Son iki yılda dört seçim gerçekleştirilmesine rağmen İsrail’de hükümet kurulamıyor. Bu belirsizlik, 12 yıldan beri iktidar koltuğuna oturan Benyamin Netanyahu’nun işine geliyor. Zira hükümet kurmayı başarmadığı halde, iktidarını sürdürüyor. Burnuna kadar yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet batağına saplanan siyonist şef, başbakanlık makamını işgal ettiği için, şimdiye kadar hapse girmekten de kurtuldu.
Irkçı-sağcı Likud partisinin şefi olan Netanyahu, “İsrail’in tek adamı” olmak için zemin hazırlıyordu. Siyonist rejimin Gazze’yi hedef alan son vahşi saldırı, “tek adam olma” hevesiyle de bağlantılıydı. “Ne kadar kan dökersem, prestijim o kadar artar” mottosuyla hareket eden Netanyahu, Gazze’nin 11 gün boyunca onlarca F16 savaş uçağıyla bombalanmasını emretti ve elleri onlarca çocuğun, yüzlerce sivilin kanına bulaştı.
“Netanyahu belasından kurtulalım da…”
Sanılanın aksine Gazze saldırısı siyonist şefe beklediği yararı sağlamadı. Tersine hem çizilmiş olan prestijini daha da sarstı hem de karşıtlarını “Bu beladan kurtulalım, gerisine sonra bakarız” noktasına getirdi. Nitekim iki gün önce koalisyon için yapılan pazarlıklarda anlaşma sağlandığı bildirildi.
İsrail’in siyasi arenası, sosyal demokrat kabul edilen iki parti (ki bunlar da ırkçı-Siyonizmle maluller) dışta tutulursa tam bir dinci, sağcı, ırkçı, aşırı dinci, aşırı sağcı yani faşist partiler karışımından oluşuyor. Dolayısıyla Netanyahu’nun hükümeti de onun yerini alması beklenen koalisyon hükümeti de siyasi arenadaki bu karşımın içinden çıkıyor.
Yamina Partisi şefi Naftali Bennett ile Yair Lapid liderliğinde kurulacak koalisyon hükümetinde 8 parti yer alacak. Eğer kurulabilirse, 48 Filistinlilerinin oluşturduğu dört milletvekili olan Mansur Abbas liderliğindeki Birleşik Arap Listesi (Ra’am) de koalisyonda yer alacak. İslamcı çizgisi olan bu parti, gelen eleştiriler üzerine, koalisyona katılma karşılığında 48 Filistinlilerine bazı kazanımlar sağlayacağını iddia ediyor.
Aşırı sağcı/faşist, kökten dinci, ırkçı partilerin yanı sıra İşçi Partisi ve Meretz de koalisyonda yer alıyor. Bu son ikisi İsrail’in sosyal demokrat partileri kabul ediliyor. Ancak kritik konularda aşırı sağcılarla aynı tutumu alıyorlar.
Koalisyon hükümetinin bu kadar “renkli” olması, üzerinde anlaşılmış bir program ya da ilkelerden kaynaklanmıyor. Tüm partiler “Netanyahu belasından kurtulma” noktasında anlaşıyor. İşin diğer kısmı, uzun süren pazarlıklarla çözülmüş görünüyor.
Koalisyon 14 Haziran’da güvenoyu alır ve ayakta kalabilirse, 12 yıllık Netanyahu dönemi kapanacak. Ancak bir şekilde başarısızlığa uğrarsa, son iki yılda beşinci kez seçimlere gidilecek.
Netanyahu koalisyonu sabote etmeye çalışıyor
120 milletvekilinin bulunduğu İsrail parlamentosunda (Knesset) hükümetin kurulabilmesi için, güven oylamasında 61 kabul oyu alması gerekiyor. Koalisyonu oluşturan 8 partinin ise toplam milletvekili sayısı 62. Netanyahu ve çetesi, sağcı partilerde iki milletvekili ayartır ya da satın alabilirse, koalisyonu sabote etmeye muvaffak olacak.
Başbakanlık koltuğunu kaybettiğinde hapse girme ihtimali olan Netanyahu, yaptığı ilk açıklamada, “Sağcı milletvekilleri bu tehlikeli solcu hükümete karşı çıkmalı” dedi. Kurulacak koalisyon hükümetinin İsrail’in geleceğini tehdit edeceğini iddia eden siyonist şef, şimdiden bir tür hezeyan haline girmiş görünüyor.
Babası gibi yolsuzluk ve skandallarla anılan Netanyahu’nun oğlu da sosyal medyadan bazı milletvekillerini hedef alan paylaşımlar yaptı. Bazı sağcı milletvekillerinin ev adreslerini yayınlayan ve evlerinin önünde protesto gösterileri yapılması için çağrıda bulun siyonist şefin oğlu, bir tür linç tehdidi ile sağcı milletvekillerinin en azından bazılarının güvenoyunda hayır demesini sağlamaya çalışıyor.
9 gün sonra yapılacak güven oylamasına kadar sürecin gerilimli geçmesi bekleniyor. Nitekim siyonist şef son günlerde herkese tehditler savurmaya başladı. İran’dan Hizbullah’a, Filistin direniş hareketinden Suriye’ye kadar herkese parmak sallıyor. Hezeyan bir halde vurur kırarız, yakar yıkarız vaazları veriyor.
Bu uçuk tehditler Netanyahu’yu kurtaracak gibi görünmüyor. Zira Hizbullah, hele de İran bir yana, Gazze’deki direnişle bile baş edemedi. Yani ABD emperyalizminin onayı ve desteği olmadan yapılan “İran’ı vururuz” vaazları boş hamasetten başka bir anlam taşımıyor ve İsrailliler de bunu biliyor.
Görünen o ki, Netanyahu ve çetesi provokasyonları son ana kadar sürdürecekler. Eğer bu provokasyonlar boşa düşürülebilirse, anlaşan 8 parti koalisyon hükümetini kurabilecek.