Türkiye burjuvazisi, oluşumundan bu yana işçi sınıfını kontrol altında tutabilmek ve ilerici-devrimci güçlerle buluşmasını engellemek için dini her zaman kullandı. Sınıf mücadelesinin gücü ile bağlantılı olarak dönem dönem “laiklik” adına bazı uygulamalara başvurulsa da dinsel gericilik bu topraklarda hep korundu ve desteklendi. Düzenin bekası için gereken örgütsüz, itaat eden, hak aramayan, ses çıkarmayan işçi sınıfı ancak dinsel gericilik eliyle yaratılabilirdi. Öyle de oldu. Tarikatların palazlanması ve bir ağ gibi çocukların-gençleri sarması aniden olmadığı gibi, birkaç sapkının sefaleti de değildir. Emperyalistlere göbekten bağlı Saray rejiminin tercih ettiği politikalar sonucu gelinen bir noktadır bu. AKP’li yıllarda ise bizzat emperyalistlerin tercihlerinin ürünü olarak tarikat-cemaat yapılanmaları sağlıktan eğitime, yargıdan orduya her alanda önü açıldı ve güçlendirildi.
Piyasanın ihtiyacı ve dini referanslar
Bugün 6 yaşında bir çocuğa tecavüz olayıyla bir kez daha açığa çıkan tarikat ve cemaat karanlığının toplumun üzerine karabasan gibi çökmesinin nedenlerinden biri de özellikle eğitim alanında tercih edilen politikalardır.
AKP’li yıllarda eğitim; piyasalaştırma, güvencesizleştirme ve gericilik kıskacında büyük bir yıkıma sürüklendi. Piyasa koşullarının ihtiyacına göre belirlenen eğitimin içeriği ise dini referanslar esas alınarak düzenlendi. Bu süreçte vakıf, dernek, cemaat ve tarikatların eğitimde söz sahibi olmasının önünü açan yasa ve uygulamalar bir bir devreye sokuldu. Öte yandan eğitimin fahiş bedelleri olması nedeniyle işçi ve emekçi çocukları cemaatlerin dershane ve yurtlarına mecbur bırakıldı.
MEB-tarikat ortaklığı
18. MEB Eğitim Şura’sında alınan kararla, Gülen-AKP gerici ortaklığının projesi olan 4+4+4 sistemi, eğitim emekçilerinin itirazlarına rağmen hayata geçirildi. Bu düzenlemeyle birlikte imam hatiplerin orta kısımları yeniden açıldı. 66 aylık çocuklar zorunlu olarak ilkokula başladı. Meslek lisesi öğrencilerini “ucuz iş gücü” olarak piyasaya sunan politikaların yolu açıldı. Aynı zamanda TÜRGEV, Ensar Vakfı, TÜGVA, İlim Yayma Cemiyeti, Hayrat Vakfı, İHH başta olmak üzere gerici vakıflarla ile MEB arasında protokoller imzalanarak tarikat temsilcilerinin okullara sızmasının ve “sosyal etkinlik”ler yapmasının önü düzlendi. İmzalanan protokollerle, gericilerin devlet okullarında “değerler eğitimi” adı altında çeşitli konularda ders ve seminer verebilmesinin, kendi yayınlarını dağıtabilmesinin, para toplayabilmesinin ve öğrencileri kurumlarında stajyer olarak eğitebilmesinin imkanları sağlandı. Öğrencilere dönük gerçekleştirilen sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel, teknolojik etkinlikler, yarışmalarla mesleki ve teknik kurslar düzenleme, öğrenci kampları vb. faaliyetlerde vakıf personelleri görev aldı.
Eğitime dönük sistematik bu müdahaleler sonucu bilimsellikten gitgide uzaklaşıldı. Müfredatlarda yapılan cinsiyetçi, ırkçı ve dinci değişiklikler, fen derslerinde yaratılış anlatısının evrim teorisiyle eşitlenme girişimleri, zorunlu din derslerinde bir mezhebin öğretilmesi, laboratuvarların kapatılıp mescitlerin açılması bunun örneklerinden bazılarıdır.
Ana sınıflarından üniversitelere dek eğitimin her kademesinde, öğrenci yurtlarında, dershanelerde, özel okullarda çocuklar ve gençler gericiliğe teslim edilirken, okul öncesi çocuklar için özellikle emekçi mahallerinde Sibyan Mektepleri açıldı. Gerici vakıflar, Millî Eğitim Bakanlığı ile ortak çalışma altında tüm il ve ilçelerde yaygınlaştırıldı.
***
MEB ile iş birliği yapan gerici vakıfları şöyle sıralayabiliriz:
TÜRGEV
MEB ile TÜRGEV arasında öğrencilere yönelik kurslar düzenlenmesine ilişkin imzalanan protokol kapsamında düzenleyeceği etkinliklerde görevlendirilecek öğretmenlerin ücretlerinin MEB tarafından ödenmesi kararlaştırıldı. Bunun yanı sıra Limak İnşaat ve Ticaret A.Ş. tarafından yaptırılan Siirt Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin, öğrenci pansiyonu, konferans salonu ve spor salonu TÜRGEV’e tahsis edildi. Öğrenci yurtları yapımı yetkisi MEB’ten alınarak TÜRGEV’e verildi. Protokole göre tüm masraflar MEB tarafından karşılanmaya devam ediyor.
Ensar Vakfı
MEB ile Ensar Vakfı arasında “Değerler Olimpiyatı ve Namaz Bilinci ve Diriliş” temalı protokoller imzalandı ve sayısız konferans yapıldı. Karaman’da Ensar Vakfı ve Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği (KAİMDER) bünyesinde bulunan evlerde 9 ve 10 yaşlarındaki 45 erkek öğrencinin üç yıl boyunca cinsel istismara maruz kaldığının ortaya çıkmasının ardından tüm AKP kurmayları yıllardır siyasi iktidarın desteği ile hareket eden ENSAR Vakfı’nın arkasına sıralandı. AKP’liler ENSAR Vakfının devlet okullarında yaz okulu çalışmaları yapması için seferber oldu, kampanya yürüttü.
İnsani Yardım Vakfı
MEB ile İnsani Yardım Vakfı (İHH) ilişkisi ortak yürütülen “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var” projesiyle somutluk kazandı. Türkiye’deki okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde özel ve devlet okulu ayrımı yapılmaksızın “gönüllük esası” çerçevesinde ilgili projeye desteğin sağlanması talimatını içeren MEB kararı doğrultusunda söz konusu projenin tanıtımı için il il kampanyalar örgütlendi. 2011 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla vergi muafiyeti tanınan İHH Vakfı’na 2013’te “yardım toplamada izne tabi olmama” statüsü verildi. MEB, Diyanet, Eğitim-Bir Sen ve İHH’nın ortaklaşa yürüttüğü “Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var-İyilikte Yarışan Sınıflar” kampanyası adı altında, okul girişlerinde İHH panoları oluşturuldu, öğretmenlere zorla İHH kumbaraları dağıtılarak sınıflara koyuldu.
Birlik Vakfı
MEB ile Birlik Vakfı arasında “Osmanlı Türkçesi Eğitimi” düzenlenmesine yönelik iş birliği protokolü imzalandı. Protokol gereği Birlik Vakfı, halk eğitim merkezlerinde düzenleyeceği Osmanlı Türkçesi Eğitimi kursları aracılığı ile tüm vatandaşlara ideolojik propaganda yapma fırsatı yakaladı.
Hayrat Vakfı
Nur Cemaati’nin Nakşibendi koluna bağlı Hayrat Vakfı ile MEB arasında 2014’te “Osmanlı Türkçesi Eğitimi” ve “Kur’an-ı Kerim Okuma, Anlama ve Yorumlama” eğitimleri düzenlenmesine yönelik işbirliği protokolü imzalandı. Vakfın, milli eğitim müdürlüğü ile koordineli çalışacağı bildirildi. Okul yönetimlerinin, vakfın öğrencilere yönelik düzenleyeceği kursların fiziki ortamların hazırlanmasında ve araç gereçlerin temininde vakfa yardım edeceği belirtildi.
Su Vakfı
MEB ile Su Vakfı arasında imzalanan bir protokol bulunuyor. AKP şefi Erdoğan’ın da kurucuları arasında bulunan vakfın MEB’le işbirliğinin ardından “Mavi Damla” projesi çerçevesinde çok sayıda kitapçık ve broşür okullara dağıtıldı, seminer verildi.
TÜGVA
Kendilerini “Allaha söz veren mücahitler” olarak tanımlayan TÜGVA ile MEB arasında imzalanan “Medeniyet ve Değerler Protokolü” kapsamında vakfa okul derslikleri tahsis edildi. TÜGVA’nın derslere ara verilen salgın döneminde ortaokul öğrencilerine yönelik hazırladığı “Kitap-Film-Müzik Rehberi”nde ilahiler, hadis kitapları ve mehter marşları dikkat çekmişti. Vakfın müzik grubunun şarkılarında da 15 Temmuz darbe girişimiyle mücadele “cihat” olarak yer almıştı.
Türkiye Diyanet Vakfı
Türkiye Diyanet Vakfı ile imzalanan protokolle ile okul öncesi eğitim kurumlarında 4-6 yaş çocuklar için Kur-an Kursu açılmasına imkân sunuldu. Daha okuma yazma bilmeyen ve gelişiminin erken evrelerinde olan çocuklara böyle bir eğitimin verilmesine eğitim emekçileri tepki gösterdi.
Süleymancılar
MEB ile Süleymancılar arasında, “Değerler Eğitimi Protokol” imzalayarak cemaatin gerici ideolojisini okullarda düzenlediği seminerlerde çocuklara aktarmasının önü açıldı.
İnsan Vakfı
MEB, İnsan Vakfı’nın “Mescitsiz Okul Kalmasın” adı altında okullarda yürüttüğü kampanyaya onay vererek, sponsor oldu.
İlim Yayma Cemiyeti
İlim Yayma Cemiyeti'ne online sistemindeki öğretim programlarını kullanarak her düzeydeki öğrenciye yönelik sosyal, kültürel, mesleki ve teknik kurslar düzenleme olanağı verildi. Ayrıca Gençlik ve Spor Bakanlığı kendisi yurt açmak yerine İlim Yayma Cemiyeti’ne yurtlar açtırmıştır.
Hiranur Vakfı
Çocuk istismarı ile gündemde olan İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın MEB ile resmi bir protokolü kamuoyuna yansımamış olmasına rağmen Sancaktepe 19 Mayıs İlköğretim Okulu içerisinde yer alan 15 Temmuz İmam Hatip Ortaokulu’na gelerek öğrencilere ders verdiği basına yansıdı. Söz konusu “eğiticilerin” okula sarıkla cüppeyle gelerek, okul çıkış saatinde de bahçede dolaşmalarına okul müdürü tarafından izin verildiği ortaya çıktı. Gerici vakfın Saray’ın bakanı Süleyman Soylu ve AKP’li bürokratlarla yakınlığı biliniyor. Vakfın bağlı olduğu cemaatin kurucusu Mahmut Ustaosmanoğlu kız çocuklarının okula gitmemesini savunuyor. Her mahalleye çocuklar için medrese hedefi olan Ustaosmanoğlu’nun Haziran’da gerçekleşen cenazesine AKP şefi de katılmıştı. AKP şefi, kız çocuklarının okumasını doğru bulmayan Ustaoğmanoğlu’nu “ilim, irfan, hikmet sahibi” olarak tanımlamıştı.
Merkezi Sancaktepe’de bulunan vakfın Sultanbeyli, Çekmeköy, Üsküdar, Kartal, Pendik ve Tuzla’da; Kocaeli’nde Gebze ve Gölcük; Bursa’da ise Karacabey’de temsilcilikleri bulunuyor. Vakıf kendi sitesinde “600’ün üzerinde farklı diyarlardan talebesi” olduğunu belirtiyor. Vakfın Afrika ülkelerinde de faaliyetleri olduğu belirtiliyor. Vakfın sosyal medyada en sık kullandığı sloganlardan biri “Bir hafız da siz yetiştirin” kampanyası. Vakfın hemen hemen tüm paylaşımlarında küçük yaşlardaki erkek çocuklarının fotoğrafları kullanılıyor. Vakıf ayrıca, dijital mecralardaki bütün platformlarda hesap numarası paylaşarak “çevrimiçi bağış” topluyor.
***
Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin ve sefaletin vardığı noktanın yol açabileceği muhtemel sosyal bir patlamadan ölesiyle korkan Saray rejimi, düzenin bekası için toplumu dinle uyuşturarak yönetmeye çalışıyor. Tarikat ve cemaatlerin muhtemel bir sosyal patlamaya karşı üstlendiği bariyer rolünü çok iyi bilen Saray rejiminin elinde önemli bir güç olan tarikat-cemaat karanlığı ancak sokakta ve mücadele yoluyla parçalanabilir. On yıllara yayılan bu koyu karanlığı ancak işçi sınıfının örgütlü mücadelesi dağıtabilir.