Atanmış rektöre tepki büyüyor... Saray eşrafı saldırganlaşıyor!

Atanmış rektöre karşı açığa çıkan ve aslında AKP-MHP iktidarına yönelen tepki tek adam rejiminin pervasızlıklarına o kadar da kolay bir şekilde devam edemeyeceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 17 Ocak 2021
  • 08:00

Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyım Rektör Melih Bulu’ya yönelik tepkiler büyüyor. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin başlattıkları eylemler İstanbul’da kitlesel eylemlere dönüştü. Üniversiteler kapalı olmasına rağmen pek çok şehirde üniversite önlerinde Boğaziçi ile dayanışma eylemleri yapıldı. Üniversite öğrencilerinin atanmış rektöre karşı gösterdikleri tepki toplumsal muhalefetin geneline yayıldı, tüm toplumun temel gündemlerinden birisi haline geldi. Açığa çıkan tepki atanmış rektöre duyulan tepkiyi de aşarak tek adam rejimine karşı öfkeye dönüştü. Eylemlerin yaygınlaşması ve toplumun geniş kesimlerince desteklenmesi karşısında ise AKP-MHP iktidarı ve yandaşları karalama kampanyası başlattı.

Yandaş medyanın has kalemşörlerinden Hilal Kaplan sosyal medya hesabından Bir Boğaziçi mezunu olarak, kerameti kendinden menkul bir kibirle size karşı çıkacaklar olacağını biliyorum ve aldırmadan yolunuza devam etmenizi bekliyorum. Boğaziçi sadece elitistlerin değil, milletindir. Allah muvaffak etsin.” paylaşımında bulundu. Yandaş medya aracılığıyla Boğaziçi öğrencileri halktan kopuk “elitistler” ilan edildi. Bir yandan Bulu “Metallica dinliyorum”, “Gençliğimde CHP’liydim” gibi söylemlerle “elitist” Boğaziçililere “ben de sizdenim” imajı çizmeye çalıştı. Diğer yandan da intihalci, tepeden atama rektör Boğaziçi Üniversitesi’ni halkla daha bütünlüklü hale getirecek rektör olarak gösterilmeye çalışıldı. Bulu’nun tamamen yasalara uygun bir şekilde rektör olduğu palavrası yandaş medya aracılığıyla desteklenmeye çalışıldı.

AKP-MHP iktidarının her türlü hak arama eylemi karşısında devreye soktuğu “terör” söylemi de vakit kaybetmeden kullanıldı. Eyleme katılan öğrenciler “Bunlar terör örgütü üyesi” denilip, fotoğrafları gösterilerek yandaş medya aracılığıyla karalandı. Şafak operasyonlarıyla kapılar, duvarlar kırılarak öğrenciler gözaltına alındı. Böylece kamuoyu tarafından oluşan destek engellenmeye çalışıldı.

Bu koroya bizzat Erdoğan da katıldı. “Ben öğrencilerle neden görüşeyim. Öğrenciler bu işin içinde değil. Bu işin içinde olanlar terörist. İstanbul İl Başkanı orada, o zaten bir DHKP-C militanıdır.” açıklamasında bulundu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise daha yüksek perdeden bir çıkış yaparak eylemlere destek veren Canan Kaftancıoğlu’yla ilgili “Canan Kaftancıoğlu, terör örgütlerinin soytarısıdır” paylaşımında bulundu. İktidar ortağı Bahçeli ise Kanuna uygun bir atamaya terör yöntemleriyle karşı çıkmak, bu vesileyle Boğaziçi Üniversite’sinden bir Gezi Parkı kalkışması çıkarmaya niyetlenmek başı ezilmesi gereken bir komplodur” açıklaması yaptı. Bahçeli yaptığı açıklama ile iktidarın Gezi korkusunu bir kez daha gözler önüne serdi.

AKP-MHP iktidarının atanmış rektöre karşı açığa çıkan öfke karşısında “elitistler”, “teröristler” söylemlerine sarılmaları şaşırtıcı değildir. Zira, tek adam rejimini sağlamlaştırmak için attıkları adımlara karşı açığa çıkan her tepkide benzer tutumlar sergilemektedirler. Kendileri ve Melih Bulu gibi yandaşları yolsuzluk, hırsızlık, rant ve talanla şatafat içerisinde yaşarken, kurdukları harami saltanatını koruyabilmelerinin başka bir yolu da gözükmemektedir. Ancak bugün atanmış rektöre karşı açığa çıkan ve aslında AKP-MHP iktidarına yönelen tepki tek adam rejiminin pervasızlıklarına o kadar da kolay bir şekilde devam edemeyeceğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.