekim Devrimi’nin ışığını yansıtıyor.  

Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler:

https://isreview.org/issue/106/workers-democracy-revolutionary-petrograd/index.html

https://www.globalsecurity.org/military/world/russia/kirov-putilov.htm

https://gercekgazetesi1.net/teori-tarih/ekim-devriminin-kalbi-putilov-fabrikasi-ve-yarinin-putilovlari

[1] Michel Löwy, Devrimler (Ayrıntı Yayınları)

Gazete Duvar / 05.11.22