Terörle Mücadele Şubesi’nin eski bir polisi hakkında hukuka aykırı olarak kişisel verileri saklamak suçlamasıyla iddianame hazırlandı. Kayıtların özelliği, en ufak kişisel konuşmaların bile, polislerin düştüğü ‘şahsi’ yorumlarla saklanmış olması.
Suçun gerçekleştiği iddia edilen tarihten 9 yıl sonra hazırlanan iddianameye göre, 355 farklı dosyada soruşturulan 3 bin 248 kişiye ait veri, yok edilmeleri gerekirken depolanmıştı.
Bu kayıtlarda, 2008-2013 yılları arasında telefonları dinlenen 3 bin 248 kişiye ait toplam 4 bin 395 iletişim verisi bulunuyor.
Tuhaf olan, kişisel kayıtlar, polislerin yanlarına düştüğü 2 bin ‘not’ ile birlikte saklanmıştı.
Savcılığa göre, haklarında takipsizlik kararı verilenler ya da dava açılanların da olduğu binlerce kişi hakkındaki 2 bin not, “soruşturma konusu ile ilgisi olmayan, kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine, ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkindi ve bu kayıtların alınması başlı başına suç teşkil ediyordu.”
Ayrıca soruşturma sürerken, kayıtların başka bir bilgisayarda yedeklendiği de ortaya çıktı.
Hikâye burada bitmiyor. Yasadışı kayıtlar, yine bir komiser tarafından 2014 yılından sonra silinerek yok edilmek istendi. Böylece kayıt tuttuklarının tespit edilmesinin önüne geçmek istediler.
İddianameye göre, bu silme işlemini yapabilecek sistem giriş yetkisine sahip tek kişi olan komiser N.A., 22 Ocak 2014’te saat 03.14 itibariyle tüm log kayıtlarını sildi. Savcılık bu sebeple, sistemin ilk kullanıldığı günden itibaren sistem veri tabanında kayıtlı bulunan tape’leri kimin yaptığının, notları kimin aldığının, silme ve dinleme işlemlerini kimlerin gerçekleştirdiğinin log kayıtları üzerinden tespitinin imkansız hale getirildiğini ifade etti. Ama notların bazılarına ve yazanların kimliklerine, sicil numaraları üzerinden ulaşıldı. Savcılık, komiser N.A.’nın, “Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirmek” suçunu işlediğini ileri sürdü.
İddianamede, İstanbul’da görev yapmış olan ihraç polis E.O., hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ile suçlanıyor. Çünkü avukat Efkan Bolaç’ın şikayeti sonrası hazırlanan iddianameye göre, onun da yargılandığı Çağdaş Hukukçular Derneği soruşturmasında polisler, tape kayıtlarının yanına yüzlerce kişisel not düşmüş, adeta “dedikodu faaliyetinde” bulunmuştu. Dosyayla ilgisi olmayan kişisel görüşmeler olmasına rağmen yasadışı şekilde saklanan veriler arasında Bolaç’ın telefon görüşmeleri ve mesajları da vardı. Efkan Bolaç o dönem şikayetçi oldu, iddianame 9 yıl sonra yazıldı.
Soruşturmayla ilgisi olmadığı halde saklanan kayıtlar arasında neler mi var? Kişisel ve gündelik konuşmalar.
Örneğin, polis yememiş içmemiş, 2012 tarihinde soruşturulan H. isimli şüpheli hakkında, “Kız arkadaşının kendisini terk ettiğini söyler” şeklinde bir not düşmüş. Bunun neden yargıyı, polisi hatta üçüncü bir kişiyi ilgilendirdiğine veya neden devletin yazılı kayıtlarına geçtiğine dair ise bir not bulunmuyor.
Yine 2012 tarihli bir notta da “X bayan ile birlikte yaşamaktadır, … adında bayanla gönül ilişkisi vardı ve aynı evde kalmaktadırlar” diye bir not düşülmüş.
Savcılık, sanık polis E.O.’nun soruşturma konusu ile hiçbir ilgisi bulunmayan, özel hayata ilişkin not girişi yaptığını ifade ediyor ama kayıtlar bu kadarla sınırlı değil.
2008-2013 yılları arasındaki bazı soruşturmalarda, aynı notların bulunduğu metinlerde birden çok polis memurunun sicil bilgisinin yer aldığı tespit edildi. Yani polisler farklı zamanlarda kayıtlara girip yorumlarını güncelliyordu. Eski polis E.O. ise savunmasında “yardımcı olabileceğini düşündüğü notları aldığını” söyledi.
Soruşturma dosyalarında dedikodu yapan polislerin, bunu saklamaya çalışması ise tahmin edileceği üzere 2013 yılı sonrasına denk geliyor. Ve evet polisler FETÖ dosyalarından ihraç. Yoksa binlerce kişi hakkında resmi dedikodu kayıtları bulunduğunu hiçbir zaman öğrenemeyebilirdik.
BirGün / 03.05.22