Hükümet emeklilik yasası üzerine kendimizi ifade etmemizi istemişti. Hak ettiği tek cevabı almış oldu: Emekçilerin mücadeleye girişi! Bütün ülkedeki eylemlerle beraber SNCF, RATP ve eğitimdeki rekor grevlerle 5 Aralık işçi sınıfının güç gösterisi günü oldu.
5 Aralık başarıyla gerçekleşti, çünkü her kategoriden tüm ücretli emekçiyi harekete geçirdi: Ulaşımı ve eğitimi, itfaiyeyi, ambulansı, hastaneyi ve özel sektörün birçok çalışanını… Özel sektör çalışanları bazen yalnız, bazen 10-20 kişilik gruplar veya kortej halinde katılım sağladılar.
Özel veya kamu çalışanları, büyük veya küçük ticari şirketlerde, metalde, gıdada, kimyada veya otomobil sektöründe birlikte mücadele etmenin zorunluluğunu göstermiş olduk. Çünkü hepimiz, bizi daha az maaş için daha fazla çalışmaya iten emeklilik reformunun saldırısı altındayız. Ve çünkü aynı öfkeyi paylaşıyoruz. O zaman, devam etmeliyiz!
Emeklilik reformu bardağı taşıran son damla oldu. Ödenmeyen ücretlere, kırpılan primlere, yetersiz personelle çalışmaya ve işten çıkarılma tehditlerine eklenen son ilave yaptırım oldu. Ve hepimiz aynı gemideyiz! Hastanelerde olduğu gibi Michelin’de de, eğitimde olduğu gibi çağrı merkezlerinde de, SNCF veya RATP’deki gibi Amazon’da da, iş yerindeki baskıların, iş hızlandırma dayatmalarının, bitmeyen yapılanmaların, performans politikalarının acısını çekiyoruz.
Özel sektörde veya kamuda çalışsak da zaman korporatizm zamanı değil. Hükümet ve emrindeki gazeteciler demiryolları çalışanlarını imtiyazlı, RATP otobüs şoförünü Le Havre’dakine göre varlıklı göstermeye çalışıyorlar. Bu oyunda kaybeden hepimiziz çünkü herhangi birimiz, kendisinden daha düşük ücrete çalıştırılan ve daha çok sömürülen bir başkasını her zaman buluyor. CDI’lı [süresiz çalışma sözleşmesi] CDD’liye [kısa süreli çalışma sözleşmesi] göre sözde daha ayrıcalıklı, CDD’li de bir işsize göre vs. vs…
Bu şantajı kabul etmeyelim ve birlikte ortak çıkarlarımızı savunalım. Birlikte bir zafer mümkün!
Emeklilik, ücret, istihdam ve kamu hizmetleri için alacaklarımızı, parası olan kişilerden alalım: Gerçek ayrıcalıklılardan, Macron’un dostları bankacılardan, CAC 40 hissedarlarından, zengin oldukları için emekliliği veya ay sonunu kendilerine dert etmeyenlerden, devletin hediyelerle teşvik ettiği asıl ayrıcalıklılardan alalım.
Hükümet baskı altında. Karşısında giderek yükselen bir direnişi görmek istemiyor ve temizlik için büyük manevralarına şimdiden koyulmuş durumda.
“Sonuna kadar gideriz”i tekrarladıktan sonra, şimdi de “sizi anladım” diyerek gelişen isyanı söndürmek için sendika yönetimlerini sosyal diyaloğa yönlendiriyorlar.
Memur maaşları neredeyse on yıldır sabit kalırken, hükümet birden öğretmenlere zam yapacağının sözünü veriyor. Sistematik olarak emekçilerin haklarını törpüleyen ve kamu kasalarında para kalmadığını beyan eden hükümet birden Noel Babaya dönüşmüş olamaz!
Başbakan Édouard Philippe grevcileri dağıtmak için reformun uygulanma tarihi üzerinde değişiklik gerçekleştirebilir. Başka bir deyişle, grev yapanların yasayla alakaları kalmayacak ama çocuklarının kalacak! Hangi anne-baba, kendi hayatlarından daha kötü bir yaşamı çocukları için ister? İşte, dayanışma hakkında bizlere ahlaki ders vermeye çalışan da yine bu aynı hükümettir!
Bizler için bu hafta belirleyici olacaktır. 5 Aralık, sahip olduğumuz muazzam kolektif gücümüz hakkında bir fikir veriyor. Yenilenebilir [sürdürülebilir] bir greve hazır olmayanları bile cesaretlendirdi, ayrıca bir eşiği aşarak mücadeleye girişenleri de cesaretlendirmiş oldu. Grevler güçlenip çoğalırsa, yeni eylemciler sokağa adım atarsa, 1995’te Juppé’nin yaptığı gibi şimdiki hükümet de geri adım atmak zorunda kalacak.
Öyleyse Salı günü grevde ve sokakta elimizden geldiğince kalabalık olalım. Çarşamba ve gelecek günlerde Macron-Phillipe reformları geri çekilene kadar kavgayı sürdürelim.
Lutte Ouvrière
Çeviri: Kızıl Bayrak / Paris