2022 Suriye'nin dönüşü- Hediye Levent

2022 yılı Suriye geneli ve Şam için önemli bir yıl olacak gibi görünüyor.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 20 Ocak 2022
  • 08:00

2022 yılı Suriye geneli ve Şam için önemli bir yıl olacak gibi görünüyor. Şam açısından önceki yılların aksine ekonomik ve siyasi açıdan büyük fırsat potansiyelleri getiren yeni projeler yavaş yavaş belirginleşiyor. Muhtemelen 2022 yılı Suriye’nin dönüş yılı olacak. Ancak “Suriye’nin dönüşü”nden kasıt ülkenin bir yıl içinde ekonomik açıdan kalkınacağı, savaşın izlerini sileceği, bölge ülkeleri ile ilişkilerini stratejik ortaklıklara dönüştüreceği anlamına gelmiyor.

Suriye’nin 2011’den itibaren çok ağır bir vekalet savaşının sahası haline geldiği, bölge ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkenin El Kaide uzantılı gruplar dahil silahlı milislere açık destek verdiği, siyasi ve ekonomik ilişkilerin kesildiği, silahlar sustuktan sonra da izolasyonun devam ettiği bir ülke.

Bu nedenle “Suriye’nin dönüşünü” ülke içindeki ve bölgedeki mevcut durumu değerlendirip yoğun bakımdaki hastanın vücut fonksiyonlarının yavaş yavaş düzeldiği ve kendi kendine nefes alabilir hale gelmesi olarak düşünebiliriz.
Şam açısından 2017 yılında başlayıp 2021 yılında netleşen gelişmeler 2022’nin ilk sinyalleri oldu. Bunların başında elbette ayaklanmayı açıktan destekleyen Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve hatta Katar gibi ülkelerin yavaş yavaş pozisyon değiştirmesi geliyor.

Nihayetinde 2021 yılında Esad yönetiminin kalıcı olacağının bölge ülkeleri tarafından kabul edildiğini gösteren resmi temaslar, karşılıklı elçiliklerin açılması niyetleri ve elbette bölgede istikrar ihtiyacını elzem hale getiren gelişmeler art arda geldi.

Hâlâ çözülecek çok sorun, sert müzakerelere konu olacak epeyce konu, halledilmesi gereken tonla sorun var Şam’ın ve bölge ülkelerinin önünde ancak her halükarda 2022 yılında dikkatle takip edilmesi gereken 5 gelişme öne çıkıyor.

1-Mısır gazının derin bir yakıt krizi yaşayan Lübnan’a aktarılması projesi: Projeye göre, ayaklanma öncesi dönemde büyük kısmı tamamlanan boru hatlarının elden geçirilmesine birkaç ay önce başlandı ve bu hattın önemli bir kısmı da Suriye’den geçiyor. Suriye bu hat sayesinde hattın başladığı Mısır başta olmak üzere geçtiği güzergahtaki ülkelerle doğrudan-dolaylı temas kanallarını da açmış oldu. Hâlâ Suriye’ye resmi olarak yaptırım uygulayan ABD gibi ülkelerin ise dikkati bir süredir başka sorunlara kaymış durumda. Ekonomik krizlerden kaynaklı yeni sosyal patlamalar, radikal örgütlerin yeniden yükselmesi ve olası göç akınları gibi ihtimaller bölgeye yönelik somut müdahalelerin epeyce sebep olacak gibi görünüyor. Sonuç olarak Suriye bu hattın karşılığında para değil gaz alacak. Yaptırım uygulayan ülkeler de Suriye’ye nakit girişi olmadığı sürece bunu görmezden gelecekler.

2-Ürdün üzerinden Lübnan’a elektrik sağlanması projesi: Lübnan yakıt krizinin daha da derinleştirdiği elektrik krizi ile boğuşuyor epeydir. Başkent Beyrut’un göbeğindeki mahallelerde bile elektrik kesintilerinin günde 15-16 saate ulaştığı, yakıt olmadığı için hastanelerin bile jeneratörlerinin çalıştırılamadığı bir gerçek. Bu arada Lübnan savaş döneminde bile Suriye’den elektrik alıyordu ancak Trump dönemi yaptırımları sebebiyle bu alışveriş ciddi sıkıntılara sebep oldu. Geçtiğimiz yıl şekillenen proje çerçevesinde Lübnan’ın Ürdün’den elektrik satın alması ve bunun da Suriye üzerinden gerçekleştirilmesi konusunda ilk resmi görüşmeler başladı. ABD’den gelen açıklamalara göre, ABD bu gelişmeye de Lübnan’daki kritik durum sebebiyle göz yumacak gibi görünüyor. 

3-İran-Irak-Suriye demir yolu hattı projesi: Humeyni limanından başlayıp Suriye’deki Lazkiye Limanına uzanacak olan hattın 2 bin km olacağı tahmin ediliyor. İran’ın Irak’ta ve Suriye’de bir nüfuzu olduğu açık ancak limanlara ulaşımı yok ve İran açısından Lazkiye Limanı üzerinden Akdeniz’e ulaşmak önemli bir atılım olabilir. Bir süredir konuşulan bu proje için İran ulaştırma bakanı Iraklı mevkidaşı ile bir anlaşma da imzaladı. Buna göre İran’ın Şalamçe (Shalamcheh) Limanından başlayan rota zaten komşu olduğu Irak’ın Basra kentine ve oradan Bağdat’a kadar uzanıyor. Irak içinden geçerek Suriye’ye açılan hattın önündeki en büyük engel Irak-Suriye-Ürdün sınırlarının kesiştiği bölgedeki El Tenef Askeri Üssündeki ABD askeri varlığı. Diğer taraftan hattın Irak içindeki kısmı büyük ölçüde tamamlanmış olan işler durumdaki tren hattına bağlanması ile en fazla 2 yılda tamamlanabileceği belirtiliyor. Aslında bu hat sadece İran-Irak ve Suriye değil, Rusya ve Çin tarafından da destekleniyor. Mesela İran hattın inşası için gereken finansmanın Çin tarafından sağlanacağı ve ilerleyen yıllarda bu hattın Çin’in Kuşak-Yol projesine entegre edileceğini söylüyor. Rusya ise Avrasya’yı Tahran’dan Beyrut’a bağlayacak bir güzergah ile yeni rotalar oluşturmak istiyor. Velhasıl bu hat hayata geçerse Çin’den Orta Asya’ya ve oradan İran’a uzanan güzergah ve yine siyasi husumetler çözülürse bir taraftan Türkiye üzerinden Avrupa’ya diğer taraftan Suriye üzerinden Akdeniz’e açılabilir. Hattı şiddetle destekleyen ve isteyen ülkelerin batı blokunun yaptırımları altında olduğu düşünüldüğünde sadece ekonomik değil siyasi açıdan da çok önemli gelişmeleri tetikleyebileceği açık.

4-Suriye’nin Çin’in Kuşak-Yol projesine dahil edilmesi: Suriye tarihi İpek Yolu başta olmak üzere ticaret rotalarının üzerinde konumlandığı bir ülke ve yüz yıllarca ana duraklardan biri olmuş. Malum Çin de Kuşak-Yol projesi ile Çin’den Kafkasya’ya, Orta Doğu’dan Kuzey Afrika’ya onlarca limanı, kara ve demir yolunu kapsayan projesi ile dünya ticaret hatlarını yeniden şekillendirmeye girişti. Proje gerçekten çok ama çok büyük ve her açıdan etkileri çok ama çok derin olacak. Birkaç gün önce Çin, Suriye ile bir anlaşma imzalayarak resmi olarak Suriye’yi de bu projeye dahil ettiğini duyurmuş oldu. İlk aşamada proje için gerekli altyapı inşası yapılacak ve bunu da büyük ölçüde Çin gerçekleştirecek. Her ne kadar bu proje Şam açısından ciddi ekonomik ve siyasi fırsatlar barındırıyor olsa da somut sonuçlarını almak için yıllar gerekiyor. Öncelikle Kuşak-Yol projesinin Çin-Suriye rotasının oluşturulması ve işler hale getirilmesi gerekiyor. İki ülke arasında onca ülke, kriz, çatışma, kesişen çıkarlar varken bunun sağlanmasının epeyce zaman alacağı açık. Diğer taraftan Suriye’nin acilen nakit para girişine ihtiyacı var. Çünkü ülkede fiyatlar astronomik sayılabilecek eşikleri çoktan aşmışken maaşların en fazla 60-70 dolara tekabül ettiği şartlara daha fazla dayanabilmek pek mümkün değil. Bu nedenle Suriye açısından en acil olanı bir süredir konuşulan başka bir gelişme.

5-Suriye’nin Arap Lig’ine dönüşü: Suriye’deki ayaklanmayı Arap ülkelerinin birçoğunun desteklediği biliniyor. Bu sürecin bir parçası da bölge ülkelerinin ekonomik, siyasi, kültürel dahil bütün ilişkilerinin şekillendiği Arap Ligi üyeliğinin askıya alınması oldu. Hatta bir ara Suriye muhalefeti Şam’ın Arap Ligi’ndeki koltuğuna oturdu ancak epeydir o koltuk boş. Suriye’nin mart ayında Cezayir’de yapılacak Arap Ligi toplantısına katılması için ev sahibi ülke olan Cezayir ve bölgenin hâlâ etkili ülkelerinden Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Ürdün gibi ülkeler açıktan lobi yapıyor. Bir süredir bu yönde lobi çalışması yürüten bir başka ülke de Rusya. Büyük ihtimalle Şam mart ayındaki toplantıya katılacak ancak Körfez ülkeleri başta olmak üzere ligin üye ülkelerinin büyük kısmı İran-Suriye ilişkilerinden hoşlanmıyor. Zaten

2022 yılında Şam’ı epeyce meşgul edecek bu 5 projenin birbirlerini bloke ettikleri noktalar da çok. Çatışan çıkarlar, müzakereler ve diplomatik mücadele eksik olmayacak ancak her halükarda 2022 Şam’ın bölge arenasına dönüş yılı olacak gibi görünüyor.

Evrensel / 20.01.22