Çevre hareketi, yoğun bir politik mücadele alanına dönüşüyor.
Temel soru şu:
Çevreyi kim kirletiyor?
İşin özü sınıfsal olduğuna göre, doğrudan yanıtlayalım.
Sermaye ve onun iktidarları.
Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı kesiyor.
Türkiye’ye bakın... AKP iktidarı eliyle doğa yok ediliyor, yağmalanıyor, ekolojik yaşam bozuluyor.
Ne uğruna?
Daha çok kâr için canına okunuyor, çevrenin.
Doğal yaşam alanı parçalanan, kirletilen insanlar da mağdur.
Zehir solumaya mahkûm ediliyor.
Hava, toprak ve suları kirletiliyor.
Anayasaya göre herkes, temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip oysa.
AKP’ye vız gelip tırıs gidiyor.
Vahşi enerji politikaları yüzünden ormanlar, zeytinlikler, tarım alanları, denizler, dereler talan ediliyor.
Tüm canlıların doğal yaşam alanları bozuluyor.
AKP iktidarında, 2 milyon 573 bin futbol sahasına denk gelen yaklaşık 28 milyon dekar tarım arazisi imara, inşaata ve sanayiye kurban edildi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, hâlâ utanmadan, sıkılmadan “tarım alanlarını koruyun” diye kamu spotu yayınlıyor televizyonlarda...
***
Bu yağmaya karşı ülkenin dört bir yanında isyan yükseliyor, insanlar ayaklanıyor.
Yeter artık!
69 ilde şu an 478 HES var, 61 ile 534 HES daha planlanıyor.
Başta Karadeniz olmak üzere yurdun dört bir yanında dereleri, ırmakları zincirlenenler, HES’leri istemiyor.
Artvin’in Hacer Teyzesi “Sularımızı çalanlara haram olsun” diye haykırıyor.
Erzurum Tortum’da, HES’i protesto eylemlerine katıldığı için “HES çalışma alanlarında bulunmama, eylemlere katılanlarla görüşmeme” cezası verilen Leyla Yalçınkaya unutulmuyor.
***
Türkiye’nin en bakir coğrafyası Karaburun’da halk ayakta. Balık çiftliklerinin kirliliğine ve RES’lerin işgaline karşı çıkıyor.
Manisa Turgutlu Çaldağı’nda planlanan ve iki milyon ağacın kesilmesine yol açacak nikel madenine karşı mücadele tırmanıyor.
Sinop ve Mersin Akkuyu’da insanlar, yaşamlarını tehdit eden nükleer santrallara direniyor...
Termik santrallara gelince, tablo daha da karanlık!
6 bin zeytin ağacının bir gecede kesildiği Soma Yırca’da, Batı Karadeniz’in en önemli turizm bölgesi ve UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Amasra’da, Bartın’da, Zonguldak Çatalağzı, Karadeniz Ereğli’de, AKP’li Belediye Başkanı Şenol Kul’u bile isyan ettiren Samsun Terme’de,
Sinop Gerze’de, Ordu Ünye’de, Kara-man Akçaşehir beldesinde, Çanakkale Karabiga’da planlanan santrallar, büyük tehdit!
***
Madencilik sektörü dağın, taşın, ormanın canına okuyor!
Kaz Dağları, Bergama, Havran ve Eşme’de, İzmir’in suyunun katledildiği Efemçukuru’nda, altıncıların çıkarı için insan ve doğa yok ediliyor.
Bu yüzden güzelim topraklarımızda isyan var!
İktidarın bu vahşi saldırısına karşı, muhalefetin çevre mücadelesini daha güçlü desteklemesi, bu politik zemini değerlendirmesi gerekmiyor mu?
Cumhuriyet / 25.11.14