Mehmet Şimşek, “Türkiye’yi gri listeden çıkarmayı başardık” diye açıklama yaptı.
Şimşek “başardık” derken başarısızlığı gizlemeye çalışıyor. Zira Türkiye’nin Gri Liste’ye alınmasına neden olan AKP iktidarının icraatlarıdır. Yani, Şimşek’in saraydaki efendilerinin “başarısıdır” Türkiye’nin Gri Liste’de olması.
***
“Mali Eylem Görev Gücü/FATF” OECD bünyesinde bir oluşum ve 2021 yılında “kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu için” Türkiye'yi Gri Liste’ye almıştı. Gri Liste “kara para aklama ve terörizmin finansmanını önleme politikalarında stratejik eksiklikleri olan ülkeleri kamuya açık bir şekilde tanımlıyor, listeliyor”.
Sermaye düzeninin kodamanları tarafından oluşturulan FATF, piyasanın kurallarını belirliyor. Aslında piyasa kurallarına göre sermaye akışını dizayn etmeye çalışıyor. Gri Liste’de yer alan ülkelere yabancı sermayenin girişi azalıyor. Bundan dolayı Türkiye gibi yabancı sermayeye muhtaç olan ülkeler için Gri Liste’den çıkmak önem taşıyor.
Şimşek “başardık” diye duyurunca akla ilk gelen soru şu oluyor: Türkiye bu listeye neden ve nasıl girmeyi “başardı”?
İlk olarak 2010 yılında Gri Liste’ye alınan Türkiye, “gerekli kanunun çıkarılmasıyla” 2014’te listeden çıkarıldı. AKP-MHP iktidarının izlediği ekonomi politikalardan dolayı 2021 yılında Türkiye Gri Liste’ye tekrar alındı.
2013 yılına kadar düşük kur üzerinden enflasyon tek hanede tutuluyordu. Ekonomik büyüme masalları anlatan iktidar, kredi ile tüketimi körükleyerek seçimlerden kazançlı çıkmayı başarıyordu. Buna karşın izlenen politikaların faturası durmaksızın kabarıyordu. Nitekim 2013 yılından sonra TL değer kaybetmeye başladı ve para çıkışı azaldı. Sonrasında yaşananlar ise şunlar oldu: İnşaat sektörüne yapılan yatırım, doğa ve madenlerin talanına dayalı birikim, kredi, kara para aklama, uyuşturucunun taşınması, mafyatik icraatlar, servete çökme, yasa dışı bahis, kripto para…
Bunlara ek olarak 2021’de yurt dışından döviz olarak getirilen paradan alınan verginin kaldırılması için yasa çıkarıldı ve dolar karşılığı vatandaşlık satılmaya başlandı. Bu sayede dünyanın önde gelen birçok mafya babası Türkiye’ye gelerek vatandaşlık ve pasaport aldı. “Yerli/milli” dinci-faşist rejim ülkeyi mafya babalarının cenneti haline getirdi.
Bu noktada akıllara gelen soru ise, Küresel Yolsuzluk Algı Endeksi’nde ülkenin en diplerde bulunmasına rağmen Gri Liste’den nasıl çıkıldığıdır? Ya da Gri Liste’den çıkıldıysa Türkiye Küresel Yolsuzluk Algı Endeksi’nde neden alt sıralarda yer alıyor? Diğer bir ifadeyle, Türkiye Küresel Organize Suç Endeksi’nde neden başlarda yer alıyor?
“Yabancıya rüşvet suçu” ve “kara paranın aklanması” arasında büyük bir bağ var. Bu konuda belli raporlar var Türkiye’nin yetersizliğine ilişkin. Ancak tüm bunlara rağmen, her gün abartılı haberlerle servis edilen “mafyalara operasyon”, “Kripto paraya hukuki düzenleme” gibi şovlar, güya Türkiye’nin Gri Liste’den çıkarılmasını sağladı. Türkiye'nin, Gri Liste’den çıkmak için FATF toplantılarında suç örgütlerine yönelik iki operasyonu örnek gösterdiği öğrenildi. Bunlar işin gösteri kısmı. Esas mesele Şimşek’in yabancı sermaye kodamanlarına verdiği vaatlerdir. Zira rejim ne “teröre verdiği desteği” azalttı ne mafyanın ağababalarına dokundu.
***
Başa dönüp tekrar soralım: Türkiye’yi mafyatik bir cennet haline getiren kendi rejimleri değilmiş gibi konuşan Şimşek neyi başardı?
Dinci-faşist rejim kara para aklama ve mafya şeflerine ülkeyi açma politikasında “çok başarılı.”
Gri Liste’den çıkılması yabancı sermayenin “engel” saydığı şeylerin kaldırılmasında da bir “başarı” sayılmalı.
Rüşvet, yolsuzluk, rant mafyatik rejimin normali olarak devam ederken “başarı” ise sermaye sınıfının hanesine yazıldı. Gri Liste’den çıkma “başarısı”nı yorumlarken “yine de iyi ilerledik” cümlesi uygun düşüyor. Sosyal medyada yayınlanan bir videoda bir sınıf öğretmeni öğrencilerine sorular soruyor. Cevapları bilemeyen bir çocuğun tesellisi “yine de iyi ilerledim” oluyor. Rejimin ekonomiden sorumlu bakanı Mehmet Şimşek emekçilere bu sözü söyletmek istiyor… Çocuk için sevimli görünen cümle, rejim açısından tam bir fiyaskoyu ifade ediyor. Fiyaskonun bedelini ise yazık ki halen mafyatik rejime karşı örgütlü mücadeleyi yükseltmeyen emekçiler ödüyor.
G. Umut