Gazze savaşı, İsrail'in sivillere, kliniklere ve yardım kuruluşlarına yönelik saldırıları hız kesmeden devam ediyor.
Suriye'deki karışıklık ve İsrail'in ülkenin güneyindeki saldırıları ve toprak gasplarının gölgesinde Gazze'deki savaş hız kesmeden devam ediyor. Filistinli yetkililerin bildirdiklerine göre son 24 saat içerisinde İsrail saldırılarında en az 30 kişi hayatını kaybetti. Ölümlerin çoğu, günlerdir saldırıların hedefinde olan “Kamal Adwan” hastanesinin bulunduğu kıyı şeridinin merkezinde ve kuzeyinde meydana geldi. Salı sabahı Nuseirat mülteci kampındaki bir evin bombalanması sonucu en az yedi kişi öldürüldü ve çok sayıda kişi de yaralandı. Bir gün önce de İsrail saldırılarında en az 50 kişi hayatını kaybetmişti.
El Cezire'nin haberine göre pazartesi günü Cebaliye'de üç kişi insansız hava aracıyla gerçekleştirilen saldırıda öldürüldü. Katledilen bu kişiler mülteci kampındaki evlerini “civarda yiyecek aramak için” terk etmişlerdi. Ardından bombardıman olasılığı korkusuyla kimse cesetleri sokaktan almaya cesaret edemedi. El Cezire'nin haberine göre pazartesi gecesi İsrail askerleri güneydeki Refah kentinde un almaya çalışan sivillere yönelik gerçekleştirdiği saldırıda on kişiyi katletti. Günler önce de Han Yunus'taki bir un dağıtım merkezine düzenlenen benzer bir saldırıda dokuz kişi katledilmişti. Bu, İsrail askerlerinin dağıtılan yardımları almak isteyen aç Filistinlilere ateş açması sonucu en az 112 kişinin katledildiği ve 750'den fazla kişinin yaralandığı 29 Şubat'taki “un katliamının” kötü anılarını canlandırmakta. Devam eden savaş sırasında İsrail defalarca büyük fırınları, BM’nin gıda depolarını ve gıda dağıtımı yapılan alanları bombaladı.
Kasım ayı sonunda İsrail ordusu Han Yunus'ta World Central Kitchen (WCK) adlı yardım kuruluşuna ait bir araca üçüncü ölümcül saldırısını gerçekleştirdi ve BBC'nin haberine göre üçü WCK çalışanı olmak üzere beş kişiyi katletti. İsrail ordusu araçtakilerden birinin “terörist” olduğunu ve İsrail'e yönelik 7 Ekim saldırılarına katıldığını iddia etti ancak bu iddiasına herhangi bir kanıt da sunmadı. WCK ise bu suçlamaları reddetti. Nisan ayında İsrail, WCK'ya ait bir yardım konvoyuna insansız hava araçlarıyla düzenlediği saldırıda yedi WCK çalışanını katletti. Öldürülen Filistinlilerin biri hariç hepsinin Batılı ülke vatandaşı olmalarından dolayı, İsrail'in gıda konvoylarına yönelik gerçekleştirdiği saldırılara ilk kez Batılı hükümetlerden eleştiri yöneltilmişti. Son saldırıların ardından WCK bir kez daha kendini korumak amacıyla Gazze'deki çalışmalarını geçici olarak askıya almak zorunda kaldı.
Ünlü şef José Andrés tarafından kurulan WCK, Gazze'de 50'den fazla ortak mutfak işletmekte ve buradaki insanlar için her gün yaklaşık 170.000 sıcak yemek hazırlamakta. Savaşın başlangıcından bu yana dağıttığı toplam 75 milyondan fazla yemek porsiyonu ile, BM'ye göre nüfusun yüzde 86'sının “akut gıda güvensizliği” çektiği, tecrit altındaki bölgede açlıkla mücadelede en önemli STK konumunda. Çalışanlarının defalarca kasıtlı olarak katledilmelerinin ardından, STK'ya karşı mücadele artık İsrail makamları düzeyine de kaydırılmakta. Bloomberg'in pazartesi günü bir iç yazışmadan aktardığına göre, çalışanlarına yönelik son saldırıdan bir hafta sonra WCK, İsrail güvenlik kontrolünden geçemeyen ve “güvenlik tehdidi” olarak sınıflandırılan yaklaşık 60 çalışanını işten çıkarmaya “zorlandı”. Bu sefer de herhangi bir kanıt sunulmamıştır. İşten çıkarmalar sözde “Gazze'deki tüm insanların güvenliği için” gerçekleştirilmiştir.
İnsani yardım çalışanları için dünyada Gazze'den daha ölümcül bir yer yok. En son BM verilerine göre, savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana İsrail toplamda 343 yardım görevlisini katletti. 2024 yılı, kayıtların tutulmaya başlandığı 1997 yılından bu yana yardım çalışanları için en ölümcül yıl oldu. Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria'da öldürülen insani yardım çalışanlarının sayısı, dünyadaki tüm çatışma bölgelerinde öldürülenlerden yaklaşık bir buçuk kat daha fazladır.
Çeviri: Kızıl Bayrak
Jakob Reimann- Junge Welt / 11.12.24