Kanada, önceleri Fransa daha sonra da İngiltere’nin istilasına uğradı. Kanada’ya yerleşen Avrupalılar, yerli halkın çocuklarını Avrupalıların dillerini öğretmek ve Hıristiyanlaştırmak üzere ailelerinden zorla koparıp kurdukları yatılı okullara yerleştirdiler. 1890’da açılan bu okullar 1990’ların ortasına kadar aynı amaçla ‘hizmet’ verdiler.
Bugün, bu döneme ait bir yatılı okulun bahçesinde yerli halktan çocuklara ait olduğu tespit edilen 215 çocuk cesedi bulundu.
Yerli halk topluluğu kurumu Tk'emlups te Secwepemc, kemiklerin özel bir sonar cihazıyla keşfedildiğini duyurdu. Yerli topluluğun lideri Rosanne Casimir, ölen çocuklardan bazılarının sadece üç yaşında olduğuna dikkat çekti.
“Ölüm nedeni belirsiz”
Tagesschau’da yer alan habere göre, Küçük Kamloops kasabası yakınlarındaki Katolik kiliseye ait yatılı okul, yerli halkın çocuklarını zorla Hıristiyanlaştırmak ve onları Avrupalı göçmenler toplumuna entegre etmek için yüz yıldan fazla bir süre önce açıldı.
Aileler çocukları için kayıp başvurusunda bulunmasına rağmen, çocukların ölümü ne okul yönetimi ne de başka resmi bir kuruluş tarafından kayda alındı.
Bu “okullarda” işkence ve tecavüzün yanı sıra aç ve susuz bırakma ile “terbiye etme” baş vurulan genel geçer yöntemlerdi.
Çocukların nasıl öldüğünün belli olmadığını söyleyen yerli topluluk sözcüleri, Kamloops’taki bu okulun müdürü 1910’da “hükümetin öğrencilerin beslenmesi için yeterince kaynak sağlamadığı için şikâyette bulunmuşlar” diyerek, çocukların en azından bir kısmının açlıktan ölmüş olabileceğine işaret etti.
Yerli topluluk sözcüleri, “nedenleri netleştirmek için bölgedeki adli tabipler ve müzelerle birlikte çalışma planlıyoruz” açıklamasında bulundu. Araştırmaların ilk sonuçlarının, Haziran ayında bir soruşturma raporu çerçevesinde yayınlanacağı belirtildi.
Kanada Yerli Halklarla İlişkiler Bakanı Carolyn Bennett, “Bu trajediden etkilenen aileler ve topluluklar için kalbimi acıyor” açıklaması ile yerli halkın acısını paylaştığını belirtti.
Kanada hükümeti adına Katolik Kilisesi tarafından işletilen eski yatılı okul, 19. yüzyılın sonlarında Kanada’da kurulan bu tür 139 kurumdan biriydi. 215 çocuk cesedinin keşfedildiği bu okul 1890’da açılan okullardan biriydi. Sözü geçen okulun 1950’lerde 500 kadar öğrencisi vardı. Çocuk katili asimilasyon yuvası bu yatılı okul, 1969 yılına kadar “hizmet” verdi. Bu okulların sonuncusu 1990’ların ortalarına kadar yerli halkın çocuklarını ailelerinden zorla kopartıp asimile etmeye “kültürel jenosit” yuvası olarak “hizmet vermeye” devam etti.
“Kültürel soykırım”
Kanada'da, Inuit ve diğer yerli gruplardan yaklaşık 150 bin çocuk, ailelerinden ve kültürlerinden koparılmış, “beyaz” çoğunluk toplumuna uyum sağlamaya zorlamak için kiliselere ait yatılı okullara kapatılmıştı.
Bu çocukların birçoğu bu yatılı okullarda kötü muameleye veya cinsel istismara uğradı. Çoğu tüberkülozdan olmak üzere en az 3 bin 200 çocuğun ölümü resmi kayıtlara geçti.
Yerli topluluklar; alkol bağımlılığı, aile içi şiddet ve artan intihar oranları gibi sosyal sorunlarla ilgili, devlet denetiminde “nesilleri şekillendiren” bu “kültürel soykırım” yuvalarının sorumluluğuna işaret ediyor.
Kanada devleti 2008 yılında bu jenosit yuvalarından sağ kurtulanlardan resmen özür diledi. 2015 yılında yerli halkın “kültürel soykırım” kurbanı oldukları “sonucuna varıldı”!
Dilenen özürler tanınan “Jenosit” ve “kültürel soykırımlar” yerli halkın yaşadığı acıları unutturamayacağı gibi, yaşadıkları acılara da son verilmiş değil. Bugün hâlâ yerli halka kendi topraklarında “korunmaya muhtaç zavallılar” muamelesi yapılarak, acılar yaşatılmaya devam ediliyor.