Almanya başbakanı Olaf Scholz hafta içinde Pekin’e yaptığı üç günlük ziyareti sırasında Çin lideri Şi Cinping ile görüşmeler yaptı. Ziyarette iki ülke arasındaki ticari ilişkilerden, Çin mallarının Avrupa pazarında ağırlığının artmasına, Ukrayna’dan Ortadoğu’ya kadar bir dizi konunun görüşüldüğü açıklandı. Scholz'un Çin gezisini değerlendiren Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt, “Üç günlük gezi sırasında birkaç noktada Almanya ve Çin arasındaki ilişkilerin değiştiği açıkça ortaya çıktı. Örneğin Merkel döneminde olduğu gibi Çinli ve Alman şirketler arasında üst düzey siyasetçilerin huzurunda imzalanan gösterişli sözleşmeler yerine devlet işbirliği anlaşmaları imzalandı” ifadelerini kullandı.
Bundan önce yapılan görüşmelerde iki ülkenin gündemlerinin ağırlığını ekonomik konular oluştururken, bu defa Scholz Şi Cinping görüşmelerinin ağırlığını uluslararası sorunlar oluşturdu. İsrail'in Şam'daki İran elçilik binasına saldırısını “uluslararası hukukun ciddi bir ihlali” olarak kınayan ve İran'ın İsrail'e yönelik insansız hava aracı ve füze saldırısını meşru müdafaa olarak nitelendiren Çin yönetimi, Scholz'un Pekin'in İran'a baskı uygulaması talebini doğal olarak ciddiye almadı.
Scholz'un, Çin'in Rusya'nın Ukrayna savaşında kullanılabilecek her türlü mal sevkiyatını durdurması isteğini Şi Cinping iki taraf arasındaki "barış görüşmelerini desteklediğini" söyleyerek yanıtladı.
Scholz, haziran ayında İsviçre'de yapılması planlanan ve Volodimir Zelenski tarafından "barış zirvesi" olarak lanse edilen, ancak bir kez daha Rusya'nın fiilen teslim olmasını talep etmeyi amaçlayan Ukrayna zirvesine Çin'in katılmasını istedi. Şi'nin bu talebe “Çin, zamanı geldiğinde Rusya ve Ukrayna tarafından kabul edilen, tüm tarafların eşit koşullarda katıldığı ve tüm barış planlarının adil bir şekilde tartışıldığı bir uluslararası barış konferansının toplanmasını destekliyor” diye karşılık verdiği bildirildi. Rusya-Ukrayna savaşında “Tüm ülkelerin masada bir yeri olmalı, hiçbiri menüde yer almamalı” görüşünü savunan Çin, uluslararası sorunlarda kendi ajandasına göre hareket etiğinin altını çizmiş oldu.
***
Şi ile yaptığı görüşmelerden umduğunu bulamayan Scholz, Çin Başbakanı Li Qiang ile ekonomik konuların ağırlıkta olduğu bir görüşme yaptı. Çin'deki Alman şirketlerinin endişelerini dile getiren Scholz, BMW gibi Alman şirketlerinin son zamanlarda Pekin hükümetinden aldıkları destek için ise teşekkür etti. Ayrıca, Almanya'nın Çin'den ekonomik olarak ayrılmak istemediğini, ekonomik işbirliğini geliştirmeye kararlı olduğunu söyledi.
Ancak, Avrupa pazarlarının Çin malları tarafından doldurulmasının Alman ekonomisine zarar verdiğini söyleyerek devlet sübvansiyonlarının “serbest” rekabeti yaraladığını da dile getirdi.
Başbakan Li Qiang ise, batılı ülkelerden gelen Çin'in kapasite fazlalığına ilişkin eleştirilere, bazı ülkelerin belirli alanlarda güçlü olduğunu, en güçlü olanın kazanabilmesi için rekabetin karar vermesine izin verilmesinden yana olduğunu söyledi. Li, Çin'in sübvansiyonlar yoluyla adil rekabeti bozduğu suçlamasına yanıt olarak, diğer ülkelerin bazılarında sübvansiyonların daha yüksek olduğunu hatırlattı. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Çin mallarıyla rekabet etmekte zayıf kalan Alman ve Avrupa tekellerini korumak için gerekirse Çin'in e-arabalarına yönelik gümrük vergilerini yükselteceklerini açıklamıştı.
Yansıyan haberlere göre Çin devlet başkanı ve ÇKP başkanı Şi Jinping, Scholz'un Çin'in kapasite fazlasına yönelik eleştirilerine, “Çin'in elektrikli araç, lityum pil ve fotovoltaik ürün ihracatının sadece küresel arzı zenginleştirmek ve küresel enflasyonist baskıyı hafifletmekle kalmadığını, aynı zamanda iklim değişikliği ve yeşil dönüşüme verilen küresel tepkiye de büyük katkı sağladığını” söyleyerek batı kapitalizminin argümanlarıyla karşılık verdi.
Çin tarafı, Çin'in elma ve sığır etine yönelik ithalat kısıtlamalarının kaldırılacağını, domuz etine yönelik kısıtlamaların gözden geçirilmesine karşılık olarak Almanya'yı yüksek teknoloji ürünlerine yönelik ihracat kısıtlamalarını kaldırmaya çağırdı.
Almanya başbakanı Olaf Scholz'un Çin ziyaretinin son gününde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Berlin ve Pekin arasında yakın işbirliği çağrısında bulunarak içinde bulunduğumuz "türbülans ve çalkantı çağında" büyük güçlerin "işbirliğine" odaklanmanın "vazgeçilmez" olduğunu ifade etti. Şi, ABD'nin Almanya'dan Çin'e karşı daha sert bir tutum almasını beklediği bir zamanda, Alman tekellerine sağladığı ekonomik avantajları Berlin ve Pekin'in "bağımsız ve özerk" bir şekilde hareket etmesi ve "ikili ilişkileri stratejik açıdan daha da geliştirmesi" gerektiğini söyleyerek, Almanya’yı ABD rotasından uzak tutmayı esas alan bir politika izledi.
Ukrayna savaşı öncesinde Putin'in denediği bu yolun nasıl sonuçlanacağını ileride göreceğiz. Ancak, Çin için zaman kazanmanın önemli olduğu dikkate alındığında, Şi’nin bu hamlesinin anlamsız olmadığı anlaşılıyor.
“Scholz, en önemli kaygıları olan Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşında Çin'in rolü ve Çin'in aşırı kapasitesi konusunda ilerleme kaydedemedi. Elma konusunda varılan anlaşmanın hayal kırıklığını hafifletmesi pek mümkün görünmüyor” değerlendirmesi yapan Handelsblatt, Scholz-Şi görüşmesinin sonuçları ve nasıl bir atmosferde gerçekleştiği hakkında fikir vermektedir.