Türkiye toprakları sayısız anti-emperyalist eylemliliğe tanıktır. Devrimcilerin kapitalist barbarlık sistemine karşı verdiği mücadele anti-emperyalist bir karakter taşımaktadır. ‘60'lı yıllarda dünya çapında yükselen sosyal mücadele emperyalist-kapitalist barbarlığa karşı anti-emperyalist mücadeleyi Türkiye topraklarında da yaygınlaştırdı.
Dönemin devrimci gençliği emperyalist barbarlığa karşı yükselen anti-emperyalist mücadelenin en dinamik kesimini oluşturmaktadır. İşçiler ve gençler, savaş aygıtı NATO'ya karşı mitingler gerçekleştirmekte, emperyalistlerin Türkiye ve dünyadaki kirli savaş ve saldırı politikalarına karşı mücadeleyi yükseltmektedirler.
Anti-emperyalist mücadelenin bu topraklarda nasıl vücut bulduğunun coşkulu ve kitlesel örneklerinden biri de 15-18 Temmuz 1968 tarihleri arasında gerçekleşen 6. Filo eylemleri ve Dolmabahçe direnişidir. Anti-emperyalist mücadelenin boy verip geliştiği böylesi bir atmosferde 15 Temmuz 1968'de Amerikan 6. Filo'nun İstanbul Dolmabahçe'ye demir atması devrimci gençliğin tepkisiyle karşılaştı. Emperyalistlerle iş birliği yapan sermaye devletinin 6. Filo'nun askerlerine özel muamele yapmasına karşı dönemin devrimci gençliği eylemli tepkiyle yanıt verdi. Amerikan askerlerinin üzerine boyalar atıldı, kaldıkları pansiyonlar taşlandı. 6. Filo askerlerine yönelik eylemli tepkinin ardından emperyalistlerle iş birliği yapan sermaye devleti ve gerici-faşist güruhlar devrimci gençlere yönelik 17 Temmuz'da bir saldırı gerçekleştirdi. İTÜ Gümüşsuyu'ndaki öğrenci yurdu basıldı, öğrenciler yurttan işkenceyle gözaltına alındı. Baskınlar sırasında devrimci öğrenci Vedat Demircioğlu, yurt binasının ikinci katından yere atılarak katledildi.
Vedat Demircioğlu'nun yurdun penceresinden atılarak katledilmesi devrimci gençliğin öfkesini tırmandırdı. 18 Temmuz günü üniversitelerden çıkan yüzlerce genç Dolmabahçe'ye demir atan 6. Filo'nun askerlerini denize dökerek bu topraklarda emperyalizme geçit verilmeyeceğini gösterdi.
Devrimci gençliğin anti-emperyalist mücadele azmi ve cüreti saldırı ve gözaltılarla sindirilmeye çalışıldı. Amerikan emperyalizmine karşı direnen Vietnam halkının mücadele azmini kuşanan, 6. Filo'yu denize döken devrimci gençler mücadeleyi daha ileriye taşıdılar. 6 Ocak 1969'da ODTÜ'ye gelen Vietnam kasabı Kommer'in arabası yakıldı. 10 Şubat 1969'da Dolmabahçe'ye demir atmak isteyen 6. Filo'ya karşı devrimci gençler kitlesel protestolar gerçekleştirdi. Amerika emperyalizminin büyütüp beslediği Siyonist İsrail rejiminin Filistin halkına yönelik saldırılarına karşı anti-emperyalist mücadele geleneği ve enternasyonal dayanışma sorumluluğuyla Filistin halkının mücadelesine destek verildi. Dönemin devrimci gençliği sermaye devletinin tüm saldırılarına karşı anti-emperyalist mücadeleyi yükseltti. Gençliğin ‘68'lerde yükselttiği anti-emperyalist mücadele geleneği dünden bugüne yürünecek yolu da gösterdi ve göstermeye devam ediyor.
Tarihimizden aldığımız anti-emperyalist mücadele geleneğinin sorumluluğuyla hareket etmeliyiz. Dün Ortadoğu'da kanlı ve kirli katliamlar gerçekleştirenler, bugün dünya çapında hegemonya mücadelesini daha da kızıştırıyorlar. Bugün Rusya-Ukrayna arasında yaşanan ama gerçekte ABD-Batılı emperyalist güçler ile Rusya arasında süren bir hegemonya mücadelesi söz konusudur. Dünya çapında emperyalist-kapitalist ülkelerin yaşadığı kriz ise artık hegemonya savaşı aşamasına gelmiş bulunuyor. Ukrayna krizinden itibaren dünya çapında emekçi halklar ekonomik ve sosyal yıkımın etkisini daha derinden hissetmektedir. Türk sermaye devleti ise hegemonya mücadelesinde bir pay kapma hedefiyle Rusya ve Amerikan emperyalistleriyle olan ilişkilerine göre hamleler yapmaktadır. Ortadoğu'da yürütülen kirli savaşların bizzat bir tarafı olan Türk sermaye devleti, ülke dışında Kürt halkının kazanımlarına saldırmakta, ülke içinde ise milliyetçi-şoven bir atmosfer yaratarak ilerici toplumsal muhalefeti ezmeye çalışmaktadır.
Anti-emperyalist mücadele geleneğimizden aldığımız güçle emperyalist savaş ve saldırganlığa geçit vermemek için örgütlü mücadeleyi yükseltmek sorumluluğu her zamankinden daha fazla önümüzde durmaktadır. Zira emperyalist savaş ve saldırganlığı günbegün daha da katmerli hale getiren emperyalist-kapitalist sistemi yıkma bakış açısıyla hareket etmek günün en acil görevlerinden biridir.
İşçi havzalarında, fabrikalarda, üniversitelerde, yani yaşamın her alanında, emperyalist-kapitalist sistemi teşhir etmeli, emperyalist savaş ve saldırganlığa, katliamlara karşı tarihimizden aldığımız anti-emperyalist mücadele ruhunu kuşanmalı ve mücadeleyi yükseltmeliyiz.
K. Sönmez