Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde neler oluyor?

Gebze M Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nden Şadiye Manap’ın arkadaşlarından birine gönderdiği mektubundan bir bölümü yayınlıyoruz.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 17 Ocak 2021
  • 09:15

Gebze M Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nden Şadiye Manap’ın arkadaşlarından birine gönderdiği mektubundan bir bölümü yayınlıyorum: “27 Kasım 2020’de odalarımıza arama adı altında baskın oldu. Mahkeme kararıdır, deyip her şeyimizi çöp poşetlerine doldurup götürdüler. (…) O poşetlere en çok da yıllardır emek verdiğimiz yazım çalışmaları doldurulup götürüldü. Ben de bu durumu Dünya Yazarlar Örgütü (PEN) ile paylaşmak istedim. Götürülen eşyalar içinde adres defterlerimiz de olduğundan, PEN’in adresi yanımda yoktu. Bu nedenle Gül’e gönderdim. Ama cezaevi yönetimi buna da el koydu. “Yalan, yanlış şeyler” yazdığımı iddia edip, bana disiplin soruşturması açtılar. Ben bu soruşturmaya itiraz ettim ve AİHM’e kadar da itiraz ederek, hakkımı arayacağım.

Burada yaşadıklarımızı görse, büyük ihtimalle oradaki insanlar gözlerine inanmaz. Ama insanlar burada çok korkutulduğu, arada da çok bireyleştirildiği için gerçeğe, hakikate sahip çıkmak zor oluyor. Bizim bir arkadaşın yeğeni, yani abisinin oğlu, babaannesinin yanında. Kimse olmadığı için mecburen sokağa çıkmış. Ona “Corona” ihlali var diye üç bin lira para cezası kesmişler. Ama bizim odalarımıza siperlik olmadan geldiler. Aynı ayakkabılarla cezaevinin her tarafını geziyorlar. Aynı eldivenlerle hem çöplerimiz hem yiyecek, giyeceğimiz, hem üstümüz arandı. Yani böyle acayip bir durum.

Okuduğum kitapta yazıyor muydu hatırlamıyorum. Ben 28 yıldır cezaevindeyim. Ülkemiz çok güvenli bir yer olmadığından ve ailenin ne kadar koruyabileceğini bilmediğimden, bir miktar fotoğraf ile bir miktar mektubun dışında hiçbir çalışmamı eve göndermedim. Yani 28 yıllık çalışmalarım yanımdaydı. Bu aramada abartısız olarak her şeyim götürüldü. Üzerimde mektup yazacağım kağıt kalmayacak tarzda, yazılı, yazısız her şey götürüldü. Hepsini yazmam mümkün değil. Ama aklıma gelenleri özetle paylaşmak istiyorum. Elli kadının her birinin böyle bir listeye sahip olduğunu düşünürsen, durumu tahmin edersin.

Boş defterleri, kartları, zarfları, kağıtları tek tek hesaplayamadım ama el konulan eşyalarım şunlar: Adres defterlerim, Özel duygularımı yazdığım günlüklerim, Şiir defterim, destan çalışmam, söz ve müziğini kendimin yaptığı en az elli şarkı çalışması, öykü defterlerim, masal derleme çalışmalarım, çeviri çalışmalarım, dilbilgisi ve gramer çalışma defterlerim, araştırma- inceleme yazılarım, okuduğum kitaplardan aldığım notların bulunduğu defterler, anı-roman çalışmam, mektuplarım, fotoğraf ve albümlerim, cezaevi kantininden aldığım Sony marka radyom, bağlama enstrüman kelepçesi ve kaybettiğim sevdiklerimin mektuplarını yazdığım defter…

Yani kısacası, 28 yıldır ürettiğim maddi, manevi her şeye el konuldu. Ben bunları arkadaşımla paylaşmak istedim diye, mektubuma el konuldu. Halkımın, dışardaki hemcinslerimin yaşadığı acıları, zorlukları bildiğimden büyük moralle direniyorum. Direneceğim de. Çünkü direnmenin yaşam olduğunu biliyorum.”

Düzce T Tipi Cezaevi’nde bulunan Resul Baltacı, 3 Ocak 2021 tarihli mektubunda -özetle- şöyle diyor: “Bize gazete gelmediği için pek çok siyasal gelişmeyi takip etmekte zorlanıyoruz. Hukuki yollara başvurduk ama olumlu bir sonuç alamadık. Bildik birkaç TV kanalları dışında bir şey yok. Bize gelen Kürtçe kitap, dergi ve gazeteleri de hiç vermiyorlar. Nitekim benim yazdığım ve J&J Yayınevi tarafından yayınlanan “Rodeng” isimli Kürtçe öykü kitabımı bile bana vermediler. Tercüman yokmuş; öyle diyorlar.

Koronavirüs ile birlikte tecrit ağırlaşmış bulunuyor. Bir yıldır hiç ziyarete çıkamadım. Hastaneye gitmek fiilen mümkün değil. Tahliye olması gereken birçok arkadaşımız neredeyse bir yıldır, disiplin cezaları var, denilerek içeride tutuluyor. Havadan sudan bahanelerle disiplin cezaları veriliyor ve bizim itirazlarımızın hiçbiri kabul edilmiyor. Nitekim benim de 11 günlük hücre cezam var.”

Teşekkürler: Bu hafta bize ulaşan tüm iletilerde, yeni yılımız kutlanıyor. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.

Önemli: Geçen hafta posta kutumun numarasının değiştiğini yazmıştım. Yeniden eski numaramı kullanabileceğim postaneden bildirildi. Adresim yine şöyle:

Hüseyin Aykol

Posta Kutusu: 253

Yenişehir – ANKARA

Mektubu gelenler:

Özlem Seyhan – Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi

Zeki Deniz – Bolu F Tipi Cezaevi

Mahmut Balkaş – Bolu F Tipi Cezaevi

Resul Baltacı – Düzce T Tipi Cezaevi

Necmettin Sonyacı – Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK

Resul Kocatürk – Kırıkkale F Tipi Cezaevi

Ali Ürküt – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi

Bülent Parmaksız – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi

Nazmi Gür – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi

Hüseyin Aykol – Yeni Yaşam Gazetesi / 17.01.21