10 Ekim hafızalarımızda hep bugün gibi!

Her yer ölmüş insanlarla dolu... Her yerde oluk oluk kan... Nefes almakta zorlanan insanlar... Tüm bunların arasında bir anda her yerden biber gazı kokusu ve sisler gelmeye başladı. İşte o an katil devlet ortaya çıktı. Bize bir kez daha gerçek yüzünü gösterdi.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 10 Ekim 2022
  • 17:36
ikon

10 Ekim Ankara Gar katliamını yaşayan birisi olarak o anları, o günü anlatmak istiyorum. Ben daha önce de Ankara’da eylemlere, mitinglere gitmiştim. Daha öncekilerde her yer polis ablukasının altındayken, her yerde polis arama noktası varken, bu sefer yoktu. 10 Ekim günü nedense hiçbir polis ve arama noktası yoktu.

Alana gittik. Halaylar çekiliyor, marşlar söyleniyor, sloganlar atılıyordu. Coşkulu bir hava ve ortam vardı. Bir yanda güzel güzel köfte kokuları... Sonra o iki patlama anı... Güzel köfte kokularının yerini kan ve yanık kokusu sarmaya başladı.

Yoldaşlar halay çekiyordu, benim kucağımda bir yığın flama vardı. Yoldaşlardan birisi seslendi: “Yoldaşlar yürüyüş başlayacak, kortej oluşturalım” diye. Halay çeken yoldaşlar halaydan ayrılıp korteje geldiler. Ben de flama dağıtıyordum. Yoldaş dedi ki, “Biraz ileri yürüyelim”. Biz de birkaç adım attık. Belki ileri attığımız o adımlar bizi ölümden kurtardı. Ya da ölüme daha çok yaklaştırdı.

Kortej ilerledikten birkaç adım sora “güm” diye bir ses... Birkaç saniye sonra bir ses daha... Kulaklarım çınlamaya başladı. Ortalığı bir anda kan ve et kokusu sardı. Etrafta insanların bağırışları, feryat figan bir hal. Bombanın etkisiyle yerden havaya fırlamıştım. Kucağımdaki onlarca flamadan hiçbiri kalmamıştı. Patlama olmadan önce yanımda bir yoldaş vardı, patlamadan sonra bir başka yoldaş. Patlamanın etkisiyle savrulmuştuk. Ölmüş insanların arasından doğruldum, kaldırdım kafamı. Omuzumda bir el, dedim birisi bana yardım ediyor galiba. Kalkmam için tuttum o eli, bileğinden kopmuş o el, elimde kaldı. Bilekten kopmuş fırlayarak üzerime gelmiş bir el...

Her yerim et parçası... Her yer katledilmiş insanlarla dolu... Her yerde oluk oluk kan... Nefes almakta zorlanan insanlar... Tüm bunların arasında bir anda her yerden biber gazı kokusu ve sisler gelmeye başladı. İşte o an katil devlet ortaya çıktı. Bize bir kez daha gerçek yüzünü gösterdi. Nefes almakta zorlanan, yaralılara yardım etmeye ve yakınlarını bulmaya çalışan insanlar sıkılan biber gazına maruz kaldı. Alandan ayrılan insanlara çeteler saldırdı.

Hatırlıyorum da ben Ankara'ya gideceğimi söylediğimde arkadaşlarım “Gitme patlama olur, ölürsün” dedi. Ben de demiştim ki, “ölüm neyler kılıç gibi keskin bu yüreğe, ölüm korkutamaz bizi”. İnanıyorum ki anaların rahmi kurumadıkça bu topraklarda devrimciler mutlak olacak. Devrime olan inancımızı, mücadelemizi asla bitiremeyecekler.

Gebze’den bir devrimci genç işçi