Askerlik karşıtlığından üniformalı askerliğe!

Alman Ordusu (Bundeswehr) geçmişte askerlik karşıtı olan kadın ve erkeklere silahlı eğitim verildiğini açıkladı.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 13 Haziran 2022
  • 15:00

Alman Ordusu (Bundeswehr) geçmişte askerlik karşıtı olan kadın ve erkeklere silahlı eğitim verildiğini açıkladı. 

Sivil hayatta öğretmen, zanaatkar, avukat ve mühendis olan geçmişin “vicdani retçileri” neden bugün ‘gönüllü’ olarak silahlı eğitim alıyorlar?

Ukrayna üzerinden ABD, AB, NATO ve Rusya arasında 2 ayı aşkın bir süredir süren emperyalist savaş, sermayenin ırkçılığı ve milliyetçiliği tetiklemesinin önünü de açtı.

Öyle ki, dünün “vicdani retçileri” adeta bugünün üniformalı askerleri olmak için sıraya girmiş bulunuyorlar. 

Almanya Hitlervari savaş makinasını yeniden harekete geçirmek için Ukrayna savaşı üzerinden ortaya çıkan bu iklimi bir olanağa çevirdi ve muazzam bir şekilde değerlendiriyor.

Alman ordusuna önce 100 milyar euroluk ek bir ödenek ayrıldı. Parlamentoda sağcısıyla “solcu”suyla bu ‘ek ödenek’e el kaldırıldı. Savaş bütçesinin onaylanmasının ardından, orduya tetik çekecek ek el aranmaya başlandı.  

Dünün “vicdani retçileri” bugünün tetikçileri

Çok geçmeden Alman ordusu Bundeswehr’e ek ödenekten sonra “ek tetikçiler” de bulundu. Dünün “vicdani retçileri” bugünün tetikçileri oluverdiler. Ve hem de “gönüllü” olarak.

Yaşları 20 ila 54 asında değişen bu yeni “tetikçiler” sivil hayatta öğretmen, zanaatkar, mühendis ve memurlar…

Almanya Savunma Bakanlığı “ilk etapta silahlı eğitim alan 572 erkek ve kadından 422'sinin orduda kalmaya karar verdiğini” açıkladı. 

Savaş bütçesi

Ukrayna üzerinden süren emperyalist savaşı Almanya fırsata çeviriyor. Dünün “tartışmalı”, “kesin olmaz” denilen konuları, birbiri ardına yürürlüğe konuluyor. 

Alman ordusunun on yıl içinde “Avrupa’nın en etkili ve en donanımlı ordusuna” dönüştürüleceği ilan ediliyor. Hükümeti, muhalefeti, sendika bürokratları hepsi bir ağızdan “tehdit altındayız” diyerek savaş bütçesine el kaldırıyorlar. 

2022 yılı için öngörülen 50,3 milyar euro tutarındaki “Savunma Bütçesi”, 71,4 milyar euroya çıkarılacak ve bunun üzerine 100 milyar euroluk “ek fon” gelecek. Toplamında 2022 yılı içinde silahlanmaya 171,4 milyar euro ayrılmış oluyor. Bazı askeri çevreler şimdiden bu miktarın artabileceğini söylüyorlar. 

Savaş şakşakçısı sendika bürokrasisi

Sendika bürokratlarının bu savaşa ve savaş bütçesine açıktan destek vermeleri, geçtik birinci ve ikinci dünya savaşlarındaki tutumlarını, 1999’da NATO’nun Yoguslavya’yı bölüp parçalamasıyla sonuçlanan savaşa, DGB ve IG Metal’in açıktan destek vermelerini yeniden hatırlamamıza vesile oluyor.

Savaşa ayrılan devasa bütçelerin faturası işçi ve emekçilere kesiliyor. Sendika bürokratları, kendi lüks yaşamlarından hiç ama hiç feragat etmeden, işçi sınıfı ve emekçilere daha fazla “kemer sıkma” tavsiyesinde bulunurken şunları söylüyorlar: “Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz. Hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız.”

İşçi sınıfının temel mücadele örgütleri olan sendikaların tepesine çöreklenmiş bürokratik kast bertaraf edilmeden, işçi sınıfının kendi emeğine sahip çıkma mücadelesi de dahil, emperyalist savaşlara karşı harekete geçmesi mümkün görünmüyor. Bu, sadece geçmişte yaşananlar üzerinden değil, bugün Ukrayna üzerinden cereyan eden emperyalist savaşta da çok net bir şekilde yaşanıyor. 

Bu nedenle, emperyalist savaş bütçelerine ve savaşa karşı mücadele, uzlaşmacı, ihanetçi, işbirlikçi sendika bürokrasisine karşı mücadeleden ayrı ele alınmamalıdır:

“Sendikal bürokrasi sadece işbirlikçi ya da ihanetçi, uzlaşmacı veya mücadele kaçkını bir politik çizgi değildir. Tüm bu anlayışlara da yön veren bir maddi zemin vardır. Tüzük işleyişi ve temayüller üzerinden güvence altına alınan ve düzen tarafından bahşedilmiş olan maddi-manevi ayrıcalıklar bu maddi zeminin kendisidir. İşyeri temsilcilerine kadar yayılmaya çalışılan bu zemin, ihanetçi-işbirlikçisinden uzlaşmacısına, hatta kimi devrimci-demokratına kadar geniş bir yelpazeyi aynı çark içerisinde birleştirebilmektedir. Bu zemin kurutulmadan sendikal bürokrasinin beli bükülemez. Ve kendi içinde iddiası ne olursa olsun, bu zemini reddetmeyen hiçbir anlayış bürokratik çarkın dışına çıkamaz.” (www.tkip.org)