Katolik Kilisesi, çocuklara ve gençlere yönelik olarak bünyesinde vuku bulan cinsel saldırıların üzerini artık örtemiyor. Bu kez olayın merkezi Fransa. Fransa’daki Katolik kiliselerinde papazların ve din adamlarının cinsel saldırılarının kurbanı olan binlerce kişinin ifşaatları ve açıklamaları sonucu köşeye sıkışan Katolik kilisesi şikayetlerin araştırılması için Cinsel İstismarları Araştırma Komisyonu’na (CİASE) görev verdi. Bu özel hukuk komisyonunun araştırmaları neticesinde 2 bin 500 sayfayı bulan bir rapor hazırlandı. Sonuçları korkunç ve ürkütücüydü.
Rapora göre, kiliselerde 1950-2020 yılları arasında en az 330 bin çocuk cinsel istismar kurbanı oldu. Saldırıların 216 bini rahip veya din adamları tarafından gerçekleştirildi. Raporda, söz konusu tarihlerde 2 bin 900 ila 3 bin 200 pedofil din adamı ve kilise üyesinin tespit edildiği belirtildi.
Katolik Kilisesi veya Roma Katolik Kilisesi en büyük cemaate sahip olan Hıristiyan mezhebidir. Ruhani başkanı Papa olarak isimlendirilen, Vatikan’da bulunan Roma Başpiskoposu’dur. Sadece erkeklerin papaz olmasına cevaz veren mezhep, aynı zamanda papazlara evlenmeyi ve cinsel ilişkiyi de yasaklamıştır.
Tüm dinsel yapılarda olduğu gibi Katoliklerde de katı geleneksel bir yapı hakimdir. Hıristiyanlık mezhepleri içerisinde en katı normları olan, içteki her yaşananın üzerini örten, itirazları her türlü yol ve yöntemle susturan, damgalayan, itibarsız hale getirip aforoz eden devasa bir güçtür Katolik Kilisesi. Ahtapot gibi yerküreyi kuşatan bu dinsel arkaik gücün, dünya genelinde 1 milyar 300 milyon müride sahip olduğu varsayılmaktadır.
Dinsel bir yönelimden öte, Vatikan’la kristalize olan bu mezhep aynı zamanda kapitalist pazarda güçlü bir politik aktör ve ekonomik güçtür. Vatikan’ın mal varlıkları ve yatırımlarından sorumlu birimi Apsa tarafından yayımlanan belgelere göre, Papalığın elindeki 5 bin gayrimenkulden 4 bin 51’i İtalya topraklarında. İtalya dışında, Londra ve Paris gibi birçok kentin lüks bölgelerindekiler de dahil 1100’den fazla Vatikan gayrimenkulü bulunmaktadır.
Diğer dinlerin olduğu gibi Katoliklerin de bayrak edindiği konu “ahlak”tır. Ve ahlakın odağında kadın ve cinsellik yer almaktadır. Katolik cinsellik teolojisinin dayanağı ise kutsal kitap, ilahi vahiy ve kutsal geleneklerdir. Bin yılları kapsayan bu geleneksel söylenceler ve anlatılar feodal, patriarkal kültürün bileşkesinden oluşur. Erkeği merkeze koyan bu dinsel öğretinin, üzerinde çokça durduğu ve aynı zamanda yumuşak karnı olan konu cinselliktir.
Katolikler cinselliğin insan yaşamının ayrılmaz bir parçası olduğunu savunur ve bunu cinsel ahlak adı altında belli kurallara bağlarlar. Evlilik ve aileyi kutsayan Katolikler cinselliği üreme işlevine indirgerler. Doğum kontrol yöntemlerine, kürtaj hakkına, farklı cinsel kimliklere karşı ise “ahlaki endişe” duyup, bunu çeşitli tepkiler ve eylemlerle yansıtırlar. Kürtaj aynı zamanda aforoz gerektiren ağır suç kapsamına girer. Çünkü kiliseye göre üreme dışında, haz güden bir cinsel eğilim, yahut evlik öncesi cinsel ilişki kutsal amaca aykırıdır ve büyük günahtır. Kutsalın izzeti-i nefsi ile çelişme ve iffetsizlik günahları arasında mastürbasyon, zina, pornografi ve eşcinsellik vardır.
Cinsel mevzuda bu kadar katı normlar koyan ve “ahlak bekçiliği”ne soyunan Katolikler tam da bu aynı mevzuda çuvallamaktadırlar. Katoliklik ve kilise dendiğinde bugün akla gelen ilk şey cinsel istismar ve pedofoli olmaktadır. Asırlardır sümen altı edilen ve münferit diye aklanma yoluna gidilen suçların devasa ve sistematik olduğu tekrar tekrar ortaya çıkmaktadır. Bu, son olarak istismar kurbanlarının itirafları ve kamuoyunun baskıları sonucu kilisenin Fransa’da kurmak zorunda kaldığı özel hukuk komisyonun raporuyla gözler önüne serildi.
Halk arasında sübyancılık olarak bilinen pedofili sözcüğünün kökeni Yunancadır, paid (çocuk) ve philia (sapma, düşkünlük) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelir. Pedofili kısaca bir ergin kişinin ergenliğe ulaşmamış çocuklara karşı duyduğu sapkın cinsel eğilimdir. Bu “sapkın eğilim”le özdeş hale gelen yerlerin başında ise Hıristiyanlık dünyasındaki Katolik kiliselerinin geldiği görülmektedir.
Fransa’daki rezaletin açığa çıkması ve kamuoyunda günlerdir tartışılması, son yıllarda büyük üye kayıpları yaşayan Katolik kiliselerinin ruhani lideri Papa Francis’i zorunlu açıklamaya itti. Papa, 7 Ekim Perşembe günü yapılan haftalık Vatikan toplantısında, “Kurbanlara, yaşadıkları travmadan dolayı üzüntümü ve acımı ifade etmek istiyorum. Ayrıca, kilisenin uzun süre boyunca onları endişelerinin merkezine koymamasından dolayı utancımı, utancımızı ifade etmek istiyorum” dedi.
Şüphesiz ki papanın bu özrü bir zorunluluğun ürünü ve artan itibar kaybının önüne geçme adımından başka bir şey değildir. Çünkü 13 Mart 2013’te papa seçilen Francis, 13 Temmuz 2014 yılında İtalyan La Repubblica gazetesine verdiği röportajda, Katolik Kilisesi’ndeki her 50 din adamından birinin pedofil olduğunu söylemişti. Papanın 50’de bir dediği şey mevcut eleman sayının yüzde 2’lik oranına tekabül ediyordu ve dünya genelindeki yaklaşık 414 bin din adamından 8 binine denk geliyordu. Henüz çiçeği burnunda bir papa iken, çocuk istismarını “Kilise’ye de bulaşan cüzzam hastalığına” benzetmiş ve gereken tüm ciddiyeti gösterip istismara karşı mücadele edeceği sözünü vermişti.
Sonrasında bu vakalarda adı geçen din adamlarıyla gezilere çıkan, verdiği sözleri unutan papa birçok yerde mağdurların protestoları ile karşılaştı. Yükselen feryatları duymazlıktan ve görmezlikten geldi. Ne de olsa bu bir “kutsal aile” sorunu, bir iç mesele idi. Halk deyimiyle, “Yen kırılır kol içinde kalır”dı
Papanın yaklaşık 7 yılı bulan görevi süresince bu sistematik cinsel saldırılar pedofil papazlar ve din adamlarınca sürdürülmüş ve bu suçlar cezasız kalmaya devam etmiştir. Bugün açıklama yapan papanın “Dua ediyorum, hep birlikte dua ediyoruz. Bu utanç zamanı” vb. söylemleri “kutsal aile”yi ve suçluları korumayı amaçlamakta, kurbanları acılarıyla baş başa bırakan bir tutumu sürdürme eğilimi taşımaktadır.
Madalyonun diğer yüzünde de bu arkaik yapıların güneş gören kar misali erimekte oldukları gerçeği yer almaktadır. Nitekim, Alman Katolik Kilisesi 25 Haziran 2019 tarihli açıklamasında, 2019 yılında Katolik Kilisesi üyeliğinden ayrılanların sayısının 272 bin 771 olduğunu ve bu sayının 2018’e göre yüzde 26 oranında artış anlamına geldiğini söylemişti. Bazı araştırmalara göre ise kiliselerdeki bu hızlı üye kaybının 2040’lara kadar devam etmesi halinde bu kurumların üye sayısında yüzde 50 azalma olacağı öngörülüyor.
M. İmran