“Hayata Dönüş” Operasyonu ve yeni tip hapishaneler

“Hayata Dönüş” hapishane operasyonlarının 24. yılında, “Hayata Dönüş” mantığının ve perspektifinin bugünün siyasal iktidarı tarafından da aynı şekilde sürdürüldüğü açıkça görülmektedir.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 19 Aralık 2024
  • 09:07

Bundan 24 yıl önce, 19-22 Aralık 2000 tarihleri arasında, aynı anda ülke çapında 20 ayrı hapishanedeki siyasi tutuklu ve hükümlülerin kaldığı bloklara operasyon düzenlenmişti. Operasyon sonucunda 28 tutuklu ile 2 asker hayatını kaybetmiş ve operasyona "Hayata Dönüş" ismi verilmişti. Operasyonlar bitirildikten sonra, siyasi tutuklu ve hükümlüler F Tipi hapishanelere konuldular ve böylece F Tipi hapishaneler açılmış oldu. Neredeyse bir gecede, ülkenin "cumhuriyet dönemi" ceza infaz modeli tamamen değişmiş ve yeni bir döneme geçilmişti. Bu dönem, halen yürürlükte olan F Tipi ceza infaz dönemidir. Bir diğer ifade ile, tecrit ve izolasyon modeli dönemidir.

"Hayata Dönüş" operasyonlarına karar verilme süreci ve operasyonun devlet açısından gerekliliği, mevcut ceza infaz rejiminin tamamen yeniden şekillendirilmesi amacına dayandığı için, operasyon radikal ve geri dönüşü olmayan toplu bir sevk işlemi olmuştur. Önemle belirtmek gerekir ki, devlet mevcut duruma sadece F Tipi hapishaneler özelinde bakmamış, çok açık bir biçimde bütün olarak mevcut infaz modelini değiştirmeye karar vermiştir.

Öte yandan, ceza infaz rejiminin tamamen değiştirilmesi aynı zamanda o infaz kurumunun, yani o hapishanenin ortadan kaldırılması anlamına da gelmektedir. Bu nedenle "Hayata Dönüş" operasyonlarında, operasyon yapılan hapishanelerin bina olarak da yıkılması amaçlanmıştır. Bu durum o kadar açıktır ki, operasyon düzenlenen hemen tüm hapishaneler ya tamamen yıkılmış, ya kullanılamaz hale getirilmiş, ya da fiziken küçük parçalara ayrılmıştır. Örneğin, operasyon yapılan İstanbul Ümraniye hapishanesi fiziki boyutları itibariyle oldukça büyük bir binadır. Operasyon bitirildikten ve siyasi tutuklular F Tipi hapishanelere sevk edildikten sonra, hapishane binasının önemli bir kısmı zarar görmemiş olmasına rağmen, iş makineleriyle yıkım işlemi saatlerce devam etmiştir.

"Hayata Dönüş" hapishane operasyonları belli açılardan bir son ve aynı zamanda bir başlangıç iken, aslında hiç değişmeyen bir sürecin farklı şekil alarak devamından ibarettir. Bu anlamıyla belki de "Hayata Dönüş" operasyonları, ülkemizde devletin siyasi tutuklulara bakış açısı kapsamında hapishaneler tarihi sayfasına eklenmiş bir nottan ibarettir. Bugün F Tipi hapishanelerde siyasi tutukluların operasyondan önce olduğu gibi düşünceleri ile var olmaya devam etmeleri bize bunu göstermektedir. Başka bir ifade ile, siyasi tutuklular açısından hapishanelerdeki süregelen süreç bugün de aynen devam etmektedir. Değişen tek şey, dün koğuşlarda olmaları, bugün ise F Tipi hapishanelerde olmalarıdır.

Tam da bu noktada şu soru sorulabilir: F Tipi hapishaneler "son durak" mıdır? Diğer bir anlatımla, "Hayata Dönüş" operasyonları sonrasında ete kemiğe bürünen tecrit merkezli ceza infaz modeli F Tipi hapishaneler özelinde acaba gelinen son aşama mıdır? Bu sorunun cevabı, devlet açısından büyük önem taşımaktadır. Zira mevcut ceza infaz modelini 19 Aralık 2000 tarihi itibariyle bir bütün olarak izolasyon amacına yönelik olmak üzere değiştiren devlet, tecrit ve izolasyondan umduğu sonucu tam anlamıyla alamadıysa, F Tipi hapishaneler bir son durak ve/veya tecrit merkezli ceza infaz modelinin son aşaması olmayacaktır.

Bugün F Tipi hapishanelerde tutulan siyasi tutuklu ve hükümlüler, ağır hapishane koşullarına karşın düşünceleriyle yıllardır var olmayı sürdürmektedirler. Yıllar içerisinde F Tipi hapishanelerde başta ölüm orucu eylemi olmak üzere birçok eylem ve direniş ortaya koymuşlardır. Bu açıdan devlet, F Tipi hapishanelerle umduğu amaca siyasi tutuklu ve hükümlüler özelinde ulaşamamıştır. Bu nedenledir ki, F Tipi hapishanelerin bir "son durak" olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır.

Bugün F Tipi hapishane modelinin bir "son durak" olmadığını, 2021 yılından itibaren açılan ve uygulamaya geçen "Yeni Tip Hapishaneler" ile artık somut bir şekilde anlamış ve görmüş bulunuyoruz. Devlet, uzun yıllardır F Tipi hapishanelerde uyguladığı tecrit politikalarından istediği sonucu alamamış ve F Tipi izolasyon modelinden çok daha ağır koşullara sahip, tecridin üst boyutta koyu ve sert bir şekilde uygulandığı yeni tip hapishaneleri açmıştır. Böylece, mevcut ceza infaz modelini bir bütün olarak değiştiren ve F Tipi infaz modeli perspektifine geçişi sağlayan "Hayata Dönüş" operasyonlarından 21 yıl sonra tecrit ve izolasyon infaz modelinin yeni bir aşamasına geçilmiş olmuştur.

YENİ "KUYU TİPİ" HAPİSHANELER

Yeni tip hapishaneler olarak ifade edilen hapishaneler; Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishaneler, Y Tipi Kapalı Hapishaneler ve S Tipi Kapalı Hapishanelerdir. Yeni tip hapishaneler ülke çapında birçok yerde açılmış durumdadır. Buna göre ülke çapında; 7 Y Tipi Kapalı Hapishane, 19 Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishane ve 7 adet S Tipi Kapalı Hapishane açılmış ve faaliyete geçmiş durumdadır. Her üç hapishane modelinin de ortak özelliği, F Tipi hapishanelerde uygulanan tecrit rejimini çok daha aşan ve ağır izolasyon içeren hapishaneler olmalarıdır. Bu hapishanelerde kalan siyasi tutuklu ve hükümlüler, özellikle Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli Hapishanelerin mimarisi ile uygulanan ağır tecrit nedeniyle yeni tip hapishaneleri "Kuyu Tipi" olarak tanımlamaktadırlar.

"Kuyu Tipi" hapishanelerin yapımı ve açılması noktasındaki süreç; F Tipi hapishanelerin yapımı ve açılması sürecinin tam aksine, oldukça "sessiz sedasız" bir şekilde kamuoyunun gözünden uzak ve hatta neredeyse "gizlilik" içerisinde yürütülmüştür. Öte yandan, bu 3 hapishanenin mimari özelliklerine ve buralarda uygulanan hapishane rejimine ilişkin Adalet Bakanlığı tarafından basına veya kamuoyuna yönelik doğrudan herhangi bir açıklama da olmamıştır. Mevcut durum ve yaklaşım aynı şekilde bugün de devam etmektedir. Bu nedenle de "Kuyu Tipi" hapishanelerle ilgili bilgilere ulaşabilmek oldukça zor olmaktadır.

Yeni "Kuyu Tipi" hapishanelerden S Tipi Kapalı Hapishaneler, 1 ve 3 kişilik hücrelerden oluşmaktadır. 2 katlıdır. Mimarisi mevcut F Tipi hapishanelerle neredeyse aynıdır. Her hücrenin kendi havalandırması bulunmaktadır. Mimari açıdan F Tiplerinden farkı, hücrenin de içinde kamera olmasıdır.

Y Tipi Kapalı Hapishaneler; 1 ve 3 kişilik hücrelerden oluşmakta olup 3 katlıdır. Hapishanenin her katında 6 hücre bulunmaktadır. F Tipi ve S Tipi hapishanelere göre, tecrit ve izolasyonun çok daha koyu olduğu hapishanelerdir. Hücre pencereleri tel kafesle kaplıdır. Hücre kapıları elektronik olup, infaz koruma memuru olmaksızın açılmaktadır. Hücre kapısının dışında bir buton bulunmakta ve infaz koruma memuru gelip o butona basıp sinyal verince ana merkezden bir görevli kilidi açmaktadır. Hücrelerin kendi havalandırması bulunmamaktadır. Tutuklu ve hükümlüler, hapishanenin başka bir bölümünde bulunan havalandırmaya günde 1 saat ve tek başlarına çıkarılmaktadır. Havalandırmalar yüksek duvarlı, penceresiz olup, her iki yanda kamerayla izlenmektedir. Sohbet hakkı uygulanmamaktadır. Tutuklu ve hükümlülerin büyük bir çoğunluğu, ağırlaştırılmış müebbet hapis mahkumu koşullarında tek başlarına tutulmaktadır.

Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishaneler; 1 ve 3 kişilik hücrelerden oluşmakta olup, 2 katlıdır. Mimarisi Y Tipi hapishanelere benzemektedir. Mevcut tüm uygulamalar Y Tipi hapishanelerle aynıdır. Y Tipi hapishanelerde olduğu gibi; hücrelerin kendi havalandırması bulunmamakta, pencereler tel kafesle kaplanmış durumda, hücre kapıları ana merkezden bir görevli tarafından açılmakta, sohbet hakkı uygulanmamakta ve hapishanedeki tutuklu ve hükümlülerin büyük bir çoğunluğu ağırlaştırılmış müebbet hapis mahkumu koşullarında tek başlarına tutulmaktadır.

Yüksek Güvenlikli ve Y Tipi kapalı hapishanelerde tutuklu ve hükümlülerin 1 kişilik hücrelerde tek başlarına tutulmaları, açıkça 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Yasasının 25. Maddesine aykırıdır. Yasanın 25. Maddesine göre, sadece ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri 1 kişilik hücrede tek başlarına tutulabilirler. Öte yandan 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Yasasına ve Disiplin Cezaları Yönetmeliğine göre, tutuklu ve hükümlüler ancak “tek başına hücrede kalma” disiplin cezası aldıklarında tek kişilik hücreye konabilirler. Aynı mevzuat kapsamında da tek kişilik hücrede kalma süresi 20 günü geçemez.

Bu noktada en önemli husus ise, “hücrede kalma” disiplin cezası sürecinin hukuki denetim mekanizmalarına tabi olmasıdır. Hapishane idaresinin vermiş olduğu disiplin cezasına infaz hakimliğinde ve sonrasında da ağır ceza mahkemesinde itiraz başvuru yolu söz konusudur. Bu bakımdan, Y Tipi Kapalı hapishaneler ve Yüksek Güvenlikli Kapalı hapishanelerde bir disiplin cezası olan “hücrede kalma” hali süreklileştirilmiş olmaktadır. Böylece yasaya ve mevzuata aykırı bir şekilde tutuklu ve hükümlülere adeta süresiz “tek başına hücrede kalma” cezası uygulanmaktadır.

Yeni “Kuyu Tipi” hapishanelerle ilgili—özellikle mimari yapılarıyla alakalı—en genel bilgiler burada aktarmaya çalıştığım gibi olsa da, bu hapishanelere dair bilgilerimiz bugün itibariyle son derece sınırlı ve yetersizdir. Hapishanelerdeki genel uygulamalara ve hapishanelerin genel mimarisine ait bilgiler, bu hapishanelerde tutulan tutuklu ve hükümlülerin avukatlarına veya ailelerine aktarımları ile gönderebildikleri mektuplar çerçevesindeki anlatımları kapsamındadır.

Gelinen süreçte, yeni “Kuyu Tipi” hapishaneler hakkında sağlıklı bilgi alabilmek oldukça zor iken, tutuklu ve hükümlülerin “Kuyu Tipi” hapishanelere konulma süreci ise genel olarak; tutuklu ve hükümlülerin kalmakta oldukları hapishanelerden—ki genelde F Tipi hapishanelerden—iradeleri dışında, sürgün sevk şeklinde ve zor kullanmak suretiyle gerçekleşmiştir.

Bugüne kadar F Tipi hapishanelerden zorla “Kuyu Tipi” hapishanelere götürülen siyasi tutuklu ve hükümlülerden; Şerif Turunç, Nedim Öztürk, Hüseyin Karaoğlan, Bakican Işık, Sezgin Zengin, Rezzan Şengül, Vedat Doğan, Halil Yakut, Abdurrahman Aziz Aslan, Cem Dursun, Oktay Kelebek, Nurettin Kaya, Muammer Kaya, Cemil Kurt ve Alişan Gül, getirildikleri “Kuyu Tipi” hapishanelerde kalmayı reddederek, “Kuyu Tipi” hapishanelerin kapatılması ve F Tipi hapishanelere geri götürülmeleri talebiyle süresiz açlık grevi veya ölüm orucu eylemi yapmışlar, geri götürülme talepleri kabul edilerek tekrar F Tipi hapishanelere sevk edilmişlerdir.1 Öte yandan bu yazı yazılırken; Sercan Ahmet Aslan, Serkan Onur Yılmaz ve Mulla Zincir isimli siyasi tutuklular ise başlattıkları süresiz açlık grevi eylemlerine halen devam etmekteydiler.

Görülmektedir ki, bir yandan “Kuyu Tipi” hapishaneler açılıp faaliyete geçmiş, bir yandan da bu hapishaneleri kabul etmeyen siyasi tutuklu ve hükümlülerin karşı koyuşları ve eylemleri de başlamıştır. Keza dışarıda da haklar ve özgürlükler mücadelesi veren hukuk kurumları, meslek odaları ve dernekler de yeni “Kuyu Tipi” hapishanelerle ilgili çeşitli etkinlik ve bilgilendirme çalışmaları yapmaktadırlar.2

Bakıldığında, devlet hapishanelerle ilgili neredeyse tüm uygulamalarını genelde “ben yaptım oldu” mantığı kapsamında hayata geçirmektedir. Devletin hapishaneler özelinde kabul edilemez tasarrufları karşısında topyekûn bir itiraz ortaya koyabilmek bu açıdan hayati bir öneme sahiptir. Zira “Kuyu Tipi” hapishanelerle amaçlanan husus, sadece hapishanelerle alakalı değildir. Siyasal iktidar pek çok olayda olduğu gibi gene toplumsal muhalefeti hedef almaktadır.

“Hayata Dönüş” hapishane operasyonlarının 24. yılında, “Hayata Dönüş” mantığının ve perspektifinin bugünün siyasal iktidarı tarafından da aynı şekilde sürdürüldüğü açıkça görülmektedir. Hapishanelerdeki çok yoğun hak gaspları, sürgün sevkler, tutuklu ve hükümlülere sürekli verilen disiplin cezaları, infaz yakmalar ve yeni “Kuyu Tipi” hapishanelerin açılıp faaliyete geçmesi adeta bunun kanıtı mahiyetindedir. Bu bakımdan, "Hayata Dönüş" operasyonlarının 24. yılı geride kalırken, açılan yeni tip hapishanelere karşı gerekli toplumsal karşı çıkışlar yapılamaz ise ceza infaz rejimi bir bütün olarak "Kuyu Tipi" hapishaneler modeline evrilecektir.

1 Süresiz Açlık Grevi veya Ölüm Orucu eylemi yapan bu siyasi tutukluların eylem süreleri –taleplerinin kabul edilme süreleri- birbirinden farklı olmuştur. Her biri “Kuyu Tipi” hapishanelere zorla götürüldükleri günden itibaren eylemlerine başlamışlardır.

2 Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu “F Tiplerinden Kuyu Tiplerine Hapishaneler” başlığı altında 21 Aralık 2024 Cumartesi Saat 14:00’da İstanbul Barosu Kültür Merkezinde Panel-Forum etkinliği düzenliyor.

Güçlü Sevimli- BirGün / 19.12.24