İsrail’in Gazze savaşıyla ilgili geçtiğimiz hafta Arap medyasında öne çıkan konular, Hamas Hareketi’nin başına Yahya Sinvar’ın seçilmesi, ABD, Mısır ve Katar’ın müzakere çağrısı ve ortak beyanı, İsrail’in şafak vakti bir okulu bombalaması ve 100’den fazla kişinin hayatını kaybetmesi ile İran’ın İsrail’e yönelik muhtemel saldırısı oldu.
'Netanyahu'yu durdurmanın tek yolu'
"Netanyahu'nun stratejisi açık; imha savaşında daha hızlı ilerlemek ve kendi emellerini Gazze Şeridi halkına dayatmak. Onlara, 'Açlıktan ölmekten, füze bombardımanına uğramaktan ya da göç edip ülkeyi terk etmekten başka seçeneğiniz yok. Onun altındaki ve üstündeki her şey bizimdir; gaz, petrol, güzel plajlar, stratejik konum... Biz bu toprakların insanıyız, sizler ise yabancısınız, Arapların çoğu da bizimle birlikte, siz ise Allah'ınsınız.' demek istiyor.
Analistlerin, Netanyahu'nun bu son katliamı hakkında, 'Amerika Birleşik Devletleri'nin öncülüğünde Kahire veya Doha'da beş gün içinde yapılacak ateşkes müzakerelerinin tekrar başlamasını önlemek için bir saldırı başlatmak amacıyla gerçekleştirdiğini' söylemesi talihsiz bir durum. Sanki son on aylarda yapılan önceki yirmi tura bir saygısı vardı da bu görüşmelerden umut verici sonuçlar elde edilmiş gibi.
Evet Netanyahu savaşı sürdürmek istiyor ve savaşı durdurmayı asla kabul etmeyecek. Bunun sadece tek bir yolu var: Tel Aviv, Hayfa, Acre, Nahariya, Safed ve Dimona'yı hassas füzeler ve yüzlerce intihar drone'uyla bombalayarak. Bu olmadığı sürece ve onu bundan caydıracak kimse olmadığı sürece katliamlar yaşanacak ve çeşitli şekillerde tekrarlanacaktır.
Netanyahu, Tahran'ın göbeğinde şehit İsmail Haniye'yi, Beyrut'un Dahiye bölgesinin ortasında da şehit Fuad Şükür'ü öldürüyor ve Yemen'deki Hudeyde limanını bombalıyor. Biz ise hala bir karşılık bekliyoruz Umarız bu durum uzun sürmez. Zira bu nedenle Netanyahu'nun popülaritesi artıyor ve iktidardan gitmesini talep eden gösteriler duruyor. Çoğu kamuoyu yoklaması, yerleşimcilerin çoğunluğunun, onu işgalci devleti yönetecek en iyi lider olarak gördüğünü ortaya koyuyor. Çünkü onlara göre, Netanyahu Araplarla ve Müslümanlarla nasıl başa çıkılacağını biliyor. Onlara bildikleri dille konuşuyor. Daha fazla öldürme ve küçük düşürme diliyle." (Abdulbari Atvan / Rai Al Youm Gazetesi)
'İsrail'in sabah vakti katliamı ne anlatıyor?'
"Geçtiğimiz cuma günü ABD, Katar ve Mısır liderleri tarafından yayınlanan ve Gazze Şeridi'nde ateşkes çağrısı içeren üçlü açıklama, İsrail üzerinde önemli bir diplomatik baskı oluşturdu. Ancak uluslararası alanda ve Arap dünyasında memnuniyetle karşılandı.
Netanyahu'nun tepkisinin gelmesi uzun sürmedi. Ertesi gün şafak vakti, sabah namazı sırasında El Tabiin okulunu ve Gazze'nin El Darraj semtindeki bir camiyi bombaladı. Korkunç katliamda en az 100 Filistinli öldü, onlarcası yaralandı, pek çoğu da kayboldu. Katliamın üzerinden 12 saatten fazla zaman geçmesine rağmen pek çok kişi hâlâ camide çocuklarının cesetlerini arıyordu.
Katliam bölgesel düzeyde şu anlama geliyor: Netanyahu bölgeyi havaya uçurmak istiyor ve Washington'u Tahran'a ve bölgedeki müttefiklerine karşı savaşına dahil etmenin bir yolu olarak İran'ın karşılık vermesi ve Hizbullah'ın saldırı yapması için çağrıda bulunuyor." (Kuds El Arabi Gazetesi / Başyazı)
'Netanyahu ne yapmaya çalışıyor?'
"İsrail, 1948'de kuruluşundan bu yana şu anda içinde bulunduğu korkunç durum gibi bir durumla hiçbir zaman karşılaşmadı. Bir İsrail başbakanının, sırf iktidarda kalabilmek için ısrarı ve korkunç yanlışlarını aklamak için bin yıllık bir Yahudi devleti hayalinin varlığını nasıl riske atabildiğini anlamak zor.
Netanyahu şunu bilmeli ki, öldürülen her Hamas liderine karşılık onun yerine iki veya üç kişi çıkacak. Hamas bir gerileme yaşasa da destekçileri daha da radikalleşecek. Netanyahu'nun Gazze'ye yönelik savaştaki hedefi Hamas'ı tamamen ezmek ve Gazze'de yeniden yapılanmasını engellemekse, bu hedef her geçen gün daha da uzak bir ihtimal olarak görünüyor. Zira on ay süren ölümcül çatışmaların ardından Hamas aktif olmaya devam ediyor ve yeni savaşçılar toplamaya ve eğitmeye devam ediyor. Pek çok Hamas savaşçısı İsrail'in onları sınır dışı ettiği yerlerde yeniden ortaya çıkıyor.
Netanyahu'nun ülkesine yaptıklarını anlatmak zor. Halk arasındaki artan gerilim, hükümete yönelik yoğun öfke ve gelişen olaylara duyulan tiksinti, bundan sonra kendisini neyin beklediğini bilmeyen birçok İsraillinin hissettiği derin umutsuzluk duygusunu artırdı.
Bir başbakan olarak ülkeyi en iyi bir şekilde yönetmesi gereken Netanyahu'nun, savaşı bitirmek, rehineleri evlerine döndürmek ve İsrailliler ile Filistinliler arasında barış içinde bir arada yaşamanın geleceğini formüle etmek için ne bir stratejisi ne de gerçekçi bir planı var." (Alon Ben Meir / Londra merkezli El Arab Gazetesi)
'Sinvar'ın seçilmesi ne anlama geliyor?'
"Şehit İsmail Haniye’nin yerine Hamas hareketinin siyasi büro başkanlığına Yahya El Sinvar'ın seçilmesi bazıları için şaşırtıcı olmadı. Zira, Gazze'de halkın maruz kaldığı imha savaşı ışığında, Hamas liderliğinin güvercinlere değil, şahinlere devredilmesi gerekiyordu. Zaman farklı olsaydı belki de hareketin de hesapları farklı olurdu. İç ve dış ittifaklarının gücü de öyle. Sinvar'ın şansı da daha az olurdu. Ancak mevcut gerçeklik, Hamas liderliğinin bölgesel ittifaklar pahasına bazı adımlarını dayattı.
Konuyu takip edenlere göre, Sinvar'ın seçilmesi Netanyahu'ya büyük bir tokat anlamına geliyor. Bu doğru bir tespit çünkü İsrail, 7 Ekim operasyonunun planlayıcısı ve lideri olarak gördüğü Yahya Sinvar'a ulaşmak ve onu vurmak için on aydır savaşını ve takibini sürdürüyor. İlk günden itibaren onu kara listeye koydu. Ama şu ana kadar İsrail'i ona götürecek herhangi bir bilgi elde edemediler. Ancak asıl mesele şu ki; Hamas'a liderlik etmesi için Sinvar'ı seçmekteki amacın Netanyahu ve diğerlerine darbe vurmakla hiçbir ilgisi yok. Bu daha ziyade genel durumla ve Gazze'deki sahadaki gerçeklikle alakalı. Ancak şu da gerçek, Sinvar'ın seçilmesi, soykırım ve savaş makinesi Netanyahu hükümetinin aşırılıkçı politikası karşısında ve Hamas'ın Gazze'deki varlığıyla alakalı gerilimi tırmandıran önemli bir adım teşkil ediyor." (Baha Rahhal / Filistin El Kuds Gazetesi)
'İsrail Sinvar’ı tasfiye edebilecek mi?'
"Siyonist düşmanın Dışişleri Bakanı İsrail Katz, Haniye’nin yerine Sinvar'ın seçilmesiyle ilgili olarak, 'Büyük terörist Yahya Sinvar'ın Hamas'ın yeni lideri olarak İsmail Haniye'nin yerine atanması, onu hızla ortadan kaldırmak ve bu alçak örgütü yerle bir etmek için bir başka zorlayıcı nedendir' dedi.
Görünüşe göre, Sinvar'ın sıradan bir adam olmadığını ve onu tasfiye etmenin kolay olmadığını bilmiyor. Halbuki, o ve hükümeti, sahip olduklarını iddia ettiği istihbarat gücüne rağmen on aydır Sinvar'ın yerini tespit edemediklerini çok iyi biliyorlar.
Yahya Sinvar'ın İslami Direniş Hareketi Hamas'ın lideri olarak seçilmesinin, Netanyahu ve onun terörist hükümeti için sonun başlangıcını temsil ettiği herkes tarafından açıkça anlaşıldı. Sinvar'ın seçilmesi gerçek korkunun şimdi başladığının kanıtıdır.
Soykırımcı devletinin pahalı tankları, füzeleri ve tüfekleri olabilir. Ancak bu yapay oluşuma (İsrail) hiç inanmayan askerleri korkaktır. İster Gazze'de ister Batı Şeria'da olsun, Allah'a olan inanç ve imana, şehitlerin kendini feda etmesine karşı duracak bir doktrinleri yok. Bu yüzden inancından başka hiçbir şeyi olmayan Filistinlilere karşı kaybedecekler." (Nidal El Adayleh / Ürdün El Destur Gazetesi)
'Büyük patlama herkesi yakacak'
"İsrail, Lübnan'ı işgal edip yok etmekle ve ülkeyi Taş Devri'ne döndürmekle tehdit ediyor. Hizbullah ise gerçekleşmesi halinde bu savaşa, hazırlıklı olduğunu, hiçbir sınırlama olmadan bu savaşı yürüteceğini, şimdiye kadar kullanmadığı füzelerle İsrail içindeki şehirleri hedef alacağını söylüyor.
Diğer yandan İsrail, Gazze'deki savaşı durdurmak için müzakereye hazır olduğunu iddia ediyor. Sonra da müzakerecileri öldürüyor. İran'a gelince, Haniye'in öldürülmesinin egemenliğinin ihlali ve onuruna hakaret olduğu ve Siyonistlerin böyle bir hatayı tekrarlamamaları için terbiye edilmeleri gerektiği konusunda kararlı.
Etki ile tepki arasında olayların çarkı dönüyor ve sonucunu kimsenin bilmediği büyük bir tehlikeyi kontrol altına almak için atılan adımlar da artıyor. Ortadoğu nereye gidiyor? Bir uçuruma doğru mu? Yoksa yakın gelecekten çok uzak olan barışa ulaşmak umuduyla suları yeniden yatağına döndürecek bir mucize mi var?
Kesin olan, kokusu burunlara dolmaya başlayan ve işaretleri ufukta beliren büyük patlama sadece belli bir ülkeyi yakmayacak. Aksine herkesi, özellikle de İsrail'i yakacak. (Tarek Abbas / Mısır Al Youm Gazetesi)
Gazete Duvar / 13.08.24