Yalanlara ve sahte vaatlere karşı mücadeleye!

Bu cendereden çıkışın yolu işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesinden geçiyor. Mafyatik Saray rejiminin yalanlarından, düzen muhalefetinin sahte vaatlerinden, sefalet ve karanlıktan çıkabilmek ancak örgütlü mücadeleyle mümkün olacaktır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 29 Kasım 2022
  • 19:00

Kapitalist sistemin yaşadığı ekonomik kriz, tüm dünyada işçi ve emekçilerin yaşamlarını görülmemiş boyutlarda ağırlaştırdı. Dünyanın hemen her ülkesinde işçi ve emekçiler yoksullaşırken bir avuç asalak kapitalist servetlerini katlamaya devam etti/ediyor. Enflasyon, yoksulluk ve işsizlik tüm kapitalist ülkelerde milyonların başlıca sorunu durumunda. Emperyalist-kapitalist sistemin neden olduğu savaş ve saldırganlığın, derinleşen ekonomik krizin, salgınların, iklim, su ve gıda krizinin tüm faturası yüz milyonlarca işçi ve emekçinin sırtına yükleniyor.

Türkiye’de de benzer bir süreç işliyor, işçi ve emekçiler uygulanan neoliberal ekonomi politikalar sonucu her geçen dakika daha da yoksullaşıyor, işsiz kalıyor ve sefaletin dipsiz kuyusuna itiliyor. TÜİK’in açıkladığı gerçek dışı rakamların bile örtemediği yoksulluk Saray rejiminin manipülasyonlarıyla üstü örtülmeye çalışılıyor. Saraylarında sefahat sürenler, yaşanan hayatın pahalığının elbet geçeceği safsataları ile günü kurtarmaya çalışıyor. Dünyanın her yerinde “enflasyon”nun var olduğunu, Türkiye’nin ise ekonomisinin iyi, rafların her çeşit ürünle dolu ve açlığın olmadığını iddia ediyorlar. Saray’ın kokuşmuş medyası da bu iddiaları desteklemek için her cinsten yalana ve manipülasyona başvuruyor. Örneğin, Türkiye’de enflasyonun resmi rakamlarla yüzde 85’e dayanmasını görmezden gelerek, Almanya’da son 40 yılın en yüksek enflasyonunu (yüzde 12) “son dakika haberi” olarak sunup Türkiye’de ekonominin hiç de o kadar kötü olmadığı algısı yaratmaya çalışıyor.

Ancak karşılaştırmalı somut veriler tüm bunların yalandan ibaret olduğunu ortaya koymaya yetiyor. Türkiye ile Avrupa ülkelerindeki asgari ücreti, alım gücü üzerinden karşılaştıran CHP’li Veli Ağbaba’nın yaptığı çalışmaya göre, AB’deki asgari ücretli, Türkiye’dekilerden çok daha fazla yumurta, süt, yağ, et, şeker gibi temel gıda ürünleri alabiliyor.

Öte yandan resmi enflasyon verileri de Türkiye’deki gıda enflasyonunun Avrupa’dan 7 kat fazla olduğunu ortaya koyuyor. Resmi rakamlara göre Türkiye’deki gıda enflasyonu yüzde 99,05 iken Avrupa bölgesinde yıllık gıda enflasyonu artışı yüzde 13,8 olarak hesaplandı.

Sermayenin demir yumruğu AKP, uyguladığı ekonomi politikalarla Aralık 2002’de devraldığı yüzde 29,7’lik bir enflasyonu 20 yılda resmi rakamlara göre yüzde 83,4’lere kadar yükseltti. Resmi rakamlara göre bile Türkiye enflasyonda dünya birincisi konumunda. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) verilerine göre ise Türkiye’de yıllık enflasyon yüzde 83,45 iken, ikinci sıradaki Arjantin’de ise yüzde 83 oranında. AKP şefi Erdoğan’ın “iş beğenmiyorlar” iddiasının aksine Türkiye, işsizlikte de Avrupa’yı geride bıraktı. OECD tarafından yayımlanan son verilere göre Türkiye, yüksek işsizlikte dünya sıralamasında beşinci sırada yer alıyor.

Dünyanın pek çok ülkesinde emekçiler hayat pahalılığına, yüksek vergilere, zamlara, düşük ücretlere karşı sokağa çıkıyor ve eylemler gerçekleştiriyor. Sermaye kodamanları ve Saraylılar bu gerçeğin farkında olarak işçi ve emekçileri sokaktan uzak tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Öte yandan düzen muhalefeti de milyonlara seçimleri işaret ederek beklemelerini salık veriyor. Düzen muhalefetinin Saray rejiminden farklı olmayan ekonomi politikalarının milyonların yarasına merhem olmayacağı ise açıktır. Bu cendereden çıkışın yolu işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesinden geçiyor. Mafyatik Saray rejiminin yalanlarından, düzen muhalefetinin sahte vaatlerinden, sefalet ve karanlıktan çıkabilmek ancak örgütlü mücadeleyle mümkün olacaktır.

K. Düşgör