Birleşik Arap Emirlikleri’nin başlattığı İsrail ile normalleşme dalgası tam gaz devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde BAE’den sonra Bahreyn de İsrail ile “barış anlaşması” imzalamış ve ilişkileri başlatmıştı.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Bahreyn ve İsrail normalleşme anlaşması imza töreninde başka Arap devletleriyle de bu çerçevede görüşüldüğünü belirtmişti. Bu devletlerin hangileri olduğuna dair Arap medyasında farklı şeyler yazılsa da Suudi Arabistan ve Sudan ön plana çıktı.
En başından beri Suudi Arabistan’ın “normalleşmeye” yeşil ışık yaktığı ve ileride kendisinin de İsrail ile diplomatik ilişkileri başlatacağına dair tezler Arap medyasında yer alıyordu. Amerikan Wall Street gazetesi ise İsrail ile anlaşma konusunda Suudi Kralı Selman ile Veliaht Prens Muhammed Bin Selman arasında ihtilaf olduğunu yazdı. Gazetenin bu iddiası Arap medyasında geniş yankı uyandırdı.
Sudan ise BAE’nin İsrail ile diplomatik ilişkilerin başlamasına yönelik imza atmasından çok önce İsrail ve ABD ile bu konuda görüşüyordu. Askerin İsrail ile anlaşmak istediği ancak yönetimin bir diğer kanadı olan sivil hükümetin buna karşı çıktığı basında yer alıyordu. Sudan’ın İsrail ile normalleşmesiyle ilgili en fazla öne çıkan konu ise Sudan’ın bunun karşılığında ne alacağı.
Bazı Arap gazetelerinin İsrail medyasından aktardığına göre önümüzdeki hafta bir sorun çıkmaması durumunda Sudan’ın İsrail ile imzaları atması bekleniyor. Sudan’dan sonra ise sırada Umman Sultanlığı’nın olduğu da belirtiliyor.
Bu hafta Arap dünyasının gündeminde İsrail ile normalleşme dalgasından başka Mısır’da Sisi yönetimine karşı gösteri çağrıları ve Filistin’de Fetih Hareketi ve Hamas arasındaki iç barış girişimleri de vardı.
'Sırada Sudan ve Umman sultanlığı var'
“Her geçen gün bazı Arap ülkelerinin İsrail ile normalleşmesinde Suudi Arabistan’ın rolü daha fazla netleşiyor. Bu durum Suudi Arabistan’ın bu yönde adımlar atmasını daha da kolaylaştıracak ancak Suudi yönetimi bunun ABD seçimlerinden önce olmasını istemiyor. Şu an beklenen, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’den sonra Sudan’ın da -teknik bir sorun çıkmaması halinde- İsrail ile normalleşme anlaşması imzalaması.
Geçtiğimiz hafta İsrail El Maarif gazetesi, bu normalleşme adımları çerçevesinde önümüzdeki hafta bazı adımların duyurulacağını yazdı. Yine gazetenin kaynaklarına dayanarak verdiği bilgilere göre Sudan ve Umman Sultanlığı son dönemlerde bu bağlamda İsrail yönetimi ile görüşmeler yapıyor.
El Maarif’e göre önümüzdeki hafta Afrika kıtasının en büyük üçüncü ülkesi olan Sudan’ın İsrail ile normalleşme anlaşması imzalaması bekleniyor.
Yine İsrailli yetkililer, İsrail ve Suudi Arabistan’ın siyasi uzlaşma konusunda önemli ilerlemeler kaydettiğini ve Bahreyn’in Suudi Arabistan’dan yeşil ışık almadan İsrail ile normalleşme adımını atamayacağını kaydediyor.” (Lübnan El Akhbar gazetesi)
'Sudan’da İsrail ile normalleşmenin karşılığı ne olacak?'
“Birçok İsrail gazetesi, çok kısa bir süre içinde Sudan Yüksek Egemenlik Konseyi Başkanı Abdfulfettah El Burhan ve İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu arasında bir görüşme olacağından bahsetti. Yine birçok kaynak, Sudan ve bir başka Arap ülkesinin daha önümüzdeki hafta içinde İsrail ile normalleşme anlaşması imzalayabileceğini belirtiyor. Eğer söz konusu haberler doğru çıkarsa ABD ve İsrail’in kendi çıkarları doğrultusunda başlattıkları bu girişim daha da genişleyecek ve Arap ülkelerinin buna bu hızla dahil olması devam ederse normalleşme artık “en doğal” durum olacak. Böylece Filistinliler İsrail karşısında tek başlarına kalacaklar ve yanlarında şeklen dahi olsa herhangi bir Arap siyasi dayanağı olmayacak.
Birçok haber kaynağına göre Abdülfettah El Burhan normalleşme için Amerika Birleşik Devletleri’nden geçiş dönemi boyunca parça parça yapılacak 10 milyar dolarlık bir yardım paketi talep ediyor. Ayrıca Sudan’ın terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkarılması, kongreden çıkarılacak kanunlarla Sudan’ın egemenliğinin tanınması ve ilerde yargılanmasının önünün kesilmesi, borçlarının silinmesi gibi talepler de var. Abu Dabi’de El Burhan’la görüşen ABD heyeti ise, 2000 yılında El Kaide’nin Yemen’de hedef aldığı uçaktaki yolcuların ailelerine 30 milyon dolar ve 1998 yılında Nairobi ve Darüsselam (Tanzanya)’daki ABD elçiliklerine yönelik saldırıların kurbanlarının ailelerine ise 330 milyon dolar ödenmesini istiyor.
Ekonomisi oldukça kötü durumda olan Sudan, adının terör destekçisi ülkeler listesinden çıkarılması için 360 milyon dolar ödeyecek ve İsrail ile anlaşma için ise 650 milyon dolar alacak. Tabii sivil hükümetin El Burhan ve diğer askerlerin çıkarına olacak bu anlaşmanın siyasi sonuçlarının bedelini nasıl ödeyeceği hiç tartışılmıyor.” (Kuds El Arabi gazetesi)
'Suudi yönetiminde İsrail çatlağı mı?'
“ABD Başkanı Donald Trump’a yakın Wall Street gazetesi, Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz ile oğlu Veliaht Prens Muhammed Bin Selman arasında BAE ve Bahreyn gibi İsrail ile barış anlaşması imzalanması konusunda ihtilaf olduğunu yazması bazılarına göre çok da doğru değil.
Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın da yakın durduğu gazeteye göre kral, İsrail ile herhangi bir normalleşme anlaşmasını reddediyor ve oğlu Muhammed Bin Selman kendisine Bahreyn ve BAE’nin İsrail ile olan anlaşmalarını haber vermedi. Gazeteye göre Kral Selman 2002 yılında Beyrut’ta toplanan ve bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını öngören Arap Barış Girişimi zirvesi kararlarını savunuyor.
Eğer söz konusu Amerikan gazetesinin bahsettiği gibi Suudi kralı ile veliaht prensi arasındaki ihtilaflar doğruysa bunun yakın zamanda çok önemli sonuçları olacaktır. Belki de bu sonuçların en önemlisi kısa zaman içinde Suudi yönetimi içinde beklenmedik değişikliklerin yaşanması olabilir.” (Rai Al Youm gazetesi)
'Mısır Sisi’nin elinde kayboluyor'
“Abdülfettah El Sisi yönetimi kitlelere karşı kampanyasını, yönetime karşı bütün gösterilerin ülkeye karşı bir komplo olduğu ve bu gösterilerin devam etmesi veya başarılı olması durumunda ülkenin kaybolacağı yalanını sürekli tekrarlama üstüne kurdu.
Ülkenin elden gideceği korkusu üzerine kurulmuş yalan artık kimseyi ikna edemiyor. Artık kitleler, ülkenin Sisi’nin hem ülke içinde hem dışında yaptıkları yüzünden elden gideceği kanaatinde.
Ülke içine bakıldığında Sisi yönetimi izlediği ekonomi ve güvenlik politikalarıyla aradaki sınıfsal farklılıklara rağmen birlik içinde yaşayan toplum kavramını yok ediyor. Bu politikalarla ülke kaynaklarının neredeyse tamamen elit bir çevre tarafından kullanıldığı bir yapı inşa ediyor.” (Vail Kandil/El Arabi El Cedid gazetesi)
'Filistin’de iç barış sağlanır mı?'
“Filistin siyasi mekanizmasını kontrol eden ve Batı Şeria ile Gazze’de yönetimi elinde tutan Fetih Hareketi ve Hamas, iç barış ile ilgili görüşmelerini İstanbul’a taşıdı.
İstanbul’da Filistinli taraflar arasındaki görüşmelerle ilgili birkaç not düşmek lazım. Öncelikle bu görüşme iki tarafın aynı heyetleri arasındaki üçüncü görüşmedir. İlk görüşme 2 Temmuz’da gerçekleşti ve bu görüşmeden somut hiçbir şey çıkmadı.
İkinci olarak; bu uzlaşma girişimi 15 senedir devam eden uzlaşma çabaları arasında belki 15’inci girişimdir. Bu girişimlerin ilki 2005’teki Kahire Deklarasyonu'yla başladı ve 2006’daki tutsak protokolüyle devam etti. Daha sonra ise birçok kentte girişimler devam etti ve anlaşmalar imzalandı. Ancak bu anlaşmalar kâğıdın üstünde mürekkep olarak kaldı ve uygulanmadı.” (Macid Kiyali/Londra merkezli El Arab gazetesi)
Gazete Duvar / 27.09.20