“Normalleşme” sözü 31 Mart yerel seçimleri sonrası düzen siyasetinde sıklıkla kullanılır bir hal aldı. “Normalleşmeyle” birlikte düzen partilerindeki omurgasızlık daha dikkat çekici bir şekilde görünür oldu. Omurgasızlıklarını artık gizleyemiyorlar. Öte yanda gizlemeye de gerek duymuyorlar. Kıbrıs’ta birbirine hal hatır soran ve oldukça samimi pozlar veren Özel, Erdoğan ve Bahçeli, ola ki o an çay içseler ve oradan ayrılsalar, çay bardağı bile soğumadan neredeyse birbirlerine küfreder gibi ithamlarda bulunurlar. Buna benzer örnekler o kadar çoğaldı ki, artık bu omurgasızlık görüntüleri mide bulandırıcı düzeye ulaştı.
Tabloya sınıfsal perspektifle bakılmadığında, durum sadece omurgasızlıkla tanımlanacaktır. Ama sınıfsal perspektifle baktığımızda, hepsi de burjuvazinin temsilcileri olarak sistemin çıkarlarını korumakta oldukça tutarlılar. Kimi bunda daha başarılı, kimi başarısız. Aralarındaki tek fark aslında bu.
AKP alternatifsiz denecek kadar “başarılı”. Bu “başarısını” sınıf perspektifiyle bakıldığında gözle görülebilen ahlaksızlığına borçlu. AKP’ye oy veren halk değil ama AKP’nin başında olanlar ve adı AKP’li olmasa da (vali gibi) tipik AKP’liler para kazanmanın sınırlarını alabildiğine zorluyorlar. Tabi bunu yaparken yandaş olsun, olmasın sermayenin çıkarlarını gözeterek yapıyorlar.
İhaleler, rüşvetler AKP’lilere yetmediği için çete işleri yapıyorlar. Süleyman Soylu bu yanıyla çete elebaşısı denecek bir AKP’li. Ayhan Bora Kaplan’ın yakalanma şovu ve sonrasında onu yakalayan polislerin tutuklanması vb. polisin içerisinde süren çete savaşının sadece görünen yüzü.
Öte yandan, iktidarın küçük ama etkin ortağı MHP’nin devlet bürokrasisinde tuttuğu yerin, AKP’yi rahatsız ettiğinin ipuçları fazlasıyla var. “Normalleşme” adımları da bu süreçte atıldı. MHP’ye vazgeçilmez değilsin mesajı verilmek istendi, ki aynı yoğunlukta olmasa bile bu devam ediyor. Özgür Özel’in Sabah Gazetesi’nden Yavuz Donat’la yaptığı röportaj da, burjuva medya tarafından “normalleşme” kategorisi içinde işlendi. “Bıçaklar çekilmiş” görüntüsü verilirken AKP’nin yayın organından farksız yandaş medyada böyle bir röportaj (Özel’in neler söylediğinden bağımsız, Özel’le röportaj yapılması) “normalleşme” oyununun bir parçasıdır.
Tuğrul Türkeş’in Osman Kavala başta olmak üzere 4 Gezi davası tutuklusuyla görüşme talebi, talebin gecikmeli de olsa Adalet Bakanlığı tarafından kabulü de “normalleşme” oyununun parçasıdır. Mesaj ise net olarak MHP’ye yöneliktir. Erdoğan bu konuda hala tek söz etmedi. MHP birkaç karşı söylemin ötesine geçmezse gereken ayarı almış demek olur AKP için. Yeni ayarla ortaklık devam eder.
Düzen partileri tepişirken, ya da “normalleşirken” ezilen ve sömürülen bir kez daha işçiler ve emekçiler oluyor ve örgütlenip karşı koymazsa olacak da. İşçi emekçiler için alternatif, düzen partilerinin peşine takılmak değildir. İşçi, emekçilerin tek bir alternatifi var. O da kendi örgütlü mücadelesini güçlendirmek ve ileriye taşımaktır.
H. Ortakçı