Proletaryanın tarihi rolü: 18 Haziran gösterisi

18 Haziran’ın ardından “ılımlı sosyalistler” gösterinin kendileri için yarattığı moral bozucu etkiyi itiraf ederken, yaşananın, “proleterlerin Geçici Hükümet’e olan güvensizliğinin dile getirilmesi” olduğunu söylüyorlardı. Lenin ise, gösterinin anlamını kavradıklarını belirterek, “18 Haziran, devrimi derinleştirmek için farklı sınıfların nasıl hareket etmek istediklerinin bir kitap, bir dergi veya liderlerin oylarıyla değil, bizzat kitlelerin tavrıyla gösterildiği ilk politik eylemdir” değerlendirmesini yapıyordu.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 18 Haziran 2019
  • 09:05

Proletaryanın mücadele tarihi zengin deneyimlerle doludur. Karakterini belirleyemese de temel güç olduğu burjuva devrimlerinden Paris Komünü’ne, dünyanın dört bir yanındaki kalkışmalarından yenilgiye uğramasına rağmen pek çok bakımdan dersler bırakan Alman Devrimi’ne ve nihayet bugünlere uzanan bu tarih her açıdan eğitici ve öğreticidir.

Elbette 1917 Ekim Devrimi çok daha özel ve ayrı bir yer tutmaktadır. Zira devrimi önceleyen süreçte yaşananlar ve hâlâ aşılamamış olan sonuçları, bu büyük toplumsal olayı tarihe çok daha ayrı bir biçimde yazmaktadır. Özellikle Şubat Devrimi’nin sonrası, K. Marx’ın ifadesiyle, “yirmi yılın bir güne sığdığı” bir dönemdir. Bu dönem içinde Rusya’nın proleterleri burjuvaziye ve onunla birlikte Geçici Hükümet koltuklarında oturan “ılımlı sosyalistlere” tarihi bir ders vermiştir.

Burjuvazinin “Boş Hayaller Bakanlığı”

Şubat Devrimi’nin ardından kurulan Geçici Hükümet’in işçi ve askerlerin istemlerini karşılamaması, tersine Çarlık ordusundan yenilgi içinde devraldığı savaş koşullarını “zafere” kadar sürdürme isteği emekçiler tarafından tepkiyle karşılanıyordu. İlk olarak Nisan ayında kendiliğinden gösteriler gerçekleşti. İşçi ve askerler içinde tüm iktidarın Sovyetlere devredilmesi fikri büyüyordu.

Gösterileri izleyen süreçte Bolşevikler askeri birlikler üzerindeki etkisini artırırken, Geçici Hükümet cephesinde ise bakanlık krizi yaşanıyordu. Moskovalı büyük bir kapitalist olan Guçkov Milyukov Mayıs ayı başında dışişleri bakanlığından ayrılmak zorunda kaldı. Onunla dayanışma içinde olan savaş bakanı da istifa etti. Meclis Başkanı Prens Lavrov zaten çekilmek istiyordu. Krizin çözümü için yeni bir “Koalisyon Bakanlığı” kuruldu. Savaş bakanlığına Menşevik Kerenski, dışişleri bakanlığına da “genç bir kapitalist” olan Tereçenko getirildi.

“Koalisyon Bakanlığı”nı “burjuva parlamentosunun aşağılık bir taklidi” olarak gören Lenin, “Boş Hayaller Bakanlığı” olarak adlandırdığı yeni bakanlığa destek olunmaması gerektiğini belirtiyordu. Zira burjuva hükümet, “ılımlı sosyalistleri” yanına alarak hem işçi ve askerler üzerinde denetim sağlamayı, hem de bakanlık krizini çözmeyi umuyordu.

Bolşeviklerin gösteri kararı

Burjuvazinin bu hamleyle çare bulamayacağı çok geçmeden anlaşılacaktı. Kerenski’nin “orduda disiplini yeniden sağlama” çabaları, giderek artan cepheye gönderilme tehditleri ve Geçici Hükümet’in erken bir askeri hücum kararı, askeri birlikler içinde tepkiyi büyüttü. Askerler arasında tüm bunlara karşı silahlı bir gösteri düzenleme eğilimi öne çıktı.

Bunun yanında, Geçici Hükümet’in, eski bir Çarlık soylusu olan Durnova’nın malikanesinden anarşistlerin çıkarılması yönündeki emri, özellikle malikanenin bulunduğu Viborg bölgesindeki işçiler tarafından öfkeyle karşılandı. Anarşistler malikanede küçük bir yer işgal ediyordu. Büyük bölümü sendikalar ve Kızıl Muhafızlar tarafından işgal edilmişti. Geçici Hükümet’in emri, otokratik rejime bağlı eski bakanları doğrudan savunma olarak yorumlandı ve öfke bölge bölge büyüdü.

İşçi ve askerler arasındaki gösteri düzenleme fikri, Geçici Hükümet için ciddi bir tehlike barındırıyordu. Böylesi bir gösterinin bakanlık koltuklarını işgal eden “ılımlı sosyalistleri” hedef alacağı, işçi ve asker kitleleri içindeki prestijlerini yitirecekleri düşünülüyordu.

Bolşevikler içinde ise konuya ilişkin iki farklı eğilim ortaya çıktı. Lenin, Sverdlov ve Stalin’in aralarında olduğu bir bölüm Merkez Komite üyesi Petrograd’da gösteri düzenlenmesi fikrine sahiptiler. Askeri Örgüt ve Petrograd Komitesi de böyle bir gösterinin önemi konusunda Merkez Komite’yi zaten uyarıyordu. Merkez Komite içinde önce gösterinin düzenlenip düzenlenmemesi, sonra işçi ve askerlerin birlikte mi ayrı ayrı mı gösteri düzenlemesi, daha sonra da gösterinin silahlı mı silahsız mı olması gerektiği konularında günler süren tartışmalar yapıldı. Nihayet tartışma 8 Haziran’da Askeri Örgüt ve Petrograd Komitesi’nin de katıldığı bir toplantıda karara bağlandı. 9 Haziran günü öğleden sonra Merkez Komitesi ve Fabrika Komiteleri Başkanlık Kurulları imzalı bildiriler dağıtılarak, karşı-devrimci bakanlık aleyhinde 10 Haziran’da “barışçıl” olarak düzenlenecek gösteriye çağrı yapıldı. Bir yandan da gösterinin düzen ve güvenliğiyle ilgili toplantılar yapılmaya başlandı. Gösteride öne çıkacak olan sloganlar da “Bütün iktidar Sovyetlere!”, “On kapitalist bakan dışarı!”, “Sanayi işçilerin denetiminde!”, “Ekmek, barış ve özgürlük!” olarak belirlendi.

Sovyet Kongresi’nden gösteri yasağı

Bolşeviklerin gösteri kararını açıklamalarının üzerinden çok kısa bir zaman geçmişken, Geçici Hükümet derhal bir açıklama yaparak işçi ve askerleri tehdit etti. Açıklamada, “herhangi bir güç kullanımına hükümetin sahip olduğu tüm güçle karşılık vereceği” belirtildi. Aynı günün akşamında da kentte askeri devriyeler dolaşmaya başladı.

3 Haziran’dan bu yana toplantı halinde olan Tüm Rusya Sovyetler Kongresi’nin Yürütme Komitesi de gösteri kararını tepkiyle karşıladı. İşçi ve askerlerin silahlı gösterisinin yalnızca Geçici Hükümet’i hedef almayacağını, hükümete verdikleri destek nedeniyle kendilerinin de hedef olacağını bilen Yürütme Komitesi, gösterinin engellenmesi için kolları sıvadı. İlk olarak gösterinin engellenmesinin yollarını bulmak için 7 kişilin bir komisyon kuruldu. Kongrenin akşam oturumunda da konunun “acil” olarak görüşülmesi kararlaştırıldı. Diğer yandan, Çikeydze, Gots, Dan ve Çereteli kitlelere “düzen çağrısı” yapan bir açıklama hazırladı.

Kongreden gelen tepki üzerine, gösterinin yapılmasına başından beri karşı olan Bolşevik Parti Merkez Komitesi üyeleri, Askeri Örgüt ve Petrograd Komitesi üyelerinin de bulunduğu toplantıda konuyu bir daha gündeme getirerek kararın iptal edilmesi için oylama yapılmasını istediler. Toplantıda bulunan 16 kişiden 14’ü, gösterinin planlandığı gibi yapılması lehine oy kullandı.

9 Haziran’ı 10 Haziran’a bağlayan gece yarısı kongre kentte üç günlük gösteri yasağı kararı aldı ve ‘Gösteriyi Önleme Bürosu’ oluşturuldu. Aynı zamanda, işçi ve askerlere yönelik bir bildiri yayınlanması kararlaştırıldı. Gösterinin yasaklanmasına gerekçe olarak, kitlelerin “barışçıl” eyleminin Bolşevikler tarafından “kanlı bir kargaşaya” dönüştürüleceği, olası bir çatışmanın karşı-devrimin işine yarayacağı ve Bolşeviklerin bu fırsattan istifade ederek Geçici Hükümet’i devirip iktidarı almaya çalışacağı iddiaları gösterildi. Kararın ardından kongreye ara verilerek, çalışmalar “iletişim imkanlarının daha iyi olduğu” Taurida Sarayı’na taşındı.

İptal kararı ve parti içinden tepki

Sovyetlerin gösterinin yasaklanması kararı aldığını duyan Lenin, Merkez Komite’yi acil toplantıya çağırdı. Gece yarısından sonra yapılan toplantıya Merkez Komite’den yalnızca beş kişi katıldı. Askeri Örgüt ve Petrograd Komitesi toplantıda yer almadı. Burada yapılan tartışmaların ardından Lenin ve Sverdlov çekimser kalırken, Zinovyev, Kamenev ve Nogin’in oylarıyla gösterinin iptal edilmesi kararı alındı. Hemen ardından da kararın ilgili komitelere ve kitlelere duyurulması için çalışmalara başlandı.

Gösterinin iptal edilmesi, Merkez Komite’yi her şeyden önce parti tabanına karşı zor durumda bıraktı. Öyle ki, kongrenin çalışmalarına ara verilmesiyle Sosyalist-devrimci ve Menşevik gruplar fabrikalara, atölyelere ve garnizon alaylarına giderek gösteriyi engelleme yönünde işçi ve askerleri ikna etmeye çalışırken büyük tepkiyle karşılanıyo, çoğu zaman kovuluyorlardı. Bazı fabrika ve alaylarda, Geçici Hükümet ya da Sovyet Kongresi’ne değil, yalnıza Bolşeviklere bağlı oldukları yönünde resmi kararlar alınıyordu. Böyle bir atmosfer içinde, gösterinin iptal edildiği kararının aldığının duyulması, bu sefer okların yönünü Bolşevik Parti’ye çevirdi. Tabandaki Bolşeviklerin üye kartlarını yırtarak parçaladığı durumlar bile olduğu Petrograd Komitesi’ne rapor edildi. Sovyet heyetine saldırganca davranılan ve “burjuvazinin birkaç gün içinde mutlaka yıkılacağı” haykırılan askeri birliklerde de iptal kararı öfkeyle karşılandı.

Merkez Komitesi, iptal kararının anlatılması için bölge komitelerine 11 Haziran’da toplanma çağrısı yaptı. Bu toplantı sert tartışmalarla geçti. En büyük tepki Petrograd Komitesi tabanından gelirken, Petrograd Komitesi ve Merkez Komite toplantıda karşı karşıya geldi. Petrograd Komitesi’nin iptal kararından duyduğu memnuniyetsizliğin haklı olduğunu kabul eden Lenin, “Basit bir savaşta bile stratejik nedenlerle planlanan hücumdan vazgeçilmek zorunda kalınabilir ve bu durumun ortaya çıkması sınıf mücadelesinde daha muhtemeldir. Durumun farkına varmamız, kararlarda gözü pek olmamız gerekir” dedi. Lenin Bolşeviklerden, “artık barışçıl gösterilerin geçmişte kaldığını akılda tutarak sakin, dikkatli, sabırlı ve örgütlü kalmalarını” istedi.

Merkez Komite üyeleri tarafından yapılan konuşmalar, Petrograd Komitesi üyelerini ikna etmeye yetmedi. Ardı ardına söz alan Petrograd Komitesi üyeleri, kararın alınışı ve iptal edilmesi süreçlerinin üzerinden geçerek Merkez Komite’nin siyasal bir hata yaptığını söylediler. Üçü dışında tüm komite üyeleri sert eleştirileriyle Merkez Komite’yi yaylım ateşine tuttular. İptal kararı konusunda resmi bir karar alınmadan toplantı sonlandırıldı.

Durumu fırsata çevirme çabası

Bolşevik tabandaki tepki açığa çıkınca, Sovyetler Kongresi durumu kendi lehine çevirebilmek için 18 Haziran’da gösteri düzenleme kararı aldı. Bu gösteriyle hem “gücendirilen” Bolşevik tabanın gönlünün alınması hem de ortaya çıkan huzursuzluğun Geçici Hükümet’in desteklenmesine dönüştürülmesi planlanıyordu. Bu sayede burjuvaziye “Proleterler bizimle birlikte” mesajıyla güven verilmek isteniyordu. Kitlelere de “Bakın Bolşevik Parti sizi nasıl da ortada bıraktı” deniyordu.

Bunların yanında, 18 Haziran’da Galiçya cephesinde yeni bir taarruzun başlayacak olması nedeniyle gösteri için bu tarih özellikle seçilmişti. Bu sayede taarruzun kitleler nezdinde de onaylanması sağlanacaktı, kitlelerin henüz bu karardan haberi olmasa da. Taaruzun başarıyla sonuçlanabilmesi için “cephe gerisinin”, yani işçi ve askerlerin tam bir denetim altına alınması gerekiyordu. Aynı zamanda emperyalist efendileri karşısında da imaj tazeleyeceklerdi.

İzvestiya gazetesinde “bu barışçıl gösteriyle devrimci demokrasi, ilhaksız ve tazminatsız dünya barışı, tüm halkların kendi kendilerini yönetmeleri ve işçi, köylü ve askerlerin devrimci hareketinin birleştirilmesi isteklerini dile getirecektir” denilirken, gösterinin başarısı için gereken en geniş katılımın sağlanması yönünde çalışmalar başladı. Bütün fabrikalar, işçi ve meslek örgütleri, siyasi partiler kitlesel olarak yürüyüşe katılmaya çağrıldı. Garnizondaki tüm birliklere “silahsız” olarak gösteriye katılma emri verildi. Gösterinin örgütlenme çalışmalarını yürütmek üzere özel bir komisyon kuruldu. Diğer bölgelerdeki Sovyetlerin de aynı gün gösteriler düzenlemesi istendi.

13 Haziran’da toplantı yapan Bolşevik Parti Merkez Komitesi de gösteriye katılma kararı aldı. Merkez Komite’nin genelgesinde, Bolşeviklerin “Sovyet istemese de gösteriyi, tüm iktidarın Sovyete devredilmesi talebine destek gösterisine dönüştürmek” için çabalayacakları belirtildi. 14 Haziran’da yapılan açıklamada da Bolşeviklerin kendi sloganları ve pankartlarıyla gösteride yer alacakları duyuruldu.

Proletaryanın büyük oyunu

Bolşevikler 18 Haziran gösteri için etkili bir siyasal faaliyet yürütme kararı alsa da, proleterler Bolşeviklere küskünlük gösteriyordu. Fabrika komitelerindeki Bolşeviklerin Menşevikler ve Sosyalist-devrimciler öncülüğünde düzenlenecek gösterinin hazırlıklarına katılma yönünde yaptığı çağrıları reddeden işçiler Bolşevikleri kendilerinden yalıtıyor, gösteriye katılma kararı alan Kadetlerin şovlarını ise alkışlıyordu. Öyle ki, burjuva kadınlar bir işçi mahallesi olan Viborg’a çıkartma yapıyor, paytonlar dolusu yiyecek ve giyecek götürüyor, yoksulların çocuklarıyla ilgileniyordu. Viborglu kadınlar burjuvaların bu ilgisini gözyaşları ve “minnetle” karşılıyordu. Viborglu erkekler, burjuvalar ve “ılımlı sosyalistlerle” aynı masalarda oturup eğleniyor, yiyip içiyordu. Karşılaştıkları Bolşevikleri görmezden geliyor ya da laf atıp sitemde bulunuyorlardı. Proleterler, gösteride kullanacak pankartları dahi burjuvaların genç çocuklarıyla birlikte hazırlıyorlardı. Petrograd proletaryası adeta Bolşeviklerden 10 Haziran gösterisinin iptal edilmesinin öcünü alıyordu. Tüm bunları gören Bolşevik kadrolar ise umutsuzluk ve bunalımı yaşıyordu.

18 Haziran sabahı, beklenenden daha büyük bir kitle toplandı. 400 bini aşkın kişi belirlenen noktalarda toplanarak yürüyüşe başladı. Burjuvaların getirdiği yeni giysilerle süslenmiş çocuklar, ellerindeki çiçekler ve ulusal bayraklarla en önde yürüyordu. Hemen arkasından Menşevikler ve Sosyalist-devrimcilerin görevlileri ile onların etkisinde bulunan sendikaların yöneticileri bulunuyordu. Bunu takip eden yüz binlerce kişi, görevlilerin attığı sloganları tekrarlıyor, burjuvazi ve “ılımlı sosyalistler” tarafından hazırlanan dövizleri taşıyordu.

Önden duyurulan programa göre, kitle Nevski caddesinden geçerek Mariya Sarayı’nın önüne gelecek, burada Geçici Hükümet’e bağlılığını bildirecekti. Geçici Hükümet’in başkanı Prens Lvov da sarayın önüne çıkarak kitleyi selamlayacaktı.

Mariya Sarayı’na çok kısa bir mesafe kala görevliler “Yaşasın cumhuriyet” sloganını attırmaya çalışıyorlardı. Fakat neredeyse sarayın kapısına gelindiğinde beklenmedik bir şey oldu. Geçici Hükümet’e bağlılığını bildirmesi beklenen kitle “Tüm iktidar Sovyetlere!” sloganını haykırmaya başladı. Sovyet yöneticileri şaşkınlık içinde geriye baktıklarında, çocuklarını yanlarına alan proleterlerin kızıl bayraklar taşıdıklarını, “Ne toprak, ne ödenti, doğrudan barış”, “Kahrolsun savaş”, “Kahrolsun 10 burjuva bakan”, “Tüm yönetim Sovyetlere”, “Toprak ve ekmek” yazılı döviz ve pankartlar açtıklarını gördüler. Saray kapısında bekleyen Prens Lvov ile Menşevik ve Sosyalist-devrimci bakanlar da neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Prens Lvov hemen saraya kaçtı. Onu burjuva bakanlar izledi.

Kortejin önündeki Sovyet yöneticileri perişan durumdaydılar fakat kortejden ayrılamıyorlardı. Sarayın önünden geçerken, merdivenlerde şaşkınlık içinde kalan Menşevik ve Sosyalist-devrimci bakanları ancak ağlamaklı gözlerle selamlayabildiler.

Mariya Sarayı’nın önünden Bolşevik sloganlarla geçen yüz binlerce işçi ve asker, Taurida Sarayı’na yürüdü. Burada sloganlar, şarkılar ve oyunlarla gece geç saatlere kadar eylemi sürdürdü.

18 Haziran’ın ardından “ılımlı sosyalistler” gösterinin kendileri için yarattığı moral bozucu etkiyi itiraf ederken, yaşananın, “proleterlerin Geçici Hükümet’e olan güvensizliğinin dile getirilmesi” olduğunu söylüyorlardı. Lenin ise, gösterinin anlamını kavradıklarını belirterek, “18 Haziran, devrimi derinleştirmek için farklı sınıfların nasıl hareket etmek istediklerinin bir kitap, bir dergi veya liderlerin oylarıyla değil, bizzat kitlelerin tavrıyla gösterildiği ilk politik eylemdir” değerlendirmesini yapıyordu.

Kaynaklar

1) Devrime Doğru (Petrograd Bolşevikleri ve 1917 Temmuz Ayaklanması), Alexander Rabinowitch, Yordam Kitap

2) 1917 Sovyet Devrimi-I, Evrensel Basım Yayın

3) Lenin, Gerard Walter, Nisan Yayımcılık

4) Bir Gün Bile Yaşamak, Orhan İyiler, Eksen Yayıncılık