Kapitalistlerin Diyarbakır toplantısı ve ötesi

TÜSİAD kodamanları ile AKP iktidarı kardeştir. Onlar, aynı kokuşmuş düzenin önde gelen iki temsilcisidir. Özelde kayyım politikasında, genelde Kürt sorununun çözümüne dair sorunlarda esasa ilişkin olmayan farklılıklar bu kardeşliği etkilemez!

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 19 Aralık 2024
  • 19:00

Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) 20. Yıl Zirvesi Diyarbakır’da toplandı. Kapitalistler “Küresel Riskler ve Yerel Çözümler” başlığı altında tartışmalar yürüttü. “Küresel riskleri ve ekonomik krizi aşmak” için “canlı insan emeğinin daha da değersizleştirilmesi” konusunda görüş ve önerilerini ortaya koydular.  

TÜSİAD Başkanı zirvedekileri Kürtçe “Rojbaş” diyerek selamladı, kayyım saldırısına ilişkin açıklamalarda bulundu. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan; son dönemde görevden alınan seçilmiş yerel yöneticilerin yerine atanmışların getirilmesini “eleştirdi”. İfade özgürlüğünün uygulanmasındaki sorunların toplumsal istikrar ve refah hedefiyle bağdaşmadığını ifade etti.

***

TUSİAD üyesi kodamanlar Kürt sorununda inkar ve imha çizgisinin iflas ettiğinin farkındalar. Bu çerçevede Kürt sorununda düzen içi çözüm planını destekliyorlar. Düzen cephesi bugün de manevra üstüne manevra yaparak Kürt sorununda düzen içi çözüme ulaşmaya çalışıyor.

Geçmişte gündeme getirilen ve bugün Bahçeli tarafından yeniden gündemleştirilen “açılım politikası” bir bütün olarak tekelci burjuvaziyi temsil eden TUSİAD’ın çözüm platformudur. Öyle ki, düzen içi çatışmaya rağmen, kayyım saldırısını eleştirerek TÜSİAD etkin bir rol oynamaya çalışıyor.

TÜSİAD, Kürt sorununa düzen içi çözüm bulmak adına raporlar hazırladı. Ancak koşullar uygun olmadığından çözüm önerileri sunan raporlar çöpe atıldı. TUSİAD raporları hep hasıraltı edildi. Buna rağmen kapitalist baronların örgütü, sınıfsal çıkarlarının gereği, kimi zaman ürkekçe bir yaklaşım sergilese de Kürt sorunun düzen içi çözümünden yana olan yaklaşımını sürdürdü.  

TUSİAD Başkanı’nın bu süreçte kayyım saldırılarına “eleştirel” yaklaşmasının arkasında tekelci sermayenin sınıfsal çıkarları var. Elde ettikleri büyük sermaye birikimi nedeniyle ülke dışında da ucuz hammadde kaynakları ve pazar arayışındalar. Bu çerçevede Kürt sorununun düzen içi çözümü kapitalistlere yeni kâr kapılarının açılması için temel bir gerekliliktir.

TUSİAD kodamanları Türkiye’de Kürt sorunun çözülememiş olması ve halkın oylarıyla seçilen belediye başkanlarının görevden alınmasının yol açacağı ağır iktisadi ve siyasi sonuçların farkındalar. Kürt sorunu gibi bir büyük ayak bağından kurtulmanın önündeki engellerden biri olan kayyım atamalarını bu nedenle eleştiriyorlar. Kürt büyük burjuvazisi de kayyım politikasını eleştiriyor, Türk burjuvazisinin çözüm platformunu savunuyor. Son Diyarbakır toplantısı bunun açık göstergesi oldu.

ABD emperyalizmi ve TÜSİAD’ın başını çektiği tekelci burjuvazi, Kürt sorununun düzen içi çözümü noktasında hep ısrarcı oldu. Burjuva sınıf iktidarını güçlendirecek “bireysel hak ve özgürlüklerin” önünün açılması konusunda önerilerde bulundu. Kayyımlara son verilmesi önerisi de Kürt sorununun düzen içi açılımına dair bir adımdır.

TÜSİAD şefleri, Kürt sorununun düzen içi çözümünü zayıflatan yaklaşımlara, AKP iktidarının ayyuka çıkan baskı ve zorbalığına eleştirel yaklaşımda bulunsa da hiçbir dönem tutarlı olmadı. Dünden bugüne her ne kadar AKP iktidarının artan baskı ve zorbalığını eleştirseler de, tutarsız ve ikiyüzlü bir tutum içinde oldular. TÜSİAD’ın ikiyüzlülüğünün nedeni, sermaye kodamanlarının AKP iktidarı sayesinde kârlarının hiç olmadığı kadar artmasıdır. Zira sadece yandaş kapitalistler ve yağmacılar değil TÜSİAD kodamanları da AKP iktidarı tarafından ihya edildi.

TUSİAD’ın kayyım politikasına yönelik eleştirisinin bir diğer nedeni ise, siyasi alandaki en küçük riskin ekonomik olarak yaratacağı olası sonuçlar ve sermaye kodamanlarının Kürt sorunu ve kayyım politikasından olumsuz etkilenme olasılığıdır. TÜSİAD, “AKP iktidarının aşırılıklardan arınarak sürmesini” istiyor. Batı ile uyumlu, ayakları yere basan, Kürt sorununun düzen içi çözümüne köstek olmayan AKP iktidarı, TÜSİAD kodamanlarının sınıfsal çıkarları için yaşamsaldır.

***

TÜSİAD’ın AKP iktidarına yönelik eleştirileri yeni değil. Haziran Direnişi öncesinde, İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinde, siyasi tutuklular konusunda, özgürlüklerin yok edilmesinde ve daha pek çok sorunda AKP iktidarını yarı açık yarı örtük bir şekilde “eleştirdi”. Ancak bu eleştirileri yaparken bile tutarsız, ürkek ve ikiyüzlü idi.

TÜSİAD kodamanları kayyım politikası üzerinden eleştirel mesaj vererek AKP iktidarından sözde farklılıklarını göstermeye çalışıyorlar. Oysa bu kodaman takımı, işçi sınıfının haklarını bastırırken, çıkarları doğrultusunda savaşlar çıkarırken, halkın temel haklarını yok ederken hep AKP iktidarına tam destek verdiler/veriyorlar.

AKP iktidarı “beşli çete” için olduğu gibi TÜSİAD kodamanlarının kazanması için de mesai yapıyor. Zira, kapitalistlerin iktidarda olduğu bir düzende kazanan hep sermaye sınıfıdır. AKP iktidarının TÜSİAD’ı, TÜSİAD’ın AKP iktidarını eleştirdiği zamanlarda bile bu durum değişmedi. Bugün de devam eden kayyım tartışmaları, TÜSİAD kodamanlarının gelecek planları ile AKP’nin yarattığı Türkiye’ye dair uyumunu etkilemez.

 AKP iktidarı ile TÜSİAD kodamanları et ve tırnak gibidirler. Nitekim, AKP iktidarı en büyük kamu kaynaklarını özelleştirmelerle patronlara peşkeş çekti. İşsizlik Sigortası Fonu’nu kapitalistlerin hizmetine sundu. TÜSİAD kodamanlarına teşvikler yağdırdı. Piyasacı dönüşümlerin hepsini yaptı.

AKP iktidarı, özelde TÜSİAD kodamanları, genelde sermaye sınıfının çıkarları için işçi sınıfının haklarına saldırdı. İşçi sınıfının örgütlülüğünü kırmak için her türlü pervasızlığı sergiledi. Grev yasaklarıyla, arabuluculukla, emeklilik yaşını yükseltmesiyle, taşeron sistemiyle, sarı sendikalarla işçi sınıfının örgütlülüğünü kırdı. Gerici politikalarla “şükürcü” bir toplum yaratmaya çalıştı. AKP ve TÜSİAD birlikte sömürdü, işçi sınıfına tam bir eşgüdümle saldırdılar.  

TÜSİAD kodamanları ile AKP iktidarı kardeştir. Onlar, aynı kokuşmuş düzenin önde gelen iki temsilcisidir. Özelde kayyım politikasında, genelde Kürt sorununun çözümüne dair sorunlarda esasa ilişkin olmayan farklılıklar bu kardeşliği etkilemez! Yapılması gereken hem kayyım saldırısının hem de Kürt sorununun kaynağı olan kapitalist sınıf egemenliğine ve onu temsil eden rejime karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği mücadelesini yükseltmektir.

H. Yağmur