Mısır’la “normalleşme” çabaları

İçeride ve dışarıda sıkışan gerici rejim, Kahire yönetimiyle anlaşarak bölgesel kuşatmada gedik açmaya çalışıyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 25 Mart 2021
  • 08:00

İzlediği saldırgan politikalardan dolayı bölgede tecrit olan dinci-faşist rejim, Mısır’la ilişkileri düzeltmek için “darbeci” Mısır Cumhurbaşkanı El Sisi yönetiminin istemlerini yerine getirmeye başladı. İçeride ve dışarıda sıkışan gerici rejim, Kahire yönetimiyle anlaşarak bölgesel kuşatmada gedik açmaya çalışıyor. Mevcut tablo, “bölge lideri” vehmine kapılanların bir kez daha gerçekliğin duvarına çaptığına işaret ediyor.

***

Emperyalist-siyonist güçler, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında AKP iktidarına “ılımlı İslam” rolünü biçmişti. Bu neoliberal, dinci-Amerikancı, siyonizm dostu model Arap halklarına pazarlanmaya çalışıldı. Mısır ve Tunus halk isyanlarının ardından iki ülkede İhvancılar başa geçseler de, halklar dinci-gericiliğe uzun süre tahammül etmedi.

Emperyalistler tarafından “İhvancıların liderliği”ne terfi ettirilen AKP ve Erdoğan yeni Osmanlıcı hayaller içindeydi. Tunus’ta en-Nahda, Mısır’da İhvancılar yönetimi ele geçirmiş, geriye Suriye’nin “defterini dürmek” kalmıştı! Bu da tamamlanırsa Erdoğan Ortadoğu’nun lideri olabileceğini hayal ediyordu. Ancak cihatçı çeteler bunu başaramadığı için emperyalist efendilerine “Suriye’ye saldıralım” çağrıları yapan Erdoğan hedeflerine ulaşamadı.

Suriye direndi. Tunus’ta kitle hareketi en-Nahda’ya geri adımlar attırdı. 2013 yılı 30 Temmuz’unda Mısır’da 30 milyona yakın kişi İhvancı Mursi rejimini protesto etmek için sokaklarla döküldü. Bunu fırsata çeviren ordu müdahale etti ve bir kez daha iktidarı ele geçirdi. Kısa süre içinde seçimlere giden Sisi oyların çoğunu alarak “demokratik seçim”le devlet başkanı koltuğuna yerleşti. İhvancı yönetimle hesaplaşmayı başaramayan kitle hareketi inisiyatifi bir kez daha orduya kaptırmıştı.

***

Erdoğan Rabia işareti yapıp ağladığında, Mısır için değil çöken hayalleri için gözyaşı döküyordu. O ruh haliyle Mısır’la ilişkileri kopardı, ağır darbe alan İhvan şeflerini İstanbul’a çağırarak himayesine aldı ve Sisi yönetimine karşı propaganda başladı.

Sekiz yıla yakın sürenin ardından bugün Kahire’nin kapılarını çalan Erdoğan, ilişkileri normalleştirme çabasında. Erdoğan, danışmanı Yasin Aktay, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bazı istihbaratçılar ve medyadaki beslemeler tarafından yapılan açıklamalar, Mısır’la ilişkileri düzeltmek için harekete geçildiğini ortaya koydu:

“Mısır ile hem istihbarat düzeyinde hem de dışişleri bakanlıkları düzeyinde temaslarımız var. Diplomatik düzeyde temaslarımız başladı.”

“Mısır’la istihbari, diplomatik ve ekonomik olarak zaten işbirliği sürecimiz devam ediyor. Bunda herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. En üst düzeyde değil de en üst düzeyin şöyle bir tık altında bu devam ediyor.”

“Mısır ordusu büyük bir ordu, Türkiye buna saygı duyuyor, Mısır’ı Türkiye’ye karşı kışkırtmak isteyen taraflar bulunuyor ancak Mısır bunlara kulak asmayacak…”

Bu ve benzer açıklamalar, Mısır’a karşı kullanılan “İhvancı üslup”un terk edilmek istendiğini, “darbeci diktatör” El Sisi’ye şirin görünme çabalarının yoğunlaştığını gözler önüne seriyor.

***

Gönderilen mesajlar Sisi yönetimi tarafından memnuniyetle karşılansa da yeterli bulunmadı. Türkiye ile sorunları aşmak istediklerini ancak bunun için bazı koşulları olduğunu açıklayan Mısır hükümeti, somut adımlar görmek istediği yönünde mesaj verdi. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, “Türkiye’nin Arap ulusal güvenliğinin gerekliliklerine riayet etmesi ve bölge ülkelerinin içişlerine müdahale etmeye son vermesi” gerektiğini belirtti.

Yönetime yakın El Ehram gazetesi yazarı Eşref El Işri ise, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Türk devleti iç siyasette sıkıştı. İşsizlik aldı başını gidiyor. Türk lirası her gün değer kaybediyor. Muhalefetin Erdoğan’a ciddi eleştirileri var. Erdoğan yönetimi yeni bir çıkış arıyor. Türk devleti bölgedeki birçok devlet ile sorun yaşıyor. Türk devleti İhvan’ı ve Katar’ı Osmanlı projesi için kullanıyor. Ortadoğu ve Arap devletleri Türk devletinin bu Osmanlı hayalini kabul etmiyor. Nitekim Avrupa’da buna ciddi bir şekilde tepki gösterdi.”

Bu değerlendirme, Sisi yönetiminin saray rejiminin zaaflarının farkında olduğunu gösteriyor.

***

Rejimin içine düştüğü utanç verici durumu örtme telaşına düşen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Mısırlılardan herhangi bir koşul gelmedi” dese de, Mısır’ın beklentisine uygun adımlar atılmaya başlandı. İlk olarak, saray borazanı medya ile İstanbul’dan yayın yapan İhvancı kanallar Mısır’a yönelik saldırgan üslubu terk etmeye başladılar.

BBC’ye demeç veren Mısır Enformasyon Bakanı Usame Heykel, iki ülke arasında temas kurma çabaları çerçevesinde, Türk hükümetinin, cumhurbaşkanı ve hükümete “eleştirileri durdurun” talimatı vermesinden memnun olduklarını ifade etti. Bu açıklama AKP-MHP rejiminin içine düştüğü durumu gözler önüne serdi.

Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri medyası da, Türkiye’nin, Mısır’ı eleştiren İhvancıların siyasi televizyon programlarının durdurulması, yalnızca şov ve dizileri yayınlaması için Müslüman Kardeşlere (İhvan) ait üç kanala talimat verdiğini bildirdi. İstanbul merkezli yayın organlarına eleştirel yayınları kesme talimatı verdiği de duyurulmuştu. Bu gelişmeler, dinci-faşist rejimin Kahire’den gelen taleplere yanıt verdiğini gösteriyor.

Mursi’nin devrilmesinden sonra Sisi yönetimi tarafından “terör örgütü” ilan edilen Müslüman Kardeşler, sarayın kanatları altına sığınarak faaliyetlerini İstanbul’da kurdukları TV kanalları üzerinden yürütüyorlardı. Görüşmelerin ilk kurbanı bu kanallar oldu. Yayınlarının içeriğine müdahale edilen İhvancılar Sisi’ye karşı bir pazarlık unsuru olarak el altında tutuluyorlar.

Şeriatçı Müslüman Kardeşler örgütü Rehberlik Konseyi Başkan Vekili İbrahim Münir, Mısır yönetimiyle 2013 yılından bu yana yaşadıkları krizin çözümünde Türkiye’nin arabuluculuğuna karşı olmadıklarını açıkladı. “Mısır’ı eleştiren yayınları durdurun” talimatını da doğrulayan Münir, “Türkiye’nin buna hakkı var” dedi.

İki Amerikancı rejimin anlaşması kolay değil. Ancak çıkar çatışmalarının yanı sıra kesişen çıkarlar da var. Bundan dolayı zaman alsa da anlaşmaya varmaları mümkün. Bunun için AKP-MHP rejiminin taviz vermekten başka çaresi yok. İçine düşülen bu utanç verici durumu özelde AKP şefinin, genelde İhvancılığın yeni bir fiyaskosu saymak gerekiyor.