MESS Grup TİS süreci geçen Eylül ayında başladı ama uzun bir süre sessizlikle geçiştirildi. Gecikmeli de olsa son iki ayda işçilerin yükselttiği talepler ve gerçekleştirdikleri eylemlerle TİS süreci hareketlenmeye başladı. AKP-MHP rejiminin peş peşe yaptığı zamlar, TL’nin hızla değer kaybetmesi ve artan enflasyon, sendikaların hazırladıkları taslakları eskitti. Asgari ücrete yapılan zamma göre taslaklarda talep edilen ücret artışının revize edilmesi kaçınılmaz oldu. Bu taleple harekete geçen metal işçilerinin sesi yükselmeye başladı.
Metal işçileri hayat pahalılığı karşısında sözleşme taslaklarının çoktan çöp olduğunu ifade ederken sendika bürokratları da işçilerin biriken öfkesinin karşısında kendilerini kurtarmak için patronlara kafa tutuyormuş, “grevse grev eylemse eylem” diyerek mücadele ediyormuş gibi görünmek zorunda kaldılar. Görünen o ki, başından beri bürokrat takımı ile MESS arasında ‘danışıklı döğüş’ sürüyor, diğer bir ifade ile taraflar bir orta oyunu sergiliyor. MESS’in kodaman takımı, TM ağalarının ‘imaj düzelte’ manevrası yapmalarına izin veriyor. Zira yansıyan bilgiler, MESS’le TM’nin %25’lik zam konusunda anlaştığına işaret ediyor. Sergilemek istedikleri orta oyununda sendika ağaları “asıp-kesecek” MESS ise kademeli bir şekilde teklifini %25’e çıkartacak.
Metal işçileri revize istiyor!
Metal işçileri taslaklardaki zam oranlarının revize edilmesini istiyor. Bu konuda iki sendikanın da böyle bir gündemimiz yok diyor ve işçileri ‘belirlenmiş taslak revize edilemez’ yalanıyla aldatmaya çalışıyorlar. Fabrikalarda iki sendikanın da yaygın olarak yürüttüğü propagandanın başında bu palavra geliyor.
Adı üstünde taslak, bağıtlanmamış değişebilir. Hatta imzalanmış TİS’lerde bile işçilerin ek protokol talep etme hakkı var. Ağustos ayında taslaklar açıklandı. Eylül itibariyle geçerli olması gereken TİS, anlaşmazlıklarla uzlaşmazlıklarla süreç bugüne kadar uzatıldı. Beşinci ayın içerisinde ve işçiler hayat pahalılığı karşısında en azından kayıplarının giderileceği bir zammın yapılmasını istiyor.
Sendika bürokratlarının bugün tek çabası taslaklardaki zam oranlarını veya yakın bir oranı geçirebilmek. Mart ayındaki 6. ay enflasyon zammını de ekleyerek %50’lerde, %60’larda bir zam alınmış görüntüsü verebilmek için algı yaratma söylemlerine başladılar. TM bunun için görüşmelerin sonuçlanmasını Mart’a yakın bir tarihe atma, grev tarihini de buna uygun bir tarih için açıklama hamlesi ile oyunun bu etabını geçmeye çalışıyor.
İnsanca yaşamaya yetecek ücret için mücadele!
Taslakların revize edilmesi gerektiği açık. Ama yüzde 27 veya yüzde 30’u biraz aşan bir miktarda değil. MESS kapsamındaki birçok fabrikada işçilerin saat ücreti, artık asgari ücretin saat ücretinin de altında kalmıştır. Zaten yüksek bir zam alınmış gibi gösterilen asgari ücret, açlık sınırı hattında. Yoksulluk sınırı ise 13 bin 72 TL olarak hesaplanıyor. Saray rejiminin peş peşe yaptığı zamlar ise işçilerin durumunu daha da kötüleştiriyor.
Patronların bize açlık, yoksulluk reva gördüğü açıktır. Sendikaların başına çöreklenmiş ağa-çete takımı ise “MESS’in teklifini kabul etmiyoruz, taslaklarımızdaki orandan vazgeçmiyoruz” diyerek oyun çeviriyor. Gerçekte amaçları ‘çıplak ücret’ hali açlık, ‘giydirilmiş ücret’ hali sefillik olan bir girdabı bizlere onaylatmaktır.
Metal işçilerinin mücadelesi, MESS patronlarına karşı ve sendika bürokratlarına rağmen insanca yaşam koşulları ve dolayısıyla insanca yaşamaya yetecek ücret talebi için olmalıdır. Taslakların revize edilmesi istenirken oran veya saat ücretine yapılacak zam miktarı da buna göre belirlenmelidir.
MESS dayatmaları kabul edilemez!
Metal işçilerinin revize talebi geçim kaygısı ile birlikte öne çıkıyor fakat en az ücret zammı kadar önemli olan ve bu TİS’le gasp edilmek istenen haklar da var. 3 yıllık sözleşme dayatması, ikramiyenin tam ay üzerinden değil işçinin işe geldiği gün üzerinden verilmesi, sendikal izinlerin azaltılması, deneme süresinin 4 aya çıkartılması vb. Bu hakları savunmak en az ücret zammı kadar önemli. Bunlara dokunulmasını engellemek mücadelenin temel halkası olmalıdır.
Yeni haklar kazanma süreci olması gereken TİS’ler bugün için elde olanı koruma haline dönüşüyor. Sermaye fırsat bulduğunda zaten kırıntı durumuna düşürülen hakları geri almak için hamle yapıyor. Bu sözleşmede MESS’in dayatmaları tam da elde kalan haklardan kırpmaya başlama hamlesidir. Tüm fabrikalarda işçiler MESS’in bu küstahça dayamalarını kararlılıkla reddetmeli bu bağlamda mücadele hattını güçlendirilmelidirler.
Eylemler başladı, grev denildi ama...
Türk Metal de Birleşik Metal de eylemler gerçekleştiriyor. Türk Metal’in yetkili olduğu fabrikaların bir kısmında asgari ücret zammının ardından MESS’in teklifine karşı eylemler yapıldı. Ardından birçok kent merkezinde eylemler gerçekleştirildi. Son olarak da 2 Ocak’ta Kocaeli’de merkezi bir miting yapıldı. Birleşik Metal ise mesaiye kalmayarak attıkları ilk adımın ardından 1 saatlik iş durdurma eylemleriyle süreci devam ettiriyor.
Türk Metal’in eylemleri Pevrul Kavlak ve Türk Metal şovlarına dönüşürken, Birleşik Metal’in iş durdurmaları üretime ciddi anlamda yansımaktan ve patrona basınç uygulamaktan uzak kalıyor.
Birleşik Metal 14 Ocak’ta 4 işletmeye ait 8 fabrikada; 18 Ocak’ta bunlara eklenecek 6 fabrikada greve çıkacaklarını açıkladı. Türk Metal Gemlik eyleminde grevi dillendirdi. Ama greve dair somut bir açıklama henüz yok. 2 Ocak’ta yol haritası açıklanacak denildi. TÜİK’e söz söylemek ve MESS’i el sıkışmaya çağırmaktan başka bir şey yapılmadı. Günlerce baskı ve tehdide maruz kalarak geldikleri Pazar mitinginde işçiler, 20 dakikalık şovun dışında herhangi bir şey göremedi. Pevrul Kavlak’ın attığı nutuk dinletildi ve işçiler geri gönderildi.
İnsanca bir yaşam ve ücret için grev!
Metal işçileri patronların karşısına taban örgütlülüğüne dayanan, söz-yetki-kararın işçilerde olduğu bir grev iradesiyle çıkmalı. Bugünden grev yasaklarına karşı hazırlıklı olunmalı, AKP-MHP rejiminin grev yasakları tanınmamalı hem MESS’e hem onu koruyan saray rejimine karşı mücadele için şimdiden hazırlık yapılmalıdır.
Sendikaların dillendirdiği grevler çoktan çöp olmuş taslaklar, eriyip gitmiş zam oranları içindir. Verili taslaklar için greve çıkmanın kendisi de bir sorun alanı. Grev ile metal işçileri gücünü koymalı ama insanca yaşamaya yeten bir ücreti sağlayacak revize edilmiş bir taslak ile greve çıkılmalıdır. Aynı zamanda MESS dayatmalarını püskürtecek uzun soluklu bir greve hazırlık yapılmalıdır.
Sendikalar taslakları revize etmeye yanaşmazken işçilerde ise grev sürecinde taslakların fiilen geçersiz olacağı beklentisi var. İş sendika ağalarına kalırsa grevin olacağı şüpheliyken bu yaklaşım hem beklemeci hem devam eden sürece müdahaleyi zayıflatıyor. Taslakları bugün revize etmeyenlerin grev sürecinde bunu yapmalarının güvencesi olabilir mi? Kaldı ki, ağa takımının derdi grev yapmak değil, metal işçilerinin biriken öfkesini yumuşatmaktır. Zerre kadar samimi olsalardı ilk işleri taslakları revize etmek olurdu.
Metal işçileri beklemeci/pasif değil, sürece etkin katılan bugünden birliğini güçlendiren, taleplerini birliğinin gücü ile ortaya koyan, sendika bürokratlarının tahakkümünü parçalayarak inisiyatifi ele alan bir temelde örgütlemelidirler. Bu olmadan ne MESS’in kodaman takımına ne sendika ağalarına ne grevleri yasaklayacak olan AKP-MHP rejimine karşı etkili bir direniş sergilenebilir.