Urallı devrimci "Sverdlov"

Svedrov, Çarlık rejiminin tüm baskılarına direnmiş, bilimsel sosyalizme inancını asla yitirmemiş kararlı bir devrimciydi. Bugün ülkemizde AKP rejimi o dönemin çarlık rejimini aratmıyor. Bizim yapmamız gereken de çok açıktır. Bu gerici rejimin bizi yıldırmasına fırsat vermemek, sosyalizm davasına sonuna kadar sahip çıkmaktır. İşçi sınıfını devrimci partisi etrafında kenetlenmeli, ortaya koyduğu mücadele hattını Sverdlov gibi biz de okullarda, fabrikalarda birer örgütçü ve propagandacı olarak en iyi şekilde hayata geçirmeliyiz.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 29 Ocak 2020
  • 16:28
ikon

Sverdlov, yaşamını devrim ve sosyalizm davasına adamış Bolşevik bir militandı. Rusya’nın Urallar bölgesinde sınıf çalışması yürütüyordu. Partisinin verdiği görevleri en iyi şekilde yerine getiriyor, partisinin kızıl bayrağını layıkıyla dalgalandırıyordu.

İşçiler için o gerçek bir öğretmendi. Bir sorun yaşandığında işçiler ilk ona giderler, ondan fikir alırlardı. Mücadele arkadaşı ve eşi Klavdiya Sverdlova ile birlikte mücadele yürütüyor, birliktelikleri gücünü buradan alıyordu. İşçilerle nasıl konuşacağını çok iyi bilen, onlara güven veren bir devrimciydi. Devlet tarafından arandığı dönemlerde de illegal propaganda-ajitasyon faaliyeti yürütüyor, işçilere yol gösteriyordu.

Yakalandıktan sonra sürgüne gönderilen Sverdlov, kaçana kadar parti yayınlarına yazılar yazdı. Olanaklarını yarattığında sürgünden kaçtı ve illegal olarak faaliyetlerini sürdürdü.

Sverdlov, Lenin’in en yakın yoldaşlarından biriydi. Lenin ile fikir alışverişi yaparlardı. Devrimden sonra örgütçü yeteneği sayesinde “Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesi Başkanı” oldu. “İllegal çevre sayesinde, illegal devrimci çalışma sayesinde, illegal parti sayesinde, hiç kimsenin Sverdlov kadar bünyesinde bütünleştirmediği ve temsil etmediği bu pratik okul sayesinde, yalnız bu yolda, SSCB’nin en yüksek temsilcisi, geniş proleter kitlelerin en iyi örgütleyicisi olabilirdi” diyordu Lenin.

Sverdlov o dönem Avrupa’da kol gezen bir virüse yakalandı ve yatağa düştü. Morali gücünü hep koruyan Sverdlov, eşinin söylemine göre, Lenin’in elini tutarken son nefesini verdi. Sverdlov’un yaşamını yitirmesinden sonra Lenin yaptığı konuşmada şunları söylüyordu:

“Böylesi çarpıcı bir örgütçü yeteneğini kendinden cisimleştiren bir insanın yeri doldurulamaz. Yakov Mihayloviç’i tanıyan bir kimse, onun bitmek bilmeyen çalışmasını gözlenmiş olanlardan hiçbiri, bu konuda tereddüt etmeyecektir.”

Sverdlov, “göğsümde kalbim çarptığı müddetçe, damarlarımda kan aktığı müddetçe mücadele edeceğim” demişti. Gerçekten de tüm yaşamı boyunca büyük bir özveri ve kararlılıkla mücadele etti. Bütün bir yaşamını partisine ve sosyalizm davasına adadı.

 

Günümüzden Sverdlov’a bakmak!

Svedrov, Çarlık rejiminin tüm baskılarına direnmiş, bilimsel sosyalizme inancını asla yitirmemiş kararlı bir devrimciydi. Bugün ülkemizde AKP rejimi o dönemin çarlık rejimini aratmıyor. Bizim yapmamız gereken de çok açıktır. Bu gerici rejimin bizi yıldırmasına fırsat vermemek, sosyalizm davasına sonuna kadar sahip çıkmaktır. İşçi sınıfını devrimci partisi etrafında kenetlenmeli, ortaya koyduğu mücadele hattını Sverdlov gibi biz de okullarda, fabrikalarda birer örgütçü ve propagandacı olarak en iyi şekilde hayata geçirmeliyiz.

Tarihin akışı bizi sosyalizme götürüyor ve bu akışı hızlandırmak bizim ellerimizde. Gelecek mutlak sosyalizm!

U. Ulaş