Yoldaşlar, bugün Genç Komünist Birliğinin temel görevlerini ve bununla bağlantılı olarak, sosyalist bir cumhuriyette gençlik örgütlerinin genel olarak nasıl olması gerektiğini tartışmak istiyorum.
Bir bakıma, gerçek bir komünist toplum yaratma görevi ile karşılaşacak olan gençliktir, denilebileceğinden, bu sorunun üzerinde durmak daha da gerekli olmaktadır. Çünkü, açıktır ki, kapitalist toplumda, yetişmiş işçiler kuşağı, olsa olsa, sömürüye dayanan eski, kapitalist toplumsal yaşamının temellerini yıkma görevini başarabilir. Olsa olsa, proletarya ve çalışan sınıfların, iktidarı almalarına ve ancak, yeni koşullar altında, insanlar arasında sömürü ilişkilerinin artık var olmadığı bir durumda çalışmaya başlayan kuşağın üzerinde kurabileceği sağlam bir temel atmalarına yardımcı olacak bir toplumsal sistemin yaratılması görevini başarabilir.
Onun için, gençliğin görevlerine bu açıdan yaklaşırken, diyebilirim ki, genel olarak gençliğin ve özel olarak da Genç Komünist Birliklerinin ve tüm öteki örgütlerin görevleri bir tek sözcükle özetlenebilir: Öğrenin!
Kuşkusuz bu yalnızca “bir sözcük”tür. Başta gelen ve en önemli soruları yanıtlamaz: ne öğrenmeli, nasıl öğrenmeli? Ve bütün sorun şudur ki, eski kapitalist toplumun değişmesiyle, komünist toplumu yaratacak yeni kuşakların, eğitimi, öğretimi ve öğrenimi, eski çizgiler üzerinde yürütülemez. Gençliğin eğitimi, öğretimi ve öğrenimi, eski toplumun bize bıraktığı malzemeden başlamalıdır. Komünizmi, ancak tüm bilgilere, örgütlere ve kuruluşlara dayanarak, ancak eski toplumun bize bıraktığı insan gücü ve araç stokunu kullanarak kurabiliriz. Ancak gençliğin öğretimini, örgütlenmesini ve eğitilmesini köklü bir biçimde yeniden yoğurarak genç kuşağın çabalarının eski topluma benzemeyen bir toplumun yaratılması, yani komünist bir toplumun yaratılması sonucunu vermesini güvence altına alabiliriz. İşte bunun için, gençliğe neler öğreteceğimiz ve gerçekten komünist gençlik adına lâyık olmak istiyorsa gençliğin nasıl öğreneceği ve bizim başladığımızı tamamlayabilmesi ve bitirebilmesi için nasıl eğitileceği sorunu üzerinde ayrıntılarıyla durmalıyız.
Belirtmem gerekir ki, ilk ve en doğal yanıt, Gençlik Birliğinin ve komünizme doğru ilerlemek isteyen genel olarak gençliğin komünizmi öğrenmesi olacaktır.
Ama bu -komünizmi öğrenin- yanıtı çok geneldir. Komünizmi öğrenmeye niçin gereksinmemiz vardır? Komünizm bilgisi edinebilmek için genel bilgi toplamından neler seçilmelidir? îşte, burada, komünizmi öğrenmek görevi doğru bir biçimde konmayınca ya da tek yanlı bir biçimde yorumlanınca, başgösteren bazı tehlikeler doğmaktadır.
Doğal olarak, akla ilk gelen düşünce, komünizmi öğrenmenin, komünist elkitaplarında, broşürlerde ve kitaplarda yazılı olan bilgi toplamını, iyice öğrenmek demek olduğudur. Ama komünizmi incelemenin böyle bir tanımı, çok kaba ve yetersiz olacaktır. Eğer komünizmin incelenmesi, yalnızca komünist kitap ve broşürlerde yazılı olanların iyice öğrenilmesinden ibaret olsaydı, kolaycacık, komünist metin hokkabazlarına ya da palavralarına sahip olurduk ve bu da çoğu kez bize zarar ve ziyan getirirdi. Çünkü komünist kitap ve broşürlerdeki şeyleri makine gibi ezberleyen bu kişiler, bütün bilgi dallarını birleştirmeyi başaramayacaklar ve komünizmin gerçekte gerektirdiği biçimde hareket edemeyeceklerdi.
Eski, kapitalist toplumun bize bıraktığı en büyük kötülük ve talihsizliklerden biri, kitapların pratik yaşamdan tam kopukluğudur: çünkü içinde her şeyin mümkün olan en iyi biçimde tanımlandığı kitaplara sahiptik, ama çoğu durumda, bunlar, kapitalist toplumu yanlış bir biçimde tanımlayan en iğrenç ve en ikiyüzlü yalanları içeren kitaplardı.
İşte bunun için, komünizm hakkında kitaplarda yazılı olanları sadece yutmak son derece yanlış olacaktır. Konuşmalarımızda ve makalelerimizde şimdi, yalnızca eskiden komünizm hakkında söylenmiş olanları yinelemiyoruz, çünkü konuşmalarımız ve makalelerimiz, her daldaki günlük çalışmamızla bağıntılıdır. Çalışma olmaksızın, mücadele olmaksızın, komünist broşür ve kitaplardan elde edilen soyut bir komünizm bilgisi, kesinlikle değersiz olacaktır, çünkü eski teori ve pratik ayrılığını, eski burjuva toplumunun en iğrenç niteliğini oluşturan o eski ayrılığı sürdürecektir.
Yalnızca komünist sloganları iyice öğrenmek daha da tehlikeli olacaktır. Bu tehlikeyi zamanında fark etmemiş olsaydık ve tüm çabalarımızı bu tehlikeyi uzaklaştırmaya yöneltmiş olmasaydık, komünizmi bu biçimde inceledikten sonra kendilerine komünist diyecek olan yarım ya da bir milyon genç erkek ve kadın, yalnızca komünizm davasına büyük zarar getirmiş olacaktı.
Burada şu soru doğuyor: bütün bunları komünizmin incelenmesi için nasıl birleştireceğiz? Eski okuldan, eski bilimden ne almalıyız? Eski okul, amacının, genel olarak bilimleri öğretmek üzere, her yönden eğitim görmüş insanlar ortaya çıkarmak olduğunu ilân etmişti. Biz bunun tümüyle asılsız olduğunu biliyoruz, çünkü toplumun tümü, insanların sınıflara, sömürücüler ve ezilenlere bölünmesi üzerine dayanıyor ve toplum bu temel üzerinde sürdürülüyordu. Doğal olarak, sınıf ruhuyla iyice dolu olan eski okulun tümü, yalnızca burjuvazinin çocuklarına bilgi veriyordu. Her sözcük, burjuvazinin çıkarlarına uygun olarak tahrif ediliyordu. Bu okullarda genç işçi ve köylü kuşağı, eğitilmekten çok, burjuvazinin çıkarlarına uygun olarak eğitim görüyordu. Burjuvazinin yararlı hizmetçileri olacak, barışını ve keyfini bozmadan ona kâr yaratabilecek bir biçimde eğitiliyordu. İşte bunun için, eski okulu reddederken, ondan yalnızca gerçek komünist eğitim için gereksindiğimizi almayı görev edindik.
Bu, bizi, sürekli olarak eski okula yöneltilen ve çoğu kez tümüyle yanlış sonuçlara yol açan yergi ve suçlamalara getiriyor. Eski okulun, sabahlama, hafızlama, makine gibi ezberleme okulu olduğu söylenmektedir. Bu doğrudur, ama eski okulda kötü olanla, bizim için yararlı olanı ayırdetmeyi öğrenmeliyiz ve ondan komünizm için gerekli olanı seçebilmeliyiz.
Eski okul bir sabahlama okuluydu; öğrencileri, beyni tıkayan ve genç kuşağı bir tek modele göre biçimlenmiş bürokratlar haline dönüştüren bir yığın yararsız, yüzeysel, boş bilgiyi yutmaya zorluyordu. Ama, bundan, insan bilgisinin biriktirdiklerini edinmeden, komünist olunabileceği sonucunu çıkarmaya kalkışırsanız büyük bir hata işlemiş olursunuz. Komünizmin kendisinin bir sonucu olduğu bilgi toplamını edinmeden, komünist sloganları, komünist bilimin sonuçlarını öğrenmenin yeterli olacağını düşünmek yanlış olur. Marksizm, komünizmin insan bilgisi toplamından nasıl doğduğunun bir örneğidir.
Komünist teorinin, esas olarak Marx tarafından yaratılmış olan komünizm biliminin, bu marksizm öğretisinin, Marx bir deha idiyse de, 19. yüzyılın bir tek sosyalistinin ürünü olmaktan çıktığını ve dünyanın her yerinde, bu öğretiyi kapitalizme karşı mücadelelerinde uygulayan milyonlarca ve on milyonlarca proleterin öğretisi haline geldiğini okumuş ve işitmişsinizdir. Ve eğer Marx’ın öğretilerinin en devrimci sınıfa mensup milyonlarca ve on milyonlarca kişinin kalplerini neden fethedebildiğini soracak olursanız, yalnızca şu bir tek yanıtı alırsınız: Marx, çalışmasını, kapitalizm altında edinilen insan bilgisinin sağlam temeline dayandırdığı için. Marx, insan toplumunun gelişme yasalarını incelemiş ve kapitalizmin komünizme doğru gelişmesinin kaçınılmazlığını görmüştür. Ve esas olan şey şudur ki, bunu, tam da, bu kapitalist toplumun en tam, en ayrıntılı ve en derin incelemesine dayandırarak, daha önceki bilimin yarattıklarının tümünü iyice özümleyerek tanıtlamıştır. Bir tek noktayı bile ihmal etmeksizin, insan toplumunun yarattığı her şeyi eleştirel bir tarzda, yeniden biçimlendirmiştir. İnsan düşüncesinin yarattığı her şeyi, yeniden biçimlendirmiş, eleştirmiş, işçi sınıfı hareketiyle sınamış ve burjuva sınırlarla kısıtlanmış ya da burjuva önyargılarla bağlanmış kişilerin çıkaramayacağı sonuçlar çıkarmıştır.
Örneğin proleter kültürden sözettiğimiz zaman, bunu, akılda tutmalıyız. Yalnızca, insanlığın tüm gelişmesiyle yaratılan kültüre ilişkin tam bir bilgi ile ve yalnızca bu kültürü yeniden biçimlendirmekle, proleter kültürü kurabileceğimizi açıkça anlamadıkça -bunu anlamadıkça- bu sorunu çözemeyeceğiz. Proleter kültür, nerden çıktığı bilinmeyen bir şey değildir, kendilerine proleter kültürü uzmanı diyenlerin bir icadı değildir. Bunların hepsi saçmadır. Proleter kültür, insanlığın, kapitalist toplumun, toprak sahipleri toplumunun, bürokratik toplumun boyunduruğu altında biriktirdiği bilgi hazinesinin doğal gelişmesinin bir sonucu olmalıdır. Marx’ın yeniden biçimlendirdiği ekonomi politiğin, bize, insan toplumunun nereye varması gerektiğini göstermesi gibi, sınıf mücadelesine, proleter devrimin başlangıcına geçişi göstermesi gibi, bütün bu yollar ve izler de proleter kültüre götürmüştür, götürmektedir ve götürmeye devam edecektir.
Gençlik temsilcilerinin ve yeni bir eğitim sisteminin bazı savunucularının, eski okula saldırdıklarını ve onun bir sabahlama okulu olduğunu söylediklerini sık sık işittiğimiz zaman, onlara, eski okuldan iyi olanı almamız gerektiğini söylüyoruz. Eski okuldan, genç insanların kafalarını onda-dokuzu yararsız, onda-biri de çarpıtılmış geniş bir bilgi yığınıyla doldurma sistemini almamız gerekmez. Ama bu, komünist sonuçlarla yetinebileceğimiz ve yalnızca komünist sloganları öğreneceğimiz anlamına da gelmez. Komünizmi bu yolla yaratmayacaksınız. Ancak insanlığın yarattığı tüm hâzinelerin bilgisiyle kafanızı zenginleştirdiğiniz zaman, komünist olabilirsiniz.
Sabahlamaya gereksinmemiz yok; ama her öğrencinin kafasını temel gerçeklerle geliştirmeye ve yetkinleştirmeye gereksinmemiz var. Çünkü eğer edindiği tüm bilgiler kafasında özümlenmemişse, komünizm, hükümsüz bir şey, salt bir tabela, komünist de salt bir palavracı haline gelir. Bu bilgiyi özümlemekle kalmamalı, ayrıca da eleştirel bir biçimde özümlemelisiniz, öyle ki, kafanızı, yararsız fazlalıklarla doldurmak yerine, modern eğitim insanı için vazgeçilmez olan bütün gerçeklerle zenginleştirebilirsiniz. Eğer bir komünist, ciddi ve sıkı birçok çalışma yapmadan, eleştirel olarak incelenmesi gereken olguları anlamadan, edindiği hazır sonuçlar yüzünden komünizmi ile övünmeyi tasarlamışsa, çok acınacak durumda bir komünist olacaktır. Böyle bir yüzeysellik, kesinlikle çok tehlikelidir. Eğer, az bildiğimi biliyorsam, daha fazla öğrenmeye çalışırım, ama bir insan komünist olduğunu ve hiçbir şeyi iyice öğrenmeye gereksinmesi olmadığını söylüyorsa, hiçbir zaman komüniste benzer biri olamayacaktır.
Eski okul, kapitalistlerin gereksinme duyduğu hizmetçiler yetiştiriyordu. Eski okul, bilim adamlarını, kapitalistleri hoşnut edecek şeyleri yazmak ve söylemek zorunda olan insanlar haline getiriyordu. Bu yüzden bu okulu kaldırmalıyız. Ama onu kaldırmamız, yıkmamız gerektiği gerçeği, ondan, insanlığın biriktirdiği ve insan için önemli olan her şeyi almamamız gerektiği anlamına gelir mi? Kapitalizm için gerekli olan ile komünizm için gerekli olan arasında bir ayrım yapmamız gerekmediği anlamına gelir mi?
Burjuva toplumunda çoğunluğun iradesine karşı olarak kullanılan eski talim-çavuşu yöntemlerinin yerine, birleşmemiş, büyük bir ülkenin topraklarına yayılmış ve dağılmış milyonlarca ve yüzmilyonlarca insanın iradesini bir tek irade haline dönüştürmek üzere, eski topluma karşı duydukları kini, bu savaş için güçlerini birleştirmek ve örgütlendirmekteki kararlılıkları, yetenekleri ve hazır oluşlarıyla birleştiren, işçilerin ve köylülerin sınıf bilincine sahip disiplinini koyuyoruz; çünkü bu tek irade olmaksızın yenilgi kaçınılmazdır. Bu dayanışma olmaksızın, işçilerin ve köylülerin bu bilinçli disiplini olmaksızın, davamız umutsuz olacaktır. Bu olmaksızın dünyadaki kapitalistleri ve toprak sahiplerini yenemeyeceğiz. Bırakın bu temel üzerinde yeni bir toplum kurmayı, temeli sağlamlaştırmayı bile başaramayacağız. Bunun gibi, eski okulu reddederken, eski okula karşı kesinlikle meşru ve esaslı bir kin beslerken, eski okulu yıkma heveslerine değer verirken, eski öğretim sisteminin, eski sabahlamanın, eski eğitimin yerine, insan bilgisinin bütününü edinme yeteneğini, bu bilgiyi komünizmin makine gibi ezberlenmiş bir şey değil, kendinizin üzerinde düşündüğü bir şey olacağı, modern eğitim açısından kaçınılmaz olan sonuçları kapsayacağı bir biçimde edinme yeteneğini koymamız gerektiğini anlamalıyız.
İşte, komünizmi öğrenmek amacından sözederken ana görevlerimizi böyle koymalıyız.
Bunu size açıklamak için ve nasıl öğrenmeli sorusuna bir yaklaşım olarak, pratik bir örneği ele alacağım. Hepiniz biliyorsunuz ki, askerî görevlerin, cumhuriyeti koruma görevlerinin hemen ardından, şimdi ekonomik görevlerle karşı karşıya bulunuyoruz. Biliyoruz ki, sanayi ve tarım yeniden yaratılmadıkça komünist toplum kurulamaz ve bunların yeniden yaratılması da eski yoldan olmamalıdır. Modern bir temel üzerinde, bilimin son sözüne uygun olarak yeniden doğmalıdırlar. Biliyorsunuz ki, bu temel, elektriktir ve ancak tüm ülke, sanayi ve tarımın bütün dalları elektriğe kavuştuğu zaman, ancak bu amaca ulaştığınız zaman, kendiniz, eski kuşağın kuramadığı komünist toplumu, kurabileceksiniz. Karşınızda, tüm ülkeyi ekonomik açıdan yeniden canlandırmak, gerek tarımı, gerekse sanayii modern bilime ve teknolojiye, elektriğe dayanan, modern teknik çizgiler üzerinde yeniden örgütlemek ve onarmak görevi durmaktadır. Çok iyi anlıyorsunuz ki, okuması-yazması olmayan kişiler elektrikle uğraşmazlar ve salt okumuş-yazmış olmak da bu iş için yeterli değildir. Elektriğin ne olduğunu anlamak yetmez, onun teknik bakımdan sanayie ve tarıma, sanayiin ve tarımın çeşitli dallarına nasıl uygulanacağını bilmek gerekir. Bunu biz kendimiz öğrenmeliyiz ve çalışan halkın tüm yetişen kuşağına da öğretmeliyiz. Sınıf bilincine sahip her komünistin, kendine komünist gözü ile bakan ve Genç Komünist Birliğine katılmakla, partinin komünizmi kurmasına yardımcı olmaya ve tüm genç kuşağın komünist bir toplum yaratmasına yardımcı olmaya ant içtiğini açıkça anlayan her gencin karşısına çıkan görevdir bu. Komünist bir toplumu, ancak modern, eğitim temeli üzerinde yaratabileceğini ve bu eğitim olmazsa komünizmin yalnızca dindarca bir temenni olarak kalacağını anlaması gerekir.
Eski kuşakların görevi burjuvaziyi altetmekti. O zamanlar, esas görev, burjuvaziyi eleştirmek, yığınlar arasında burjuvaziye karşı nefret uyandırmak, sınıf bilincini ve güçlerini birleştirme yeteneğini geliştirmekti. Yeni kuşak çok daha karmaşık bir görevle karşı karşıyadır. Yalnızca kapitalistlerin saldırılarına karşı, işçilerin ve köylülerin gücünü yükseltmek üzere tüm güçlerinizi birleştirmek zorunda olmakla kalmıyorsunuz. Bunu yapmanız gerekli. Bunu açıkça anladınız; komünist olan bunu kesinlikle kavrıyor. Ama bu yeterli değil. Komünist bir toplum kurmalısınız. Birçok bakımlardan işin yarısı yapılmıştır. Eski düzen, hakettiği gibi, yıkılmış ve gene hakettiği gibi bir harabe yığınına dönüştürülmüştür. Zemin temizlenmiştir ve bu zemin üzerinde genç komünist kuşak, komünist bir toplum kurmalıdır. Kuruluş görevi ile karşı karşıyasınız ve ancak, tüm modern bilgiyi iyice öğrenerek, ancak komünizmi, hazır, ezberlenmiş formüller, öğütler, tarifler, reçeteler ve programlar olmaktan çıkarıp, acil çalışmalarınızı birleştiren, canlı bir şey haline getirebilirseniz, ancak komünizmi pratik çalışmanızda bir kılavuz haline dönüştürebilirseniz bu görevin üstesinden gelebilirsiniz. Tüm genç kuşağın öğretiminde, eğitiminde ve harekete geçirilmesinde, size kılavuzluk edecek görev budur. Her genç erkek ve her genç kadının içinde olması gereken, komünizmin milyonlarca kurucusu arasında en önde giden siz olmalısınız. Tüm genç işçi ve köylü yığınlarını komünizmi kurma işine çekmedikçe komünist toplumu kuramazsınız.
Bu, doğal olarak, beni, komünizmin nasıl öğretileceği ve yöntemlerimizin belirli özelliklerinin neler olacağı sorusuna getiriyor.
Burada, her şeyden önce komünist ahlâk sorusuna değineceğim.
Komünist olarak kendinizi eğitmelisiniz. Gençlik Birliğinin görevi, pratik faaliyetlerini öyle bir biçimde örgütlemektir ki, üyeleri, öğrenerek, öğreterek, örgütlenerek, birleşerek ve savaşarak kendilerini ve ona önder gözü ile bakan herkesi eğitebilsinler; komünistleri eğitebilsinler. Bugünün gençliğini yetiştirmenin, eğitmenin ve onlara öğretim vermenin tüm amacı onları komünist ahlâkla doldurmak olmalıdır.
Ama komünist ahlâk diye bir şey var mıdır? Komünist maneviyat diye bir şey var mıdır? Elbette vardır. Çoğu kez, bizim kendimize ait bir ahlâkımız yokmuş gibi gösterilir ve çoğu kez, burjuvazi, biz komünistleri tüm ahlâkı reddetmekle suçlar. Bu, bir kavramları karıştırma, işçileri ve köylüleri aldatma yöntemidir.
Ahlâk ve maneviyatı hangi anlamda reddediyoruz? Ahlâkı tanrının buyruklarından çıkaran burjuvazinin onu vaaz ettiği anlamda. Biz, tanrıya inanmadığımızı ve rahiplerin, toprak sahiplerinin ve burjuvazinin, sömürücüler olarak kendi çıkarlarının ardından koşarken tanrı adına konuştuklarını pekâlâ bildiğimizi kuşkusuz söylemekteyiz. Ya da ahlâkı maneviyat buyruklarından, tanrı buyruklarından çıkarmak yerine, her zaman, tanrının buyruklarına çok benzer bir şeye varan, idealist ya da yarı-idealist sözlerden çıkarmaktadırlar.
İnsan toplumunun ve sınıfların dışında çıkarılan tüm maneviyatı reddediyoruz. Biz, bunun bir aldatmaca, bir sahtekârlık, toprak sahipleri ve kapitalistlerin çıkarı için işçilerin ve köylülerin kafalarının bulandırılması olduğunu söylüyoruz.
Biz, bizim maneviyatımızın proletaryanın sınıf mücadelesinin çıkarlarına tümüyle bağlı olduğunu söylüyoruz. Bizim maneviyatımız, proletaryanın sınıf mücadelesinin çıkarlarından kaynaklanır.
Eski toplum tüm işçi ve köylülerin, toprak sahipleri ve kapitalistler tarafından ezilmesine dayanıyordu. Biz bunu yıkmak zorunda kaldık, onları altetmek zorunda kaldık; ama bunun için de, birlik yaratmamız gerekti. Tanrı bu birliği yaratamazdı.
Birliği, ancak fabrikalar, eğitilen ve uzun uykusundan uyanan proletarya sağlayabilirdi. Ancak bu sınıf oluştuğu zamandır ki, şimdi gördüğümüz şeye -üç yıldan beri, tüm dünya burjuvazisinin hücumunu püskürtmekte olan, en zayıf ülkelerden birinde, proletarya devriminin zaferine- yolaçan yığın hareketi başladı. Ve proletarya devriminin dünyanın her yerinde nasıl büyüdüğünü görüyoruz. Şimdi, deneyime dayanarak, birleşmemiş ve dağınık köylülerin ardından gittiğini ve sömürücülerin tüm saldırılarına dayanan o sağlam gücü, ancak proletaryanın yaratabildiğini söylüyoruz. Ancak bu sınıf, çalışan yığınların birleşmesine, saflarını toplamasına ve komünist toplumu sonuna dek savunmasına, sağlamlaştırmasına ve kurmasına yardımcı olabilir.
İşte bu yüzden, bizim için insan toplumunun dışında maneviyat diye bir şey yoktur, bu sahtekârlıktır. Bizim için maneviyat, proletaryanın sınıf mücadelesine bağlıdır.
Bu sınıf mücadelesi, ne anlama gelir? Bu, çarı altetmek, kapitalistleri altetmek, kapitalist sınıfı kaldırmak demektir.
Ve genel olarak sınıflar nedir? Sınıflar, toplumun bir kesiminin, öteki kesiminin emeğini mal edinmesine izin veren şeylerdir. Eğer toplumun bir kesimi, tüm toprakları maledinirse, bir toprak sahibi sınıfına, bir de köylü sınıfına sahip oluruz. Eğer toplumun bir kesimi, fabrikalara, hisselere ve sermayeye sahipken, öteki kesim bu fabrikalarda çalışırsa, bir kapitalist sınıf ve bir proleter sınıf ortaya çıkmış olur.
Çarı kovmak zor olmadı -bu, yalnızca birkaç gün aldı. Toprak sahiplerini kovmak pek zor olmadı- bu, birkaç ay içinde yapıldı. Kapitalistleri kovmak da çok zor değildi. Ama sınıfları kaldırmak kıyas kabul etmek ölçüde daha zordur; halâ köylüler ve işçiler biçiminde bölünme mevcuttur. Eğer köylü, kendi ayrı toprak parçasına yerleşir ve fazladan tahıl, yani kendisi ya da sığırı için gereksinmediği tahıl elde ederken, geri kalan insanlar ekmeksiz kalmak durumundalarsa, köylü bir sömürücü haline gelir. Ne kadar daha çok tahıla sarılırsa, bu işi o kadar kârlı bulur; geri kalanlara gelince, bırakın aç kalsınlar: “Ne kadar çok aç kalırlarsa, tahılımı o kadar pahalıya satabilirim.”
Herkes, bir tek ortak plana göre, ortak topraklarda, ortak fabrikalarda, ortak bir sisteme uygun olarak çalışmalıdır. Bunu sağlamak kolay mıdır? Bunun, çarı, toprak sahiplerini ve kapitalistleri kovmak kadar kolay olmadığını görüyorsunuz. Gereken şey, proletaryanın, köylülüğün bir kesimini yeniden eğitmesi, yeniden yetiştirmesidir, proletarya, zengin olan ve geri kalanların yoksulluğu ve gereksinmesinden yararlanıp vurgun vuran köylülerin direnişini kırmak için, çalışan köylüleri kendi tarafına kazanmalıdır. O halde, proletarya mücadelesinin görevi, çarı devirmiş ve toprak sahiplerini ve kapitalistleri kovmuş olmamızla tamamlanmış değildir ve bunu tamamlamak, proletarya diktatörlüğü dediğimiz bir sistemin görevidir.
Sınıf mücadelesi halâ devam etmektedir; yalnızca biçimlerini değiştirmiştir. Eski sömürücülerin dönüşünü engellemek, aydınlanmamış dağınık köylü yığınlarını bir birlik halinde birleştirmek, proletaryanın sınıf mücadelesidir. Sınıf mücadelesi devam ediyor ve bizim görevimiz, tüm çıkarları bu mücadeleye bağlı kılmaktır. Ve komünist maneviyatımızı da bu göreve bağlı kılmaktayız. Biz şöyle diyoruz: maneviyat, eski sömürü toplumunu yıkmaya ve tüm çalışan halkı, yeni, komünist bir toplum kurmakta olan proletaryanın çevresinde birleştirmeye hizmet eden şeydir.
Komünist maneviyat, bu mücadeleye hizmet eden, çalışan halkı tüm sömürüye karşı, tüm küçük mülkiyete karşı birleştiren maneviyattır; çünkü küçük mülkiyet, tüm toplumun emeği ile yaratılan şeyi bir kişinin ellerine bırakır. Bizim ülkemizde toprak ortak mülktür.
Ama bu ortak mülkün bir parçasını aldığımı ve onun üzerinde gereksindiğimin iki katı tahıl yetiştirdiğimi ve artı-tahıldan vurgun vurduğumu varsayalım. Ne kadar çok aç insan varsa, o kadar çok ödeyeceklerini varsayalım. O zaman bir komünist gibi davranmış olur muyum? Hayır, bir sömürücü, bir mülk sahibi gibi davranmış olurum. Bununla savaşmak gerekir. Eğer bunun devam etmesine izin verilirse, önceki devrimlerde birkaç kez olduğu gibi, işler, kapitalistlerin yönetimine, burjuvazinin yönetimine geri kayacaktır. Ve kapitalistlerin ve burjuvazinin yönetiminin yeniden kurulmasını engellemek için, vurgunculuğa izin vermemeliyiz, bireylerin, geri kalanların zararına kendilerini zenginleştirmelerine izin vermemeliyiz ve çalışan halk da proletarya ile birleşmeli ve komünist bir toplum oluşturmalıdır. Birliğin temel görevinin ve komünist gençliğin örgütlenmesinin baş özelliği budur.
Eski toplum şu ilkeye dayanıyordu: soy ya da soyul, başkaları için çalış ya da başkalarını kendin için çalıştır, köle sahibi ol ya da köle ol. Doğal olarak, böyle bir toplumda yetişen insanlar, deyim yerindeyse, analarının sütüyle birlikte şu ruh halini, alışkanlığı, anlayışı da alırlar: ya bir köle sahibisin ya da köle, ya da bir küçük mülk sahibi, bir küçük görevli, bir küçük memur, bir aydın -kısacası yalnızca kendini düşünen ve başkasını umursamayan bir insan.
Eğer bu toprak parçasını işlersem, başkası bana vız gelir; eğer başkaları aç iseler, daha da iyi, tahılım için daha fazla şey alacağım. Eğer bir doktor, mühendis, öğretmen ya da kâtip olarak bir işim varsa, başkaları bana vız gelir. Belki de, eğer başta olanlara dalkavukluk eder, onları hoşnut edersem, işimi elde tutar ve hatta hayatta ilerler ve bir burjuva olurum. Bir komünist, böyle bir ruh haline de, böyle duygulara da sahip olamaz. İşçiler ve köylüler, kendi çabalarıyla kendilerini koruyabileceklerini ve yeni bir toplum yaratabileceklerini tanıtladıkları zaman - bu yeni, komünist eğitimin, sömürücülere karşı mücadele içinde eğitimin, çıkarcılara ve küçük mülk sahiplerine karşı, ben kendi kârıma bakarım ve başka hiç bir şeyi umursamam diyen ruh haline ve alışkanlığa karşı, proletarya ile ittifak içinde eğitimin başlangıcıydı.
Genç ve yetişen kuşak komünizmi nasıl öğrenmelidir, sorusunun yanıtı işte budur.
Bu kuşak, komünizmi, ancak, çalışmalarındaki, eğitim ve öğrenimindeki her adımı, proleterlerin ve çalışan halkın eski sömürücü topluma karşı verdiği sürekli mücadele ile birleştirerek öğrenebilir. Bize maneviyattan söz edildiğinde şöyle diyoruz: komünist için, tüm maneviyat, bu sağlam, birleşmiş disiplinde ve sömürücülere karşı bilinçli mücadelede yatar. Biz, önsüz ve sonsuz bir maneviyata inanmıyoruz ve maneviyata ilişkin tüm masalların hilekârlığını teşhir ediyoruz. Maneviyat, insan toplumunun daha yüksek bir düzeye çıkmasına ve emek sömürüsünden kurtulmasına yardımcı olma amacına hizmet eder.
Bunu başarmak için, burjuvaziye karşı disiplinli ve müthiş mücadelenin ortasında bilinçli yaşama uyanmaya başlayan bu genç kuşağa gereksinmemiz var. Bu mücadelede, bu kuşak, gerçek komünistler eğitmektedir, bu mücadeleye bağlı olmalı ve çalışmalarında, eğitiminde, öğreniminde her adımı bu mücadeleye bağlamalıdır. Komünist gençliğin eğitimi, onlara duygusal konuşmalar ve ahlâkî kuralları vermek değildir. Eğitim bu değildir. İnsanlar, analarının, babalarının, toprak sahipleri ve kapitalistlerin boyunduruğu altında nasıl yaşadıklarını gördükleri zaman, sömürücülere karşı mücadeleyi başlatanların başına gelen acıları bizzat yaşadıkları zaman, kazanılanın savunulması için, bu mücadelenin devamının ne fedakârlıklar gerektirdiğini gördükleri zaman ve toprak sahiplerinin ve kapitalistlerin nasıl da çılgın hasımlar olduğunu gördükleri zaman — bu çevre içinde komünist olmak üzere eğitilmişlerdir. Komünist maneviyatın temeli, komünizmin sağlamlaştırılması ve tamamlanması için mücadeledir. Bu, komünist eğitim, öğrenim ve öğretimin de temelidir. Komünizmin nasıl öğrenileceği sorusunun yanıtı budur.
Öğretim, eğitim ve öğrenim, yalnızca okulla sınırlanmış ve yaşam fırtınasından kopmuş olsaydı, bunlara inanmazdık. İşçiler ve köylüler, toprak sahipleri ve kapitalistler tarafından ezildiği sürece ve okullar, toprak sahiplerinin ve kapitalistlerin ellerinde kaldığı sürece, yetişen kuşak kör ve cahil kalacaktır. Ama bizim okulumuz gençliğe, bilginin temellerini, komünist görüşleri bağımsız olarak geliştirme yeteneğini vermelidir; onları öğrenim görmüş kişiler yapmalıdır. İnsanların okula devam ettikleri zaman sırasında, onları sömürücülere karşı kurtuluş mücadelesine katılmaları için eğitmelidir. Genç Komünist Birliği, ancak öğretim, eğitim ve öğrenimindeki her adımı, tüm çalışan halkın, sömürücülere karşı genel mücadelesi ile birleştirdiği zaman, yetişen komünist kuşağın birliği adına lâyık olacaktır. Çünkü çok iyi biliyorsunuz ki, eski burjuva sistem, dünyanın geri kalan kısımlarında mevcutken, Rusya tek işçi cumhuriyeti olarak kaldıkça, biz onlardan daha zayıf olacağız, yeni bir saldırının sürekli tehdidi altında olacağız; ve ancak sağlam ve birlik içinde olmayı öğrenirsek, daha ilerdeki mücadelede zafer kazanacağız ve -güçlenmiş olarak- gerçekten yenilmez hale geleceğiz. O halde, komünist olmak, tüm yetişen kuşağı örgütlemeniz ve birleştirmeniz ve bu mücadelede bir eğitim ve disiplin örneği vermeniz gerektiği anlamına gelir. İşte o zaman, komünist toplumun yapısını kurmaya başlayabilecek ve onu tamamlayabileceksiniz.
Bunu daha da açıklığa kavuşturmak için size bir örnek aktaracağım. Biz kendimize komünist diyoruz. Komünist nedir? Komünist, Latince bir sözcüktür. Communis, “ortak” sözcüğünün Latincesidir. Komünist toplum her şeye -toprak, fabrikalar- ortaklaşa sahip olunan ve insanların ortaklaşa çalıştığı bir toplumdur. Komünizm budur.
Eğer herkes kendi toprak parçası üzerinde ayrı olarak çalışırsa, ortaklaşa çalışmak mümkün müdür? Ortaklaşa çalışmak hemen getirilemez. Bu olanaksızdır. Gökten düşmez. Zahmet ve acılarla gelir, mücadelenin seyri içinde yaratılır. Eski kitaplar burada hiçbir işe yaramaz; onlara kimse inanmayacaktır. Kişinin kendi yaşam deneyimi gerekir. Kolçak ve Denikin Sibirya’dan ve Güneyden ilerledikleri zaman, köylüler onlardan yanaydı. Bolşevizmden hoşlanmıyorlardı, çünkü Bolşevikler onların tahılını sabit bir fiyattan alıyordu. Ama Sibirya’daki ve Ukrayna’daki köylüler, Kolçak ve Denikin’in yönetimini yaşadıkları zaman yalnızca bir seçenekleri olduğunu anladılar: ya kapitaliste gitmek - o da, hemen, köylüleri toprak sahibinin köleliğine devredecektir; ya da, süt ve bal akan refah içinde bir toprak vaadetmiş olan zahmetli bir mücadelede demir disiplin ve metanet isteyen, ama onları kapitalistlere ve toprak beylerine kölelikten kurtaracak olan işçiyi izlemek. Cahil köylüler bile kendi öz deneyimleriyle bunu anladığı ve gördüğü zaman, sert bir okuldan geçmiş, komünizmin bilinçli yandaşları haline geldiler. Genç Komünist Birliğin tüm faaliyetlerinin temelini işte böyle bir deneyim oluşturmalıdır.
Ne öğrenmemiz, eski okuldan ve eski bilimden ne almamız gerektiği sorularım yanıtlamış bulunuyorum. Şimdi bunun nasıl öğrenilmesi gerektiği sorusunu yanıtlamaya çalışacağım. Yanıt şudur: yalnızca, okul faaliyetlerindeki her adımı, eğitim, öğrenim ve öğretimdeki her adımı, çalışan halkın sömürücülere karşı mücadelesiyle ayrılmaz bir biçimde birleştirmek.
Bu komünizm eğitiminin nasıl ilerlemesi gerektiği konusunu örneklendirmek için bazı gençlik örgütlerinin çalışma deneyimilerinden birkaç örnek aktaracağım. Herkes okumamışlığı ortadan kaldırmaktan sözediyor. Biliyorsunuz ki, komünist bir toplum, okumamış bir ülkede kurulamaz. Sovyet hükümetinin bir emir vermesi, ya da partinin belli bir slogan atması ya da en iyi işçilerin belirli bir kısmım bu göreve ataması yeterli değildir. Genç kuşağın kendisi bu çalışmayı üstlenmelidir. Komünizm, gençliğin. Gençlik Birliğine mensup olan genç erkek ve kadınların şunu söylemesi demektir: bu bizim işimiz; birleşeceğiz ve okumamışlığı kaldırmak için kırsal bölgelere gideceğiz, öyle ki yetişen kuşağımız arasında okuma-yazma bilmeyen kalmayacak. Yetişen kuşağın, faaliyetlerini bu çalışmaya adamasına çabalıyoruz. Biliyorsunuz ki, cahil, okumamış Rusya'yı, çabucak okur-yazar bir ülke haline dönüştürenleyiz. Ama Gençlik Birliği bu işte çalışmaya girişirse, eğer tüm genç insanlar herkesin yararı için çalışırlarsa, 400.000 genç erkek ve kadını birleştiren birlik, kendine Genç Komünist Birliği adını vermeye hak kazanacaktır. Yalnızca kendisinin bilgi edinmesi değil, ayrıca, kendi çabalarıyla cehaletin karanlığından kendilerini kurtaramayan o genç insanlara yardımcı olmak da birliğin bir görevidir. Gençlik Birliğinin bir üyesi olmak, kişinin emeğini ve çabalarını ortak amaca adaması demektir. İşte komünist eğitim, bu anlama gelir. Ancak böyle çalışmanın seyri içindedir ki, genç bir erkek ya da kadın gerçek bir komünist haline gelir. Ancak bu çalışmada pratik sonuçlar alırlarsa, komünist olacaklardır.
Örneğin, yörekent sebze bahçelerindeki çalışmayı ele alalım. Bu bir görev değil midir? Bu, Genç Komünist Birliğinin görevlerinden biridir. İnsanlar açlıktan kırılıyor, fabrikalarda açlık var. Açlıktan kurtulmamız için sebze bahçeleri geliştirilmelidir. Ama tarım eski yoldan yürütülüyor. Bu yüzden daha fazla sayıda sınıf bilincine sahip unsurun, bu çalışmayı üstlenmesi gerekir, o zaman, sebze bahçelerinin sayısının arttığını, alanlarının büyüdüğünü ve sonuçların iyileştiğini göreceksiniz. Genç Komünist Birliği, bu çalışmada etkin bir rol oynamalıdır. Her birlik ve her birlik kolu, buna kendi işi gözü ile bakmalıdır.
Genç Komünist Birliği, her işe yardım eden ve inisiyatif ve girişimcilik gösteren bir hücum grubu olmalıdır. Birlik öyle olmalıdır ki, herhangi bir işçi, onun öğretilerini anlamayabileceği, belki de öğretilerine hemen inanmayabileceği, ama pratik çalışmaları ve faaliyetlerinden, gerçekte, ona doğru yolu gösteren insanlar olduklarını anlayabileceği kişilerden oluştuğunu görebilsin.
Eğer Genç Komünist Birliği, çalışmasını, tüm alanlarda bu biçimde örgütlendirmeyi başaramazsa, bu, onun, eski, burjuva yola kaydığını gösterir. Çalışan halka komünizmin öğretilerinden çıkan görevleri yerine getirmesinde yardımcı olmak için, eğitimimizi, çalışan halkın sömürücülere karşı mücadelesi ile birleştirmemiz gerekir.
Birlik üyeleri, sebze bahçelerini geliştirmek, ya da herhangi bir fabrikada genç insanların öğrenimini örgütlemek vb. için boş olan her saatlerini kullanmalıdırlar. Rusya’yı, çok yoksul ve perişan bir ülke olmaktan çıkarıp, zengin bir ülke haline getirmek istiyoruz. Ve Genç Komünist Birliği, öğrenimini, öğretimini ve eğitimini, işçilerin ve köylülerin emeği ile birleştirmelidir, öyle ki, okullarında kendini hapsedip kalmasın ve komünist kitap ve broşürleri okumakla yetinmesin. Ancak insan, işçiler ve köylülerle yanyana çalışarak gerçek bir komünist olabilir. Ve herkese kavratılmalıdır ki, Gençlik Birliğine mensup olan herkes okur-yazardır ve aynı zamanda da çalışmasını bilir. Eski eğitim yöntemlerini, eski okuldan attığımızı ve onların yerine bilinçli disiplini koyduğumuzu, tüm genç kadın ve erkeklerin subotniklere katıldığını, halka yardım etmek için her yörekent çiftliğinden yararlandıklarını herkes gördüğü zaman -insanlar, emeğe, eskiden baktıkları gözle bakmayı bırakacaklardır.
Köyde ya da kentte -küçük bir örnek veriyorum- temizlik ya da yiyecek tüketimi gibi bir konuda, yardım örgütlemek, Genç Komünist Birliğinin görevidir. Eski, kapitalist toplumda bu nasıl yapılıyordu? Herkes yalnızca kendisi için çalışıyor ve yaşlıların ya da hastaların olup olmadığına, ya da tüm ev işinin, bunun bir sonucu olarak bir ezilme ve kölelik durumunda olan kadının omuzlarına binip binmediğine kimse aldırış etmiyordu. Bununla savaşmak kimin görevidir? Bu, şöyle demesi gereken Gençlik Birliklerinin görevidir: bütün bunları değiştireceğiz; genç insanlardan temizliğin ya da yiyecek dağıtımının ya da temizliğin sağlanmasına yardım edecek, evden eve sistemli soruşturmalar yapacak, güçlerini gereken biçimde dağıtarak ve emeğin örgütlü emek olması gerektiğini göstererek, tüm toplumun çıkarı için örgütlü bir biçimde çalışacak müfrezeler örgütleyeceğiz.
Şimdi elli yaşında kadar olan kuşak, komünist toplumu görmeyi umamaz. Bu kuşak, o günler gelmeden ölüp gidecektir. Ama şimdi onbeş yaşında olan kuşak, komünist toplumu görecek ve bu toplumu kendisi kuracaktır. Ve bu kuşak, yaşamının tüm amacının komünist toplumu kurmak olduğunu bilmelidir. Eski toplumda, çalışma, ayrı aileler tarafından yürütülürdü ve emek, halk yığınlarını ezen toprak sahipleri ve kapitalistler dışında kimse tarafından birleştirilmezdi. Ne kadar kirli ve zahmetli olursa olsun, tüm emeği öyle bir biçimde örgütlemeliyiz ki, her işçi ve köylü, şunu diyebilsin: ben büyük özgür emek ordusunun parçasıyım ve yaşamımı toprak sahipleri ve kapitalistler olmaksızın kurabileceğim. Komünist sistemi yerleştirebileceğim. Genç Komünist Birliği, küçük yaştan, herkesi bilinçli ve disiplinli emek için eğitmelidir. Bu yolla, şimdi karşımızda duran sorunların çözülebileceğinden emin olabiliriz. Ülkemizin elektriğe kavuşması için en az on yıl gerekeceğini varsaymalıyız, öyle ki, teknolojinin son başarıları yoksul toprağımıza hizmet edebilsin. Ve böylece, şimdi onbeş yaşında olan ve on ya da yirmi yıl sonra komünist toplumda yaşayacak olan kuşak, öğrenimle ilgili tüm görevlerine öyle bir yoldan yaklaşmalıdır ki, her gün, her köyde ve her kentte, genç insanlar, en küçüğü, en basiti bile olsa, ortak emeğin bir sorununun pratik çözümü ile uğraşsınlar. Bu, her köyde yapıldığı ölçüde, komünist yarışma geliştiği ölçüde, gençlik, emeğini birleştirebileceğini tanıtladığı ölçüde, bu ölçüde, komünist kuruluşun başarısı, güvence altına alınacaktır. Ancak her adıma bu kuruluşun başarısı açısından bakmakla, ancak birleşmiş, siyasal bakımdan bilinçle çalışan insanlar olmak için yapabileceğimiz her şeyi yapıp yapmadığımızı kendimize sormakla, Genç Komünist Birliği, yarım milyon üyesini, bir tek emek ordusu halinde birleştirmeyi başaracak ve evrensel saygı kazanacaktır.
Toplu Eserler (Almanca), 31. Cilt, s.272-290
(Gençlik Üzerine, Sol Yayınları, 1. Baskı, 1977, s. 302-21)