AKP-MHP iktidarı, rant uğruna doğayı talan ederken, buna karşı çıkan köylülere ise kolluk güçleriyle saldırmaktan geri durmuyor. İktidar, aynı zamanda doğanın katliamı anlamına da gelen projelerini salgını fırsat bilerek pandemi döneminde hayata geçirecek adımlar attı. Canlıların büyük bir kısmının yaşam alanı olan dereler, akarsular Hidroelektrik Santrali (HES) ve Jeotermik Enerji Santrali (JES) projeleri ile yok ediliyor. TMMOB verilerine göre Türkiye’de sadece Orta ve Doğu Karadeniz’de faaliyet gösteren 246 HES bulunuyor. Diğer yandan ise, maden ocaklarının kurulması amacıyla ormanlık alanlar, doğal yaşam alanları tahrip ediliyor. Salgını fırsat bilen sermayedarlar, bu süreçte Ordu Fatsa’da siyanürle altın ayrıştırması yaparken, maden sahasına yakın Gürgentepe, Perşembe ve Fatsa’da yer alan 1986 hektar alan için maden arama alanı ihalesi gerçekleştirdi.
AKP-MHP iktidarı sermayedarlar ile birlikte rant ve talan projelerini hayata geçirirken, hiçbir kanun, kural ya da karar tanımıyor. Daha fazla kâr hırsı uğruna yapılan projelerin sahibi olan şirketler ise, iktidardan güç alarak bu projelere karşı direnen köylülere saldırıyor, onları sindirmeye çalışıyor.
Rant ve talan uğruna AKP-MHP iktidarı doğayı katlederken, bu katliamlara köylüler karşı çıkıyor, eylemler gerçekleştirerek direniyor. Toprağa, suya, hayvana, doğaya sahip çıkan köylüler yeri geldiğinde kepçelerin, TOMA’ların önünde bedenleriyle barikat oluyor, yeri geldiğinde gözaltına alınıyor ancak kararlı mücadelelerinden bir adım dahi geri atmıyor. Yakın zamanda gerçekleştirilmek istenen birçok rant projesine karşı köylülerin yaptığı eylemler, sonuç verdi, rantçılar geri adım atmak zorunda kaldı.
Geçtiğimiz mayıs ayında, Artvin’in Şavşat ilçesinde Mansurat Deresi üzerinde kurulan Hidroelektrik Santrali (HES) projesine karşı köylüler tepki göstermiş, bu projeye karşı açılan davada Danıştay İdari Daireler Kurulu (DİDDK), köylülerin lehine karar vermişti. Böylece dava 10 yıl sonra sil baştan yeniden görülme durumuna gelerek, köylülerin haklı mücadelelerinin bir kazanımı olmuştu.
Diğer bir örnek ise Bursa’nın Yenişehir İlçesi Kirazlıyayla köyünde yaşandı. Kirazlıyayla’da 2014 yılından bu yana bakır, çinko ve kurşun çıkaran Meyra Madencilik’in, geçtiğimiz haziran ayında Kirazlıyayla’da atık havuzu yapımına başlaması üzerine köylüler “zehir solumak istemiyoruz!” diyerek eylemler gerçekleştirmiş, köylü kadınlar bu direnişin simgesi haline gelmişti. İş makinalarının önünde oturma eylemi yapmak istediklerinde ise jandarma saldırısına uğramış ve direnenlerin bir kısmı gözaltına alınmıştı. Ancak direnişlerini sürdürmeye devam ettiler. Yine yakın bir tarihten örnek verecek olursak, Ordu’nun Kargan ilçesine bağlı Çiftlik Mahallesi’ne yapılmak istenen HES için şantiyesi, köylülerin mücadelesi sonucu yıkılmıştı.
AKP-MHP iktidarı bir yandan işçi ve emekçilerin birçok hakkını gasp ederken, hak gasplarına karşı gerçekleştirilen işçi eylemlerine saldırırken, diğer yandan ise rant ve talan projelerine karşı direnen köylülere saldırıyor. Ancak yukarıda sıraladığımız birkaç örnekte de görüldüğü gibi, köy halkı birlik olduğunda, direnişlerini kararlı bir şekilde sürdürdüklerinde sermayedarlar ve iktidar rant ve talan projelerinden geri adım atmak zorunda kalıyor.
Bu topraklarda, doğanın talan edilmesine karşı başta köylüler olmak üzere toplumun önemli bir kesiminde duyarlılık oluştuğu açık. Doğanın katledilmesine karşı köylüler çok defa direnmiş ve birçok direniş zaferle sonuçlanmıştır. Sermaye ve devleti rant ve talan projeleri ile ne kadar saldırırsa saldırsın, bu saldırılara karşı emekçi köylü direnişleri olmaya devam edecektir!
P. Sevra
