Kadın işçiler başta çalışma alanlarında olmak üzere, yaşamın her alanında sömürü, baskı ve tacize maruz kalmaktadırlar. Erkek egemen bir toplum düzeninde yaşıyoruz ve ataerkil anlayış hakim. Bu düzende erkeğin, kadın üzerindeki egemenliği sistematik olarak artıyor. Başta çalışma alanlarımızda ve aile ilişkilerimizde olmak üzere yaşamın her alanında eşitsizlikler derinleşmektedir.
Çalışma alanlarımızda kadın ve erkek işçilerin aynı işi yapmalarına rağmen, erkek işçilerin kadın işçilere oranla daha yüksek ücret almaları kadın ve erkek bireyler arasındaki ücret eşitsizliğini göstermektedir.
Aile ilişkilerinde evin reisinin baba olması, anne ve babalar tarafından kız çocuklarına uygulanan baskı ve sıkı denetimin erkek çocuklara oranla daha yüksek olması erkek egemen sistemin aile ilişkilerimize yansımasıdır.
Erkek egemen anlayışla yoğrulmuş kapitalist sistem kadınların ikinci sınıf cins olarak konumlandırır. Böylece tüm işçilere sefaleti dayatırken, öte yandan bunların arasında en zayıf halka olarak gördükleri kadın işçilere ise daha yoğun sömürü koşullarını dayatırlar.
Bu durumun kadın işçilere yansıması sadece düşük ücret değil, fabrikalarda/işyerlerinde baskı, mobbing ve taciz olarak da yansımaktadır. Bu durum karşısında kadın işçilerin mücadele etmesi kaçınılmaz olmalıyken aksine mücadeleden uzak duran bir kadın işçi kitlesi vardır.
Kadınlar kendi çalışmalarının karşılığı olan ücreti aldıklarında bunu eve küçük bir katkı, erkeklerin ücretlerini ise evin temel ücreti olarak görürler. Çünkü erkek daha çok ücret alır kadın ise ücret zammı talep ettiğinde dahi “sen kadınsın fazla parayı ne yapacaksın” gibi söylemlerle karşılaşabiliyorlar. Sonuç olarak, bu durum kadınların emeklerine yabancılaşmasına, ona sahip çıkma konusunda uzak durmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla mücadeleden uzak kalmalarına yol açmaktadır.
Kadınların hem kendi gücünü fark etmesi hem de içinde yaşadığı kapitalist sistemi anlaması için eğitimler, seminerler çok önemli. Kadınların eylemli süreçlerin içinde bulunmalarını sağlayabilmeliyiz. Bunun da zeminini çalıştığımız fabrika ve işyerlerinden başlayarak bulunduğumuz tüm alanlarda kadınların örgütlenmesi ve kadın-erkek ortak mücadele için birlikte hareket etmesi gerekiyor.
Gebze’den metal işçisi